Bugüne kadar görülmemiş bir haykırış bu. Çünkü anaların yüreği artık yangın yerine döndü. Bu isyan hareketi dalga dalga yükselecektir.
2015 tarihinde hendek kazarak devrimci halk savaşı adı altında Kürtlerin yaşadığı yerleri harabeye döndüren PKK’nın zulmüne bir Kürt vatandaşımız şöyle isyan ediyordu:

“40 yıldır burada yaşıyoruz devlet hiçbir zaman böyle yapmadı. Eve, roket girmiş roket! Devlet bugüne kadar hangi eve roket atmış? Biz devletin eve roket attığını, evden eve, daireden daireye tünel yaptığını hiç görmemişiz.

Hak arayışı dediğiniz şey böyle bir şey değil. Kendi halkına sahip çıkmak böyle bir şey değil! Barış barış diyerek oy istediniz, işte oyun neticesi budur. 300-500 bin liralık evlerde oturuyorlar.

Selahattin Demirtaş buradan otellerini kaldırıyor. Gitsinler kendi otellerinin, kafeteryalarının önünde eylem yapsınlar.”

PKK’nın Kürtlere düşman, küresel baronlara dost bir örgüt olduğuna kendi gözleriyle şahit olmuşlardı.

Hendek terörünün patlak verdiği o aylarda HDP’nin üst düzey yöneticilerinin kaldığı lüks semtlerde tek bir hadise dahi yaşanmamıştı. Bir de FETÖ’nün binalarına dokunulmadı. Olan yine gariban Kürt halkına olmuştu.

Kendi evlatları Avrupa ülkelerinde tahsil görürken Kürt vatandaşlarımızın çocuklarını dağa kaldırarak, çocuk taburları kurduran örgüte yönelik tarihin en büyük isyan hareketi başladı.

“Senin oğlun dağa gitsin, bakalım sen oturuyor musun? Bizim canımız gitmiş, senin umurunda mı? Gönderdiniz, yalan mı? Kaç tane genç toprağın altında. Diyarbakır'da genç bırakmadınız, ya cezaevinde ya toprağın altındalar.

Başlarım sizin Kürdistan davanıza. Size verecek çocuğumuz yok, getirin. Bunların çocukları lüks okullarda okuyor. Yeter artık toprağın altı genç doldu, nereye kadar?” Bu haykırış bir Kürt anasına ait.

Bugüne kadar görülmemiş bir haykırış bu. Çünkü anaların yüreği artık yangın yerine döndü. Bu isyan hareketi dalga dalga yükselecektir.

Çünkü PKK, 1994 yılından beri sistematik bir şekilde çocukları çatışmalarda kullanmaktadır. O tarihten itibaren yaklaşık 3 bin çocuğun çatışma içerisinde yer aldığı tahmin edilmektedir.

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı’nın (TEPAV) “Kim Bu Dağdakiler” adlı raporuna göre PKK militanlarının%12’si kadınlardan , %88’i erkeklerden oluşmaktadır. Dağ kadrosuna katılanların %42’si 18 ve daha küçük yaştadırlar.

Katılanların % 9.25’i 15 ve altında bir yaştadır. Örgüte katılım yaşı ortalama 17,7’ye inmektedir. Örgüt yaş piramidinde 14-21 yaş düzeyinde bir yığılma olduğu gözlemlenmektedir. Örgüt militan gücü içindeki çocukların %10’luk kesimini ise kızlar oluşturmaktadır.

ABD Devlet Demokrasi, İnsan Hakları, Çalışma Bürosu tarafından yayımlanan İnsan Hakları Raporu’na göre de PKK’nın dağ kadrosunda çocuklar yer almaktadır.

Serkan Kekevi ve Gökmen Kılıçoğlu’nun “PKK’nın Çocuk Askerleri” adlı makalesinde de ifade ettikleri gibi; “Çocukların dağa çıkarılması, “çocukların belli vaatlerle aldatılması, Kürdistan’ın özgürlüğü ve bağımsızlığı söylemleri ile inkültürasyon, beyin yıkama ve zorla kaçırma metotlarıyla” gerçekleşmektedir.”

