İnsan doğduğu kentten, büyüdüğü topraklardan, yaşadığı çevre standartlarından hiç utanır mı? Maalesef biz yıllarca HDP’li belediyelerin yönettiği şehirlerde yaşamaktan utandık, geri kalmışlığımızdan utandık, insan onuruna yaraşır kaliteli bir şehir görüntüsünü alamamaktan, belediyecilik hizmeti görememekten utandık. Tarihsel geçmişi kadim olan, kültürel birikimi yüksek olan, ticaretin ve turizm adeta kalbi olan şehirlerimizin hizmet bakımından geri kalmışlığına, adeta bir kentköy hüviyetine bürünmesine üzülerek yıllarca şahitlik ettik.

Diyarbakır’ın eski havaalanında misafir karşıladığımızda utana sıkıla gidip alırdık. Çünkü geçiş güzergâhlarındaki yollar çöp yığınına dönüyordu, yollar standart değildi, çukurlarla doluydu. Ama şimdi gidiyoruz misafirleri almaya “burası Diyarbakır mı?” diye sorduklarında “evet burası Diyarbakır” diyerek göğsümüzü gere gere söylüyoruz. Ve ondan sonra alıyoruz misafirlerimizi Diyarbakır’ın yeni yüzünü göstermek için yapılan park, yol ve bulvarlarda gezdiriyoruz.

Artık Diyarbakır sokaklarında lastik yanmıyor, Diyarbakır meydan ve caddelerinde eylemler olmuyor. Diyarbakırlı çocuklarımızın elinde taş yok, molotof yok. Belediyenin önünde “evladımızı geri verin” diye ağlayan çaresiz anneler de yok. Esnaf kardeşim tehdit edilerek kepenk indirmiyor. Huzur ve güven çok önemli. Huzur artarsa demokrasi artar, huzur artarsa hizmet ve yatırım artar, huzur artarsa insan onuruna yaraşır sosyal yaşam artar.

Hizmet var, huzur var

Diyarbakır’da birçok insandan şunu duyuyorum; “Ömrü hayatımda AK Parti’ye oy vermedim ancak önümüzdeki belediye seçimlerinde kesinlikle oy vereceğim. Çünkü artık hizmet var, güvenlik var, huzur var, temizlik var, çöpler toplanıyor, modern belediye otobüsleri hizmet veriyor, şehirlerimiz modern kent kimliğine bürünüyor, asfalt, ulaşım ve alt yapıya büyük yatırımlar var, kepenkler kapatılmıyor, en önemlisi devlet vatandaşını ezmiyor ve ezenlere de fırsat vermiyor.”

Kayyum belediyecilikte her şey dört dörtlük mü? Kesinlikle hayır. Eksiklik, aksaklık yok mu? Kesinlikle var. Ancak kim ne derse desin, ne kadar eleştiri getirirse getirsin şu husus bir gerçek ki “Kayyum belediyelerinin Diyarbakır’da 2 yılda yaptıklarını, HDP’li belediyeler 15 yılda dahi yapamadı veya yapmadı.”

Yapılanlar ortada. Millet kıraathaneleri, kitap kafeler hemi de internet bedava, spor tesisleri, tenis kortları, futbol, basketbol ve voleybol sahaları, açık kapalı yüzme havuzları özellikle gençlere sunulan hizmetlerin başında. Dile kolay sadece iki yılda kültür sanat etkinlerinden 150 bin genç ve çocuk faydalanmış. 30 bine yakın genç kurslardan faydalanmış. 380 köye ilk defa toplu ulaşım hizmeti sağlandı. 166 olan otobüs sayısı 248 oldu. Islah edilen 80 cadde, yeni yapılan 26 adet bulvar. 

İlk 6.ayda yüzde 41’lerde olan belediye hizmetlerinden memnuniyet oranı şuanda yüzde 78’lerde. Vatandaşın yüzde 78’i Diyarbakır Büyükşehir Belediyesinin hizmetlerinden memnun olduğunu dile getiriyor. Diyarbakır şehrinin çehresini yüz seksen derece değiştiren, insan onuruna yaraşan, kaliteli ve modern şehircilik hizmetlerini sunmakla beraber halkın gönlüne dokunan, yerelin rengini, kokusunu ve hassasiyetlerini de koruyan, elle tutulur, somut güzel hizmetler ortaya koyan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı ve Ak Parti adayı Cumali Atilla gerçekten şehrimizde devletin şefkatli yüzü olmuş.

Yerel seçim demek yol, kaldırım, park, bahçe, su, alt yapı hizmetleri demektir. Yerel seçim demek kentin ve kent ahalisinin huzur ve mutluluğu demektir. Sonuçta sandığa gidilecek, şimdi kimi kararsız kimi de titreyen eller olabilir. Ne hizmet yapılırsa yapılsın ideolojik davrananlar da olabilir. “Evimin önünü altınla kaplasa dahi Cumali Atilla’ya oy vermem” diyenler de olabilir.

Ama sandığa gittiği vakit herkes kendi vicdanıyla başa başa kalacak. Elini vicdanına koyacak, son yirmi yılın belediyeciliğinin muhasebesiyle kim halka efendi, kim halka hizmetkâr olmuş onun mukayesesini yapacak. Yapılan hizmetleri, huzur ve güven ortamını düşünerek umuyorum ki “Verecek yetkiyi, görecek beş yıl daha etkiyi.”