Ah, ülkemin güzel çocukları. Anadolu’nun bağrında filizlenen taze tomurcuklarımız. Babasının umudu, anasının kuzusu Nupelda’m, Ayaz’ım. Bahar dalları...

Saçlarında güneş doğan kızım. Elinizdeki balonu, yüzünüzdeki gülücükleri, gözlerinizdeki parıltıyı çok gördüler.

Dalımızı kırdı katiller! Yüreğimizi söküp elimize verdiler. Karanlık gecede kör kuyuya attılar hayallerinizi.


Ah Nupelda. Ah Ayaz! Sizi “barış”, “demokrasi” “özgürlük” diye diye katlettiler. Çocuk düşmanı, insan düşmanı bunca şerefsizin yaşadığı bir dünyaya denk gelmeniz ne hazin.

Önce öldürüp sonra güya yas tuttular. ‘’Meydana gelen patlamada” deyip geçiverdiler!

“Ben öyle bilirim ki yaşamak, berrak bir gökte çocuklar aşkına savaşmaktır” diyordu şair. Çocuklar aşkına mı? Savaş için çocuk öldüren lanet olası bir düzen inşa ettiler.

Çocukları paramparça ederek mi tesis edeceksiniz demokrasinizi? Dört yaşındaki bir çocuğu mayınlarla parçalara ayırmanın adı ne zaman “barış” oldu?

PKK’nın barışçı, FETÖ’nün adaletçi, CHP’nin ilerici, SP’nin dinci, İP’in milliyetçi, AKP’nin sözde, sahte davacı insanlarının gözü önünde parçalandı bu çocuklar! Alın başınıza çarpın demokratik ittifakınızı!


Daha kaç tane çocuk öldürülecek bu ülkede? Ne istiyorsunuz bu ülkenin çocuklarından?

PKK’nın “AKP faşizmini bitirin” diyerek kampanyaları için yaptığı destek çağrılarına hiçbiriniz itiraz etmedi.

Evlatlarını yitirmiş anaların çığlıklarını duymazdan geldiniz.

Bu kadar Allahsız, kitapsız çocuk düşmanı şerefsizin kurduğu bir kirli düzende çocuklara yer yok. Merhamete yer yok. Ahlaka, vicdana yer yok. İnsan soyundan değilsiniz!

Vicdanını çamurlu suya atmış alçakların dünyasında her şey sahte. Ne yani öldürdüğünüz çocukların mezarları üzerine mi kuracaksınız devletinizi?


Bedenlerinden kanı çekilmiş, solgun yüzlü Anadolu’nun çocukları sizi rahat mı bırakacak sanıyorsunuz?

Burada mı tesis edeceksiniz barışınızı? Yasin Börü, Nupelda ve Ayaz sizi rahat mı bırakacak? Ne diyeceksiniz bu çocuklara?

Hangi demokrasiden hangi adaletten hangi barıştan bahsedeceksiniz?

Sizin yürekleriniz çürümüş. Hasediniz, kininiz, hırsınız, satılmışlığınız sizi yıkacak. Bu çocukların ahı yıkacak sizi.

Sahtekâr düzenbazlar! Önce öldürüp sonra başsağlığı diliyorlar. Tuzaklanmış mayınlara tek bir sözünüz yok mu?


Böyle miydi sizin barış çağrılarınız? Demokrasi adına kurduğunuz ittifak böyle bir şey mi?

İçinde insan olmayan ne varsa batmaya mahkumdur. Eninde sonunda batacaksınız!

 “Dünyayı verelim çocuklara hiç değilse bir günlüğüne” saflığında, ezber laflarla edebiyat yapan tayfanın mayınlı yollarda öldürülen çocuklar için söyleyeceği sözü kalmadı artık.

Yüzünden kir, elinden kan damlayan kartmış kadınlar, çember sakallarıyla barış çağrılarına destek veren dinciler, yumurta kafalı, kalın enseli, şişko kahyalar, mesulsünüz.

Ellerinize kan bulaştı. Mesulsünüz. Siz sevgi dolu bir dünya mesajları verirken, herkesi kucaklarken, yarım ağzınızla barış, demokrasi nutukları atarken öldürüldü o çocuklar. Mesulsünüz!

Bugün değilse yarın ama mutlaka bu çocuklar sizden hesap soracak. Nupelda, Ayaz, Yasin hesap soracak sizden. Bundan asla kaçamayacaksınız! Asla!