6 Şubat 2023’te gerçekleşen depremlerin ardından başta Hatay olmak üzere yıkılan kentlerde ortak bir ses yükseliyordu: Devlet nerede? Enkaz altında günlerce yakınlarının seslerini işiten afetzedeler yardım gelmemesi nedeniyle onları kaybetmişti. Hep bir ağızdan bu iki kelimeyi söylüyor ve yardım istiyorlardı. Devlet ise o günlerde IBAN göndermekle, halkın yardımlarıyla kendisi yapmış gibi övünmekle meşguldü. Üzerinden geçen yaklaşık 20 ayda da değişen bir şey olmadı. Deprem bahanesiyle artırılan vergi oranlarına rağmen bölgeye ayrılan 2024 bütçesinin sadece yüzde 16’sı kullanıldı. Buna rağmen önceki gün Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek bütçe açığının sebebini depreme bağladı. O günlerde deprem bölgelerinde olmayan, bütün yükü halkın sırtına bırakan devlet bugün de aynı anlayışı sürdürüyor. Aynı ses bugün okullardan yükseliyor. Bir öğrenci velisinin sosyal medyadan isyanı şöyle: “Okul veli toplantısı yaptı. Okul müdiresi geldi ‘Güvenlik görevlisi ve temizlikçi aldık. Maaş ödeyecek paramız yok. Adam başı 5 bin TL istiyoruz” dedi. Ben de “Oldu olacak 20 bin TL toplayın, öğretmenlerin maaşlarını da ödeyelim devlet aradan çıksın” dedim.”

Okullarda bugünlerde Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in ‘sessiz devrim’ iddiasının aksine Osmanlı’nın son dönemlerinde Maarif Nazırlığı yapan Haşim Paşa’ya atfedilen “Ne güzel idare ederdim maarifi, şu mektepler olmasa” sözüne uygun bir dönem yaşanıyor.

Bildiğiniz üzere Milli Eğitim Bakanlığı uzun zamandır güvenlik ve temizlik personellerini İŞKUR’un Toplum Yararına Program’ı (TYP) çerçevesinde istihdam ediyordu. Ancak bu yıl eğitim-öğretim başlamadan bu program yerine İşgücü Uyum Programı’na (İUP) geçildi. İUP’a geçildiğinin duyurulmasının ardından birkaç eğitimci ve eğitim sendikaları dışında hiç kimse durumun farkına varmadı. Program kapsamında haftada üç gün ve azami 22,5 saat çalışma süresi öngörüldü ve ücret de ayda 8 bin 447 lira olarak belirlendi. Diğer bir deyişle çalışacak personele günlük sadece 566 TL verilmesi kararlaştırıldı.

Diğer yandan köy okullarının kapatılmasının ardından başlatılan taşımalı eğitimde de tasarrufa gidildi. Yaşadıkları köylerde okul olmayan, servise verecek parası bulunmayan velilerin çocukları ya okullarına gidemedi ya da eğitimlerine devam etmek için kilometrelerce yol yürüdü.

MEB VELİLERİN KARŞISINDA
Bütün bu şartlar bir araya gelince de iki haftadır devam eden eğitim-öğretimin en çok tartışılan konuları bunlar oldu. Çocuklarının okula gitmesini isteyen, gittikleri okulda hijyen ve güvenlik olmasını talep eden veliler bir tarafta bunlara kulak tıkayan iktidar ve Bakanlık ise bir tarafta. Tasarruf bahanesiyle atılan bu adımlar iktidarın çocukların geleceğini düşünmediğini net bir şekilde ortaya koyuyor. Halbuki mesleki eğitim merkezleri (MESEM) için İşsizlik Sigortası Fonu’ndan patronlara her ay aylık 8 Milyar TL'den fazla kaynak aktarılıyor. Konu çocukların sömürülmesi olunca asla tasarruf akla gelmiyor.

İlk paragrafın sonunda isyanına yer verdiğimiz veli tek değil. Twitter’da velilerin isyanı büyüyor. Veliler ağırlıklı olarak imam hatiplere sağlanan ayrıcalıktan ve cemaatlere açılan alandan şikâyetçi. Şimdi bazı velilerin sosyal medya hesaplarından yaptıkları şikâyetlere bakalım:

• Bizim sınıfı temizletmek için görevli tuttuk. 40 kişiden 200 lira topladık. Temızlik malzemeleri için de. Bu gibi görevler ne velinin ne öğrencinin uğraşacağı işler değil. Kaldı ki tuvaletler hiç temizlenmiyor yüzlerce öğrenci tarafından kullanılıyor.

• İzmir/Urla’dan bildiriyorum. Okulumuz LGS puanıyla öğrenci alan Proje Anadolu Lisesi. Okul Aile Birliği Gurubunda herkes umutsuzca çare arıyor. Temizlik malzemesi ve personel için para toplanıyor. Veliler temizliğe çağrılıyor. Böyle rezillik olamaz.

