Sizler her şeyin şahidisiniz, AK Parti'nin gerek Türkiye genelinde, gerekse İstanbul seçimlerinde yaptığı yanlışları bir değil, iki değil, on defa yazdım.
Kötü olma pahasına, "Sakıncalı piyade" ilan edilme pahasına, "FETÖ'cü kripto" yaftası yeme pahasına, partiye ve davaya yanlış yapanları ima etmeden isim isim deşifre ettim.
İstanbul seçimlerinde, sadece büyükşehir oylarının iptal edilmesinin Ekrem İmamoğlu'nu mağdurmuş gibi göstereceğine, AK Parti'nin böylesine ucube bir iptal şekline ilk itiraz etmesi gereken parti olması gerektiğine iptal kararından önce dikkat çektim.
AK Parti'yi savunan sözde medyanın Ekrem İmamoğlu'na çalıştığına, onu parlattığına yüzlerce kez vurgu yaptım.
AK Parti'yi savunan bazı gazetecilerin bu işi para karşılığında yaptığına, maması kesildiğinde AK Parti'nin en büyük düşmanı olacağını yıllar önce yazdım.
Sıkıntılı olan il, ilçe teşkilat başkanlarını, belediye başkanlarını şu köşeden duyurdum. Bu kişilerin partiyi aşağı çektiğini ve partiden uzaklaştırılması gerektiğini söyledim.
Bazı isimlerin anket şirketleriyle bir olup, milletin adamlarını değil de kendi adamlarını belediye başkan adayı olarak anketlerden çıkardığını, bunun AK Parti'ye ağır bir ceza olarak döneceğini belirttim.
Yetmedi.
Yolsuzluk içinde, usulsüzlük içinde olanların dosyasını bizzat genel merkeze giderek parti yöneticilerine ilettim.
Yetmedi...
FETÖ operasyonlarının AK Parti'nin aleyhine döndüğünü, ülkesine sadakatle bağlı olanların, vatanını canından aziz bilen insanların KHK maharetiyle mağdur edildiğini söyledim.
Mülakatlarda herkesin liyakat ve sadakat esaslarına bakmaksızın kendi adamlarını işe yerleştirdiğini, torpili olmayanın kapının önüne konduğunu belgeleriyle ortaya koydum. 
3600 ek gösterge mağdurlarının isyanını dile getirdim, EYT meselesinin Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yanlış iletildiğini, bu kesimin gönlünün kazanılması gerektiğini ifade ettim.
AK Parti'nin HDP veya Öcalan ile bir diyalog içinde olmaması gerektiğini, oradan AK Parti'ye bir fayda gelmeyeceğini anlattım. "AK Parti kendi küskün ve kırgın seçmenini ikna etsin yeter" dedim.
Daha yüzlerce şey söyledim, şahitsiniz!
Bütün bu hatalar AK Parti'yi bugün geldiği noktaya getirdi ve Ekrem İmamoğlu'na İstanbul'u kazandırdı.
Üstelik büyük bir farkla...
Seçim öncesi söylediklerimi bir kez daha buradan tekrar edecek olursam. İstanbul halkı Binali Yıldırım gibi büyük bir devlet adamını ve hizmet erbabını kaybetmenin bedelini önümüzdeki dönemde fazlasıyla ödeyecek, buna adım gibi eminim.
Seçim sürecinde tek bir proje açıklamayan, aksine önüne çıkan herkese iftira atan ve sürekli yalan konuşan birinin İstanbul'a bir katkı sağlamayacağından da yine adım kadar eminim.
Ama buna rağmen millet iradesine saygı duyuyor ve Ekrem İmamoğlu'nun İstanbul için hayırlı ve güzel hizmetlerde bulunacağını dilediğimi söylemek istiyorum.
AK Parti'nin bundan böyle yeni bir yol ve yöntem denemesi gerekiyor. Partiye zarar veren isimlerin acil bir şekilde tespit edilip bertaraf edilmesi, şu veya bu nedenle haksız yere dışlanan isimlerin de partiye yeniden kazandırılması gerekiyor. 
AK Parti çatısı altında bulunan herkesin bilmesi gereken şey ise şu:
İstanbul seçiminin iptalinden sonra nasıl kapı kapı dolaştıysanız, nasıl herkesi ikna etmek için yalvardıysanız, bundan sonra da aynısını yapmak zorundasınız. Ve bunu sadece seçimden seçime değil, her gün, her saat yapmalısınız. 
Bu tür çalışmalardan uzak durulduğunda, yani milletten uzak durulduğunda bedelinin ne olduğunu sanırım hepiniz görüp yaşamışsınızdır.
Bu çalışmayı yapmayanların AK Parti içinde yer bulmaması gerektiğini umarım Cumhurbaşkanı Erdoğan da görmüştür. 
AK Parti'ye gönülden bağlı olan arkadaşlara söyleyeceğim şey şudur:

Yazının Devamı İçin TIKLAYIN