Öz Sağlık-İş Sendikası Genişletilmiş Başkanlar Kurulu Toplantısı Afyon’da gerçekleştirildi.

Genel Başkan Başkan Sert yaptığı konuşmada şu ifadelere yer verdi:

“Üyesinden temsilcisine, Bölge Başkanından, İl ve Şube Başkanına, Genel Merkez Yönetiminden Genel Başkanına kadar, kimsenin kimseye üstün olmadığı, üstünlüğün sadece davaya hizmette olduğu, sahada terleyen, koşturan, üyenin-işçinin derdi ile dertlenen BÜYÜK  ÖZ SAĞLIK  İŞ ve  HAK İŞ Ailesinin değerli üyeleri. Genişletilmiş Başkanlar Kurulu Toplantımıza hoş geldiniz.

Biliyorum hepimiz son derece yoğun, stresli, yorgun geçen günlerden geliyoruz. Pandemi şartlarında geceli gündüzlü hizmet vermekten, sahada koşturmaktan, üyemizin derdi ile dertlenmekten, çözüm aramaktan, teşkilat yapımızın eksikliklerini tamamlamaktan, kurumsal yapımızı bir an önce tamamlama telaşımızdan, son dakikaya kadar harareti sönmeyen Toplu Sözleşme müzakerelerinden, Toplu sözleşmeyi sahada anlatmaktan, bitmek bilmeyen soruları cevaplamaktan, yalan yanlış algı operasyonlarından, bir üye için kilometrelerce yol kat etmekten, konuşmaktan, söylemekten, anlatmaktan yoğun dönemler yaşamış ve biraz da yorulmuş olabiliriz.

Şu salonda bulunan tüm arkadaşlarım, ben, genel merkez yöneticilerimiz, komitelerimiz, temsilcilerimiz bu davaya hizmet veren tüm yol arkadaşlarım, herkes için yoğun bir süreçten geçtik.

Ama biz farklıyız.

Öz Sağlık-İş Ailesi farklı, HAK-İŞ Ailesi farklı. Bizler herkesin yaptığı sendikacılıktan ayrı bir sendikal anlayışı ülkemiz çalışma hayatına oturtabilmek adına herkesten daha fazla yorulacağız.

İşçinin, emekçinin, üyenin güvenini kazanmak için yorduğumuz bu bedenleri, ilkelerimiz, değerlerimiz ışığında sendikacılık yapmak için gerekirse biraz daha yoracağız.

Ama yorulan bedenlerimiz olacak, gönüllerimiz değil. ne kendi gönlümüzü ne de karşımızdakinin gönlünü yormayacağız.

“ÜYENİN BİR DERDİ BİR SIKINTISI MI  VAR, İŞTE BİZ GELDİK DİYECEĞİZ”

Hani hep diyoruz ya masa başı sendikacılık devri bitti, işçinin, üyenin emekçinin yanına gideceğiz, o çalışırken yanına sokulup  KOLAY GELSİN diyeceğiz. Bir derdi, bir sıkıntısı mı var,  İŞTE GELDİK  diyeceğiz.

Çözemediği, onu yoran, belki de onu  aşan bir sorunu mu var  işyerinde, AMİRİYLE, MÜDÜRÜYLE BİZ KONUŞACAĞIZ.

Yerelde meseleyi çözemedik mi; ANKARA var, GENEL BAŞKANINIZ var, GENEL MERKEZ YÖNETİCİLERİNİZ var.  Buradan bizler çözeceğiz.

Haklı sorunlarımızı halen mi bir çözüme kavuşturamadık Konfederasyonumuz HAK-İŞ ve onun İŞÇİ BABASI GENEL BAŞKANI MAHMUT ARSLAN var.

Haklı mücadelemizde tüm bunlara rağmen yol alamadık mı,  işte  o zaman da EMEĞİN GÜCÜ var.

Binlerle, on binlerle haykıracağımız MEYDANLAR var. Sanmayın ki bunlar hamasi Nutuklar, altı boş sözler.

Geçtiğimiz haftalarda imzaladığımız Sağlık Bakanlığı Sözleşmesi en çok eleştiriyi “niye bu kadar uzattınız” diye aldı.

