2018 Nisan ayı itibariyle kamu kurumlarında taşerondan kadroya alınan işçilerin sorunları bir türlü çözülmedi. Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kadroya geçirilerek Yüksek Hakem Kurulu (YHK) kararlarına tabi edilen ve toplu sözleşmeye dahil edilmeyen, asgari ücret ve yüzde 4 maaş zammı ile kamuda 4 D kadrosu ile çalışan yüz binlerce işçi yaşadıkları bu mağduriyetin bir an önce son bulmasını istiyor. 

Sosyal platformda birleşen işçiler adına Samsun Gazi Hastanesi'nde 4 D kadrosunda görev yapan Bahri Kılınç'ın yaptığı yazılı basın açıklaması:

Bizler yıllardır taşeron firmalar üzerinden asgari ücretle çalıştırıldık, 2 Nisan 2018 itibariyle kadroya geçmemize rağmen şimdi de kamu da asgari ücrete tabi olduk. Haketmediğimiz bir muameleyle karşı karşıyayız. Bizler kamuda özveriyle çalışan işçileriz, hakkımız olan toplu sözlemeden mahrum bırakıldık. Glediğimiz noktada bizleri halen mağdur etmek isteyen ve koltuklarından olmamak adına bizi 2. Sınıf işçi sınıfına sokmak isteyen bazı sendikalar var. Bunlara asla müsaade etmeyeceğiz, yaptıkları haksızlıklara göz yummayacağız. 
Kadroya geçişimizle beraber sendikal haklarımız elimizden alındı, geçiş sürecinde geriye dönük açtığımız davalardan feragat ettirildik. Yetmezmiş gibi avukatlık ücretlerini de cebimizden ödedik.

Bizler ekseriyetimiz kirada oturan, eşi çalışmayan, çoluk çocuğu olan ve ayın sonunu getirmekte zorlanan insanlarız. Kamuda 10-15 yıldır alnımızın terini şirket patronları sömürdü, şimdi ise kadroya geçtik yine asgari ücrete mahkum bırakıldık. Yaklaşık 2.5 yıldır da sendikasız ve asgari ücret bazında ücret almaktayız. 1 Kasım itibariyle bu mahkumiyete son verilmesi ve hakettiğimiz asıl iş kollarına dahil olmak istiyoruz. Bazı sendikalar bizleri yardımcı iş kolundan köle düzenine mecbur kılmak istiyor, bizler yardımcı iş kolunda, yardımcı hizmet sınıfında değiliz. Her birimiz asıl iş kolunda görev yapıyoruz. Hakkımız olan da asıl iş kolundan toplu iş sözleşmesine dahil edilmektir. Sendikaların keyfi emellerine hakkımızı asla yem etmeyeceğiz.

Ayrıca yıllarca kamu kurumlarında çalışıyoruz fakat İŞKUR üzerinden geçtiğimiz aylarda henüz işe giren arkadaşlarımız direk kadroya geçti ve asıl kolundan toplu sözleşmeye dahil edildiler. Biz yıllardır alın teri dökmemize rağmen halen toplu sözleşmeden mahrum durumdayız. Bu eşitsizliğe de son verilmesini istiyoruz.

BÜYÜK CEFAKARLIK GÖSTERİYORUZ

Koronavirüs nedeniyle hastanelerde ve sağlık kurumlarında cefakarca görev yapmaya devam ediyoruz. Özellikle temizlik, veri giriş ve güvenlik personelleri olarak özveriyle çalışırken döner sermayeden, ek ödemeden de yararlandırılmadık. Böylesi bir süreçte adeta en ön safta mücadele ederken, üvey evlat muamelesi görmeye devam ediyoruz. Bizler bu devletin üvey evladı değiliz, kamu hastanelerinde en riskli alanlarda asıl işi yapan,  en ön safta mücadele eden işçileriz. Bu nedenle 1 Kasım’da mevcut olan toplu iş sözleşmesine üvey evlat veya yardımcı işçi değil, asıl işi yapan, asıl iş kadrosunda emeğinin karşılığını hakkıyla alan işçiler olarak dahil olmak istiyoruz. Sendikaların tabiriyle 3 yıl önce verilen naylon kadronun asli haline dönüştürülmesi ve gerçek bir kadro hakkımızdır. 

Kamuda en kritik yerlerde görev yapan 4-Dli İşçiler olarak, yıllardır bitmeyen bu ekonomik travmanın son bulmasını temenni ediyoruz. 

Daha önce şirket patronları işçileri asgari ücrete mahkum ederek, çalışanların sırtından köşeyi dönerken, şimdi devlet tarafından yine asgari ücrete mecbur bırakıldık. 1 Kasım itibariyle bu zincirlerin kırılmasını ve adaletin tesis edilmesini istiyoruz. Bu anlamda başta Çalışma Bakanımız Sn. Zehra Zümrüt Selçuk hanımefendiye ve diğer tüm ilgililere seslenmek istiyoruz. Lütfen 1 Kasım’da bizi bazı sendikaların heveslerine yem etmeyin, çalışanların yanında durun. Sendika yöneticileri geçici bizler kalıcıyız, her zaman devletimize seve seve hizmet etmeye devam edeceğiz. 1 Kasım’da asıl iş kolarından TİS’e dahil olmak istiyoruz. Lütfen sesimizi duyun.