Anadolu insanına karşı nefret dolu; vatanımızı elimizden almaya yeltenen küresel oligarklara karşı ise son derece nazik, uysal bir devlet zihniyetini/sistemini çok şükür geride bıraktık.

Nasıl geride bıraktığımızı da bir Allah bilir bir de millet. Lozan’da küresel emperyalist düzene verilen itaat senedini yırtıp attığımız günden beridir bize bedel ödetmek istiyorlar.

Öyle ki; 2003 yılından beridir gittikçe harlanan bir savaşın/mücadelenin tam ortasındayız.  Kapatma davası, e-muhtıra uyarıları, Ergenekon operasyonları…

7 Şubat Mit Krizi, Gezi kalkışması, 3 yıllık ömrü kaldı manşetleri… 17/25 Aralık Darbe teşebbüsü, Yüce Divan tuzağı, Dolmabahçe kumpasları, 7 Haziran CHP ile ittifak HDP ile masa kurma süreci…

1 Kasım alternatif lider projesiyle içeriden çevrilen bir yığın entrikalar, uzlaşma kampanyaları, patlayan bombalar, terör saldırıları ve 15 Temmuz işgal girişimi…

Finansal operasyonlar, 31 Mart sandık kumpası ve içeride bir araya gelmeleri asla mümkün olmayan kesimlerin sıkı birlikteliği…

Ve Doğu Akdeniz’deki askeri yığınak, Ege’deki hareketlenme, Suriye’nin kuzeyinde kurulan Türkiye karşıtı cephe, yapılan tatbikatlar, terör örgütlerini yeniden palazlandırma çabaları ve S-400 üzerinden yapılan tehditler…

Ve Fas’tan Afganistan’a kadar kan gölüne çevrilen İslam coğrafyası. Kanayan yaramız Filistin…

CHP’nin hala aşağıladığı, beyaz muhafazakârların burun kıvırdığı, korkak, omurgasız siyasetçilerin değer kıymet vermediği Anadolu’nun şerefli insanları karadan, denizden ve içeriden kuşatılmaya çalışılıyor.

15 Temmuz işgal teşebbüsünde vatanları uğruna şehit olmayı göze alan/şehit olan, ahlak, vicdan, irfan, basiret sahibi Türk milletinin direncini kırmak için hemen her yola başvuruyorlar…

Hep derim; “Küresel emperyalist düzenin bilhassa İslam’ı ve onun hayat bulduğu bu bereketli toprakları tarihten kazımak gibi bir hedefi var. Dolayısıyla bu savaş, bu toprakların yerli insanlarıyla yabancı işgal güçleri arasında cereyan etmektedir.”

FETÖ sırtını Amerika’ya yaslayarak içerideki satılmış uşakları vasıtasıyla bu ülkenin vatansever insanlarını tehdit ettirmedi mi? Daha dün “Sizi yağlı kazığa oturtacağız!” diyen bunlar değil miydi?

Son toplandıklarında (1897) Devlet-i Aliyye’i yeryüzünden silip, Tanrı’nın kendilerine vaat ettiği cihan hâkimiyetini tesis etmek için uzun soluklu bir plan yapmışlardı. İşte biz bugün bu büyük planı tersyüz etmek için tarih sahnesine yeniden adım atmış bulunmaktayız.

Yeni Dünya Düzenini ikame etmek için yıllardır medya, siyaset, sanat, iş dünyası başta olmak üzere Anadolu’da tek bir alanı dahi boş bırakmayan küresel oligarklar, milletin uyanmaması için hemen her türlü tedbiri almıştı.

Ne var ki her ne kadar CHP eliyle Devlet-i Aliyye’nin hazin yıkılış öyküsünü unutturmaya çalışsalar da bunu hafızasından bir türlü söküp atamayan derin Anadolu’yu hesap edemediler.

Erdoğan’ın bu sistemli kuşatmayı kırmak ve boyunduruk altına girmemek için gösterdiği cesaret ve kararlılık tam da bu noktada derin Anadolu’yu harekete geçirdi. Bu uyanışın faturasını çok ama çok ağır bir bedelle ödetmeye kalkmalarının yegâne nedeni budur.

Birinci Cihan Harbi sonrası imparatorlukların parçalanması, tek parti dönemi modernleşme operasyonları ve 60 sonrası Türk solunun bilhassa PKK’yı başımıza bela eden faaliyetleri gibi geçen onca sürede Kürtleri de bu topraklardan soğutmaya çalıştılar.

Her şey bu ülkede yaşayan tüm farklı kesimlerin millet olma şuuruyla yeniden ayağa kalkmaması içindi.

Ve emin olun kardeşlerim, bizi birbirimizden uzaklaştırmak suretiyle son 17 yıldır dişimizle tırnağımızla zenginleştirdiğimiz ülkemizi, emeklerimizi bir çırpıda tarumar etmek istiyorlar.

Yüzünüze güldüklerine inanmayın. Şirinlik yapmalarına aldanmayın. Demokrasi palavralarına kanmayın. FETÖ’sünden PKK’sına, NATO’cu İslamcısından, ırkçısına, solcusundan, sağcısına Amerikan emperyalizmine hizmet eden bir tayfa var karşımızda.

Yazının Devamı İçin TIKLAYIN