1980’lerde İsrail İçin Strateji Raporu’nda şöyle bir cümle geçer; “Haçlılar bu toprakları ellerinden kaçırdı. Zaten onların değildi. Bugün ise bizim en yüce ve en temel gayemiz; bölgeyi demografik, stratejik ve ekonomik olarak bakımdan yeni bir dengeye oturtmaktır.”

Netanyahu, 17 Nisan 2016’da Golan’da korsan bakanlar kurulu toplantısı yaparak, Golan’ı İsrail toprağı ilan etmiş ve şöyle demişti; “Golan tepeleri sonsuza kadar bizim kalacak.”

Geçen gün Trump, bir tweet atarak, "52 yıl sonra (1967) Amerika Birleşik Devletleri'nin, bölgesel istikrar ve İsrail'in güvenliği için kritik derecede stratejik öneme sahip olan Golan Tepeleri üzerindeki İsrail egemenliğini tam olarak tanımasının zamanı geldi” dedi.

Pompeo ise; “Tanrının, Kraliçe Ester gibi Trump’ı da Yahudileri İran’dan kurtarmak için gönderdiğini” ifade etti.

Evangelist Bush da 11 Eylül’den sonra geceleri Tanrı ile görüştüğünü ve büyük bir sefer başlatacağını söylüyordu.

Bu sapkın topluluğun neye inandığı açıkçası beni ilgilendirmiyor. Mühim olan inançları uğruna neyi göze alabildikleri ve neler yaptıklarıdır.

Bugün, İslam mabedinin (Mescid-i Aksa) havaya uçurulacak olmasından da bahsediyorlar. Daha geçenlerde ABD ve terör örgütü PKK, Deyrizor’un Bagoz bölgesinde dünyanın gözü önünde Müslümanları diri diri toprağa gömdü. Bagoz’da son 10 günde 2 bin, bir ay içindeyse 6 bin kişi katledildi.

İçeride ise “bekâ sorunu da neymiş” diyenler; “YPG/PYD terör örgütü değildir bunu kabul etmiyoruz (Kemal Kılıçdaroğlu)”, “PYD kendi topraklarını korumaya çalışan bir yapılanmadır ( Sezgin Tanrıkulu)” diyerek “Yeni Dünya Düzeni” projesine hizmet ediyorlar.

Bu anlamda 31 Mart yerel seçimleri onlar için kilit seçimler. Farklı adlar altında siyaset yapıyormuş gibi görünen partilerin oluşturduğu ittifaktan anlamaktayız ki, aslında onlar tek bir zihniyet.

Zillet ittifakı tek millettir;

Hiçbirinin gündeminde yerel yönetimler, belediyecilik, şehir mimarisi, ulaşım, ekonomi vs. yok. PKK, Erdoğan-Bahçeli faşizmini bitirin derken FETÖ, bela olarak tanımladığı Erdoğan’ı gönderin diyerek zillet ittifakı lehine oy istiyor.

Ülkemizi işgal etmeye yeltenen, meclisimizi bombalayan, vatanları için ellerindeki Türk bayrağıyla sokağa çıkan vatandaşlarımızı oracıkta şehit eden FETÖ’cü teröristler için ”Mehmetçik hapishanede” cümlesini kurabilen Meral Akşener’in derdi yerel seçimler olabilir mi?

Eski Türkiye’yi geri istiyorlar bizden. Tek kutuplu eski Türkiye’yi geri alıp, güneyde sevilen ülkenin güvenliği için Evangelistlere peşkeş çekmek istiyorlar.

Öyle ki “kutuplaşıyoruz” diyorlar. AK Parti’yi destekleyen medya organlarındaki bazı yazarlar da bu kervana katılarak kutuplaşma palavrasını işliyor.

Oysa bu millet, köklerinden kopartılmış, şahsiyetsiz, itaatkâr, korkak siyasetçilerin, yazar-çizer, sanatçı takımının eski Türkiye zihniyeti/gücü önünde kuyruk salladığı yılları unutmadı.

Vaktiyle Erol Özkasnak'ın “ona süngü takıp sınır sınır gezdireceğim” diye tehdit ettiği yazarlar da “kutuplaşıyoruz, Erdoğan özgürlükleri bitirdi” diyordu.

Güçlü, nüfuzlu, otoriter insanların karşısında kuzuya dönen bu türden gazeteciler şimdi kalkmışlar cumhuriyet tarihinin en sivil en özgür liderini diktatör olarak takdim ediyorlar.

Darbe dönemlerinde gazetelerini komutanların emrine veren, komutanların karşısında hazırolda bekleyen, komutanlara yalakalık yapma yarışına giren yavşaklar şimdi bize özgürlük dersi vermeye kalkıyor.

Faili meçhul cinayetler işlenirken, insanlara kamu kurumlarında üçüncü sınıf insan muamelesi yapılırken, Gladyo’nun güdümünde tek kutuplu Eski Türkiye zihniyeti toplum üstünde varlığını ağır bir biçimde hissettirirken, bürokratik kesim hükümet temsilcilerine ayar vermeye kalkarken kutuplaşma gibi derdiniz yoktu!

Yazının Devamı İçin TIKLAYINIZ