HDP ve bileşenleri tam da bu noktada devreye girmektedir.

Rapora göre; Örgütte insan kaynağı açısından çocukların önemli bir yer tuttuğu ifade edilebilir. Çünkü örgüt yaşlanma riskini bu şekilde aşmaya çalışmaktadır.

Örgüt kaynaklarına göre, son dönemde PKK’ya katılımlarda çocukların oranı yüzde 36’dır. Zaten örgüt KCK sözleşmesinin madde 14/4’te Halk Savunma Alan Merkezi ile askeri bir vatandaşlara şamil birim tanımlaması da yapmıştır.

PKK bir dönem 8-12 yaş arasındaki çocuklardan bir de tabur oluşturmuştur. Ölen PKK liderlerinden birinin kod adı ile kurulan tabura “Tabura Zaroken Şehit Agit” (Şehit AgitÇocuk Taburu) ismi verilmiştir. Çocuk askerlerin/militanların varlığı PKK tarafından da doğrulanmaktadır.

Murat Karayılan’ın yaptığı açıklamaya göre örgüt yaşı 18’den küçük olanlar, cephe gerisinde eğitim faaliyetleri içinde tutulmaktadır. Ancak örgüt, geçmişten bu yana çocukları farklı tiplerde eylem kategorilerinde de militan olarak kullanmaktadır.

Örgütün şehirlerde tutunma stratejisini benimsemesi ile birlikte PKK açısından çocuklar daha da önemli bir nokta da değerlendirilmiştir. Bu doğrultuda KCK yapılanması içinde yer alan “öz savunma birlikleri” içinde çocuklar şehir tipi eylemlere hazırlanarak kullanılmaya başlanmıştır.

Örneğin, Siirt’in Kurtalan ilçesinde 14 yaşında olduğu belirtilen bir çocuk PKK adına bombalı eylem yapmak üzereyken yakalanmıştır. Bu çocukların bombalı eylem, sabotaj vs. gibi eylemlerde kullanılma sebeplerinin başında çocukların yakalandıkları durumlarda yetişkinlere nazaran az ceza almaları gelmektedir.

Bu meyanda çocukların kullanımı PKK’nın önemli metotlarındandır. Son yıllarda, özellikle Abdullah Öcalan’ın yakalanmasından sonra, PKK belirli bir kamuoyunun desteğini sağlamak ve polis tarafından gelecek tepkileri yumuşatmak veya kamuoyu tepkisini artırmak için örgüt lehine gösterilerde kadın ve çocukları ön saflarda tutmaya başlamıştır.

2015 yılında baş gösteren hendek teröründe çocukların eylemlerde kullanıldığını da görmüştük. Deneyimli örgüt militanlarının yönlendirdiği çocuk gruplarının güvenlik güçleri ile çatıştıkları bilinmektedir.

Ayrıca örgüt ölüm orucu/açlık grevi eylemlerinde de çocukları kullanmaktadır. “Kürtçe anadilde savunma” ve “Abdullah Öcalan’a özgürlük” eylemleri çerçevesinde 19 Ekim 2012’de Mersin E Tipi Cezaevi’nde yedi çocuk açlık grevi eylemine dâhil edilmiştir.

2012 yılı Şubat ayında gerçekleştirilen il emniyet müdürleri toplantısında polise ve işyerlerine molotof kokteyli atan çocukların sayısında yüzde 300, patlayıcı madde atan çocukların sayısında yüzde 500 ve havai fişek atan çocukların sayısında ise yüzde 600 artış gerçekleştiği ve örgütün çocukları en fazla kullandığı şehirler olarak Hakkâri, Şırnak, Mersin ve İstanbul’un öne çıktığı ifade edilmiştir.

O kadar çok örnek var ki. Neticede Kürt çocukları dağa kaldırılarak ülke düşmanı birer militana dönüştürülmektedir. Bu çocukları kurtarmamız gerekiyor. Bu anlamda Kürt analarının başlattığı eylem tarihi öneme sahiptir.

Ufuk Coşkun / Müzakerat.com