Yaşanan krizleri ve nedenlerini iyi tahlil edemezsek, içinde yaşadığımız çağı bütün boyutlarıyla kavrayamazsak, sorunları ve çözüm yollarını tarafsız ve objektif insanlardan dinlemezsek hakikati de asla idrak edemeyiz.

Tarihin yeniden yazıldığı ve yeniden yapıldığı çok zorlu ve yıkıcı bir süreçten geçiyoruz. Ancak şu husus asla unutulmamalı ki bütün büyük sancılar ve sıkıntılar, büyük doğumlara gebedir. Başkan Erdoğan’la birlikte yüz yıl sonra ayağa kalkmaya, zincirleri kırmaya, vesayetleri yıkmaya çalışan, müthiş bir değişim ve gelişim içinde olan ülkemiz uluslararası bir kuşatma ve saldırı altında.

***

Bedava Silah Veriyorlar… Kimileri “Erdoğan’ı yıkacağız, devireceğiz” diyor. Kimileri “Terör devleti Türkiye” diyor. Kimileri “Erdoğan istifa” diyor. Hiç benzemezler, beş türlüler de onlarla birleşip Erdoğan’ın şahsında Türkiye’ye diz çöktürmek ve onun iradesini kırmak istiyorlar. Kirli sermaye, kirli medya ve kirli siyasetle ele ele vermişler. Yeminli Erdoğan düşmanlığı ve muhalifliği üzerinden adeta “varsın ülke yansın, bölünürse bölünsün, işgal edilirse de edilsin, yeter ki Erdoğan gitsin” gafletine düşmüşler. Ortadoğu, Dünya’nın en zor ve kaotik coğrafyasına evrildi. Sözde demokrasi getirecektiler, milyonlarca Müslüman’ın kanını döktüler ve dökmeye de devam ediyorlar. Ortadoğu’da barış içinde yaşatmıyorlar, gerekirse bedava silah veriyorlar. Taşeron örgütleri başımıza bela ediyorlar. Devletler savaşı, vekâlet savaşına evrildi. Yeni haritaları, küçük küçük seyyar devletçikleri coğrafyamıza dayatıyorlar. Burada oyun kurmak, oyuz bozmak, şehit vermeden huzur ve barış içinde yaşamak gerçekten çok zor.  “Bağırma, çağırma, hamaset, diplomasi” tek başına kesinlikle para etmiyor. Sahada mutlaka güçlü bir şekilde olmak lazım. Sahada olmayanın masada da yeri olmuyor.

***

Devlete ve Milete Sadakat Gerekiyor…. Daha düne kadar “Suriyeliler ülkelerine defolsun, Suriyelileri istemiyoruz” diye yırtınan,  adeta ruh hastalığına kapılan azgın bir güruh, sınırlar açılınca, Suriyeliler Avrupa’nın kapısını zorlayınca “nereye gidiyorlar, izin vermeyin gitmesinler” diye bu defa tantana yapıyorlar.  “İdlib’de ne işimiz var, orası başka ülkenin toprağı “ diyenler şimdi “yok niye ateşkes oldu, yok niye ayaklarına gidildi, yok niye ayakta duruldu?” diye saçmalıyorlar.

Böyle zamanlarda en çok ülke içinde terörize edilemeyecek bir huzur, birlik, beraberlik ve ittifak gerekir. Devlete ve millete bağlılık ve sadakat gerekir. Ancak tarihimiz ve günümüzün hain kadrosu, düşman ağzıyla konuşan ve düşman azığıyla karnını doyuran ajan kontenjanı hep bol olmuştur.

***

Bu Vatanı Sevin Artık… Türkiye’de kesinlikle bir iktidar sorunundan ziyade milli bir muhalefet olmaması sorunu var. Erdoğan düşmanlığı üzerinden iktidardan ziyade adeta vatana, milletin değerlerine, ülkenin kalkınmasına ve gelişimine itiraz ediyorlar. Gün geçmiyor ki muhalefet cephesinden yıkıcı ve tefrikaya düşürücü bir çıkış, bir tezgâh gelmesin.  Bu aziz millet ve bu büyük devlet, tüm ihanet ve fitneye rağmen renk, dil, din, ırk ayrımı yapmadan bütün mazlum ve mağdurların yardımına yetişiyor. Kim gelirse gelsin imkânları sonuna kadar zorlayarak daima kapısını ve sofrasını mazlum ve mağdurlara açıyor. Gelemeyenlere de bizzat gidip, yardım ediyor. Bu vatan, bu aziz millet bu değerlerle ve bu dualarla ayaktadır. Başkan Erdoğan’a düşman olabilirsiniz, muhalif durabilirsiniz. Ama Erdoğan’a düşmanlığınız bu vatana, bu ülkeye düşmanlığa dönüşmesin. Bu vatanı sevin artık!