Gün geçtikçe, meydanlar ısındıkça, siyasi kutuplaşma ve kamplaşma giderek artıyor. Özellikle AK Parti ve HDP seçmenlerinin yoğunlukta olduğu “Doğu ve Güneydoğu’da” seçmenlerin sert bir şekilde, ideolojik kamplaşma ve kutuplaşma ile “Erdoğan taraftarlığı ve yeminli Erdoğan karşıtlığı” üzerinden ayrıştığını net bir şekilde görmekteyiz.

Tüm partilerde, kararsız seçmenlerin bu kadar çok olduğu bir seçim öncesi olmadığı gerçeği ile karşı karşıyayız. Başta Doğu ve Güneydoğu olmak üzere Ankara, İstanbul, İzmir, Mersin ve Adana gibi metropollerde azımsanmayacak bir Kürt seçmen yaşıyor.

Bu seçim bölgelerinde, kararsızlarla beraber yıllardır diğer partilere oy veren seçmeni de ikna etmesi gereken AK Parti’nin olabildiğince “nazik, birleştirici, izah ve ikna edici bir dil” kullanması, toplumun tüm katmanlarına siyasi düşünce ve parti ayrımı yapmadan ulaşmaya, dokunmaya çalışması rüzgârı kendilerine doğru döndürecektir.

Emin olun sadece zorunlu ve mutsuz vatandaşlıktan, gönüllü ve mutlu vatandaşlığa geçişin zorlu mücadelesinin ve kardeşlik hukukunun halka usulünce ve anlaşılır bir dille, kazanım ve katkılarıyla güzel bir dille izah etmek dahi sonuçları AK Parti lehine çok değiştirecektir.

Şu husus tecrübe ile sabit ki sandığı seven, seçimlere büyük oranda katılım gösteren, sandığa ve iradesine önem veren bu aziz millet, sandık önüne geldiğinde insani ve vicdani olarak da tercihini her zaman mazlum ve mağdurdan yana olandan kullanmıştır.

Başkan Erdoğan’a hiç şans tanınmayan İstanbul Belediye Başkanlığı seçimlerindeki olmadık baskılar, ahlaksız saldırılar, bombalanan seçim bürolarına rağmen elde edilen başarı hikâyesini unutmayalım. 28 Şubat baskı ve zulmüne uğrayan milyonların sesi ve kimsesi olarak AK Parti’ye 2002 seçimlerinde tek başına iktidar yolunu açan da yine bu milletin mazlum ve mağdurdan yana tavır koyan vicdanı olmuştur.

Muhalefet, projelerle değil, dalaşma ve tahriklerle oy almaya çalışıyor. Niçin AK Parti denmesi lazım gelirden öte, izah ve ikna edici bir dil yerine, muhalefet partilerinin Ak Parti’yi tahrik eden ve kışkırtan söylemlerinden dolayı sadece muhalefet üzerinden konumlanarak yapılacak bir seçim kampanyası, en çok AK Parti’ye zarar verecektir.

Muhalefet, kendilerini gerçek milliyetçi, hakiki vatansever, demokrasi havarisi; Cumhur ittifakına oy verenleri de yandaş, yardakçı, yobaz, rejim ve Atatürk düşmanı ilan ederek dalaşma ve sataşmalarla seçmenden oy devşirmeye çalışıyorlar. Hatta ara sıra attıkları iftiranın bedeli, seçmenin midesinde Ankara’nın döneri oluyor.   

Bir fikri savunmak yerine, düşman gördüğümüz, rakip yerine koyduğumuz grupların tavrına ve rengine bakarak söylem geliştirmek, iktidar için uçuruma giden bir tuzak olacaktır. Özellikle kararsız seçmenlerin kafasında, piyasadaki ekonomik saldırılara ve istihdam noktasındaki gelecek kaygılarına ilişkin “algı operasyonları” soru işareti yaratmaktadır.

Şu husus bir gerçek ki Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan başkaca seçim sonuçlarını etkileyecek bir karizmatik lider de yok ortada. 17 yıldır girdiği tüm seçimlerde halktan büyük destek ve teveccüh gören, girdiği seçimleri hiç kaybetmeyen; güvenli ve huzurlu bir Türkiye için, bölgesel ve küresel kalıcı bir barış için, 82 milyonun milli birliği ve kardeşliği için oyları AK Parti lehine kullanma noktasında tek başına milyonları ikna edebilecek siyasi itibarı ve karizması olan bir takım kaptanından bahsediyoruz.

Anketler şuan için ne derse desin, meydanlar ne kadar ısınırsa ısınsın, bu işi sonuca götürecek hamle; Başkan Erdoğan’ın meydanlarda vereceği mesajlar ve kullanacağı dil olacaktır. Yeniden AK Parti demek için yüzlerce neden var, yeter ki kafası karışık seçmen AK Parti ve Başkan Erdoğan tarafından ikna edilsin.

“Doğruda destekleyici ve teşvik edici, yanlışta uyarıcı ve yol gösterici olmak en büyük erdem İslami ve ahlaki sorumluktur” şiarıyla, bu davaya emek ve gönül vermiş biri olarak, bu konularda akla ve vicdanlara güvenerek kalem oynatma ve uyarma zarureti gördüm. Vesselam!