Niye uzattık arkadaşlar biliyor musunuz, imza aşamasına  getirdiğimiz sözleşme niye uzadı? Kazanılmış hakkınızdan 1 kuruş geriye gitmemek için uzattık

Evet masayı devirmedik, ateşli müzakereler yürüttük, yumruklarımızı sıktık, dişimizi sıktık ama hakkınızın gasp edilmesine izin vermedik. Bir adım geriye gitmedik. Bundan sonra da gitmeyiz.

“HAKLIYIZ, ALACAKLIYIZ”

Önümüze bunlarla ilgili genelge getirilebilir, yönetmelik getirilebilir. Ama HUKUK var arkadaşlar

Biz biliyoruz ki bizler HAKLIYIZ,  ALACAKLIYIZ.

İşte o zaman da  Türkiye  Cumhuriyeti Devleti’nin HUKUK yüzüyle hareket edip hakkımızı ararız.

1 kuruşunuz için gerekirse kapılarında sabahlarız ama hakkınızı zayi etmez, hele kazanılmış haklarımızdan geriye ASLA gitmeyiz.

“BİZLER ZOR  OLANI SEÇTİK”

Bizler, sizler, ailelerimiz, hepimiz kolay olanı değil, zor olanı seçtik.

Nedir zor olan; Yanlış karşısında doğru kalabilmek, bedeli ne olursa olsun algılar karşısında gerçekleri konuşmak. Maaşımızı alıp yan gelip yatmak değil, koşturmak, terlemek, hak aramak

Toplu sözleşmeye imza atıp, bohçamızı dürüp büküp katlamak değil, değerlerimize bağlı, ilkeli sendikacılık yapmaya devam etmek. Eski sendikal alışkanlıkları sürdürmek değil, yeni, akademik, uluslararası sendikacılık yapmak.

Aidat sendikacılığı değil, üyemizi, ailesini, çoluk çocuğunu koruyarak, el uzatarak kederine mutluluğuna ortak olmak.

Kurum, Kuruluş, İşyerlerinde yakıp yıkıcı faaliyetler yerine işyerimizi koruyan, diyalog sendikacılığını ön plana alarak hak aramak

Sadece kendi derdimizle dertlenmek değil tüm mazlumların, mağdurların derdini dert edinmek. Bu ülkenin nimetlerine ortak olduğumuz kadar, külfetinde, zor gününde, doğal afetinde yanında olmak

Bu vatanı, bu devleti, bu milleti aziz bilmek, canımız pahasına savunmak, demokrasimize sahip çıkmak. İşte bunun için;

Pandemi ortamında diğer sağlık çalışanlarına verilen ama bütün taleplerimize rağmen biz işçilere verilmeyen ek ödeme karşısında her bir üyemizi 60 bin lira değerinde ferdi kaza sigortası kapsamına aldık.

Sahadaki tüm faaliyetlerimizin karşısına yalan yanlış algı operasyonları ile çıkan malum yapıları, malum sendikaları sizlerin alnınızdan damlayan terlere boğduk. doğruları konuştuk ve biz kazandık

Yanlış konuşarak, yalan söyleyerek üye kazanmak yerine, gerçekleri konuşarak gerekirse  üye kaybetmeyi göze  aldık.  Ama ne oldu yine biz kazandık

Konfederasyonumuzun ilk defa dahil edildiği  Kamu  Çerçeve  Protokolü öncesinde sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarının hak ve kazanımları için öyle çalıştık, öyle bir planlama yaptık ki, işkolumuz KÇP’nin kazananı oldu. KÇP kazanımlarımızı yürüttüğümüz ve işveren kesimine parmak ısırtan bir mücadele ile sağlık bakanlığı TİS’e taşıdık. yan gelip yatmadık

Masadaki kazanımlarımızı sahaya anlatmak için sizlerle birlikte, sizlerin yanında olduk. TİS bitti, unumuzu eledik eleğimizi asalım demedik, toplu sözleşmeyi bu vatanın en uç kısmından Hakkari Yüksekova’dan başlayarak anlattık, kurum kurum, il il dolaşıp kazanımlarımızın yalan algılarla heba edilmesinin önüne geçtik.

