Birçok İslam ülkesinin fitne ateşiyle yandığı, yıkıldığı bir halde insanlığın yurdu, destanların kalesi, ümmetin umudu olan ülkemizin önemini ve mesuliyetini çok daha iyi kavrıyoruz. Göz göre fitne ateşiyle yanan, iç savaş yaşanan veya parçalanan bir vatanda çocuk, ana, baba olmak ne kadar da kötü bir durum olsa gerek. Hemen yanı başımızdaki Suriye’de vakti zamanında Suriye’nin zengini ve tüccarı iken Türkiye’de çöp toplayıcısı veya fabrika işçisi olmak ne kadar da zor bir durum olsa gerek. Rabbim, devletimize, vatanımıza ve bayrağımıza zeval vermesin. Tabi ki kendi ülkemizde de kötü giden, ters işleyen hal ve durumların düzelmesi için mücadele edeceğiz, daha iyiye gitmesi için eleştirilerimizi yapacağız, tepkimizi ve mücadelemizi meşru ve makul yol ve yöntemlerle ortaya koyacağız. Uyarıcı ve yol gösterici olacağız. Ama yıkıcı değil yapıcı olmak kaydıyla. Eğrilen ağacı kırmak değil, düzeltmeye çalışmak şartıyla.

****

Kim ne derse desin, ne kadar şerh koyarsa da koysun, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, yeryüzünde yaşayan bütün Türklerin, Kürtlerin, Arapların “üzerinde hayaller kurabileceği, en kötü günlerde korkusuzca sırtını dayayabileceği, kapısını çalabileceği, aşını ve yurdunu paylaşabileceği, işte benim yegâne vatanım” diyebileceği tek vatan parçasıdır. Ki Türk, Kürt, Arap ayrımı yapmadan savaştan ve ölümden kaçan 3,6 milyon mağdur ve mazlum kardeşimize kapımızı açtık, aşımızı ve yurdumuzu onlarla paylaştık. Çünkü Osmanlı bakiyesiyiz, çünkü büyük ağabeyiz biz. Gün gelmiş tarihte, Yahudilere de diğer etnik ve dinsel unsurlara da gönlümüzü ve kapımızı açmışız.  Bu vatanı bu değerlerle bugüne kadar ayakta tutmuş, var edebilmişiz biz. Evet, sorunlar, kavgalar, iki taraflı kanlı hikâyeler, trajik olaylar, isyan ve başkaldırılar olmuştur tarihimizde amma ecdadımız asla soykırımcı olmamıştır.

                                                                       ****

Soykırım noktasında bir sonuca gitmek isteyen varsa Avrupa’nın, Amerika’nın kanlı tarihine baksın. Açık soykırımlar Batı Dünya’sının eliyle ve uygulamalarıyla hep yaşanmıştır. Soykırım rüzgârları hep Batı’dan esmiştir ve insanlığı kavurmuştur. Almanya’nın Nazisi, Fransa’nın Cezayir’i, Sırpların Bosna’sı hep kanlı. Hele ABD’nin Kızılderilileri tümden etnik ve kültürel olarak yok edildiler, resmen soykırıma uğradılar. Bunlardan bahseden, günümüze taşımak isteyen hiç kimsecikler yok. Herkes sus pus.

Yazının Devamı İçin TIKLAYINIZ