Sizlerden, üyelerden gelen aidatlarla yürüttüğümüz bu hizmetlere maneviyat katmaya, samimiyet katmaya, medeniyet ve inanç değerlerimize uygun  bereket katmaya  gayret ettik.

Afrika’da bedenleri susuzluktan kuruyan çocuklarımıza sizlerin şefkat eliyle su verdik, su kuyusu açtırdık.  Devlet Sert  su kuyusu  değil,  Öz Sağlık-İş Hayratı tabelası  astırdık.  200 bin üyemizin sonsuza kadar amel defterini açık tutacak bir hayrın başlangıcına imza attık.

Ülkemizin batısı yanarken,  kuzeyini sel vururken, depremler olurken sessiz kalıp  aidat sendikacılığı yapmadık.  sizlerden gelen aidatların bir bölümü ile o bölgelere koştuk, yanan yüreklere merhem olmaya çalıştık, afetzedelere ilk gün ihtiyacı dağıttık. Allah’a binlerce şükür ki bugün ulaştığımız 200 bin üye sayısının her biri için, her bir sağlık ve sosyal hizmet işçisi adına toplamda 200 bin liralık bir yardım çeki ile  Kızılay’ın yanında olduk,  ihtiyaç sahibinin derdini dert edindik.

Hain 15 temmuz kalkışmasında canımızla, kanımızla, mangal gibi yüreklerimizle işimizin başına koştuk, ambulanslarımızla en girilmez yerlerden bombalar altından, uçuşan mermiler altından yaralı taşıdık, şehit taşıdık. işyerlerimize koştuk bir can kurtarmanın derdi ile kahramanlaştık, destanlar yazdık. ORDAYDIK diyerek bu destansı mücadelemizi belgesel ile 15 temmuz tarihçesine yazdırdık.

Niye biliyor musunuz? Çünkü;

Biz bu  ülkeyi seviyoruz. Biz bu vatanı, bu devleti seviyoruz. Biz bu bayrak uğruna, bir çakıl taşı uğruna can veririz. Biz bize düşen ne varsa vatan uğruna kutsal biliriz. Biz bu ülkenin demokratik bir ülke olması adına, huzurumuzun, birlik ve beraberliğimizin bozulmaması adına bu yola baş koyarız. Ser’den geçeriz ama vatanımızdan geçmeyiz.

Bütün bunları yaparken yanımızda hissettiğimiz, göğsümüzü kabartan, bizi gururlandıran şey ÖZ SAĞLIK-İŞ Ailesi’dir.

Yani Sizler, yani sizlerin mücadelesi, azmi ve inancı. İnsanoğlunun şu fani hayatında kazanacağı, kazanç saydığı değerlerin başında birilerinin bizlere inanması, güvenmesi, samimi bulması gelir.Emin olun, para kazanılır, ihtiyaçlar giderilir, toplu sözleşme yapılır, haklar alınır. Bunlar daha kolay ama birinin güvenini kazanmak, inanmasını sağlamak, samimiyetine inandırmak çok zordur.

Bunu sağlayan, sevgiyi, dostluğu, gönülleri de kazanmış olur ki, biz çok şükür bunları kazmaya devam ediyoruz, GÖNÜL KÖPRÜLERİ kuruyoruz.

Sizlerle bugün burada olmak, her birinizle yeniden görüşmek, varlığınızla bir ve beraber olmak çok kıymetli.

Rabbime sonsuz şükürler olsun ki, böyle bir teşkilatın mensubuyuz, inşallah huzur, birlik ve beraberlikle bu yola devam edeceğiz. 

Bizler, sıfatlarımız, makamlarımız, hepsi geçici.  Yola devam ederiz ya da emaneti devrederiz.  Bunlar önemli değil.  Önemli olan yaptığımız hizmet, arkamızda bıraktığımız kazanımlar, işçinin, üyenin emanetini hakkı ile taşımak”.

Genel Başkan Devlet Sert’in sözleri sık sık “İŞTE BAŞKAN, İŞTE TEŞKİLAT” sloganları ile kesildi.