• Bakın abartı yok! Çok önemli bir husus ilkokul 1.sınıf öğrencilerimiz tuvaletlerde mikrop kapmaya başladı sabunu geçtik su ile ellerini yıkaması gereken çeşmeler bozuk tonlarca bağış dönüyor. Ve mecbursun çünkü çocuklarımız eğitim alıyor resmen bitti bu ülke...

MEB'den Bir İlk! MEB'den Bir İlk!

• Okul yönetiminin ve öğretmenlerin suçu yok. En büyük suçlu Milli Eğitim Bakanı. Okullarda ne öğretmen var, ne temizlikçi ne de güvenlik. Diyanet'e aktarılan paranın yarısı okullara aktarılsa bu sorun ortadan kalkar.

DİNİ EĞİTİME TASARRUF UĞRAMIYOR
Bu şikayetlerin ne kadar olduğunu veriler de doğruluyor. 16 Temmuz’da BirGün’de yazdığımız haberde dile getirmiştik. Birçok imam hatip, öğrenciler kendilerini seçsin diye burs sağladılar. Bakanlığın Mali Durum ve Beklentiler Raporu’na göre ise din öğretimi okulları yani imam hatipler ile mesleki ve teknik eğitim okulları için yılın ilk yarısında 97,5 milyar TL harcandı.

Durum böyleyken Milli Eğitim Bakanlığı’ndan, Bakan Yusuf Tekin’den hiçbir açıklama gelmiyor. Sorumluluk tamamen okul idarecilerine bırakılmış vaziyette. İdareciler çaresiz. İstanbul Eyüpsultan’da birçok idarecinin bu sıkıntıları çözemedikleri için istifa ettiği ancak İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün bu talepleri kabul etmediği öne sürülüyor. ÇağdaşBatman.com’un haberine göre Batman’da ise ayın ilk haftasında okullarda görevlendirilen 845 kişiden 300’ü Milli Eğitim Müdürlüğü’ne istifa dilekçesini sundu. Bir okulda ise güvenlik alımı yapılması için velilere para verip vermeyeceği soruldu. İdareden velilere gönderilen yazıda şu iki seçenek yer alıyor:

• Özel Güvenlik Görevlisi çalıştırılmasını istiyorum. Okul Aile Birliği Hesabına 1000 TL bağışta bulunmayı kabul ediyorum.

• Özel Güvenlik Görevlisi çalıştırılmasını istemiyorum.

GÜNDEMİN DEŞİFRESİ
• Bakan Yusuf Tekin yaklaşık 400 özel okul un ders kitaplarına yüzde 300’ün üzerinde zam yaptığını açıkladı.

• “Okulda başı açık kız öğrenci istemiyorum” sözleriyle tepki çeken ve kadın müdür yardımcısının odasının kapısını kıran Bursa Mahmut Celalettin Ökten İmam Hatip Ortaokul Müdürü Ergin Kaya Kırbıyık, açığa alındı.

• Ek yerleştirme sonucunda üniversitelerde 100 bini aşkın kontenjan boş kaldı.

• Kocaeli İzmit’te okullarda ÇEDES kapsamında “Mevlidi Nebi Haftası” etkinlikleri düzenlendi.

• Areda Survey’in Türkiye genelinde 1.100 kişinin katılımıyla gerçekleştirdiği Okula Dönüş Araştırması'na göre, çocuğunu devlet okuluna kaydettiren velilerin yüzde 43’ü okula bağış/kayıt ücreti ödedi.

BAKAN’IN GÜNDEMİ BASKETBOL
Durum buyken ve sorunlar apaçık ortadayken eğitim-öğretim başladığından beri birçok yayına katılan ve konuşan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin bu konulara hiç değinmedi. Bu sorunların onun döneminde yaşanmasının tesadüf olmadığını da Tekin’in geçmişinde bulabiliriz.  2013-2018 arasında MEB Müsteşarlığı yapan, bu görevin özellikle son döneminde gölge bakan gibi çalışan Tekin’in döneminde eğitimde gerici uygulamalar adeta pik yaptı. Tekin, 2013 yılında MEB Müsteşarlığı görevine getirildi. Müsteşarlığı döneminde Nabi Avcı ve İsmet Yılmaz’la birlikte çalıştı. Bu dönem aynı zamanda 4+4+4 sisteminin hayata geçirildiği dönem oldu. Vakıfların okullara girmesi, imam hatiplerin sayısının artması, mescit zorunluluğu gibi birçok uygulama onun müsteşarlığı döneminde hayata geçti. Bakan olarak atandıktan sonra da başta ÇEDES olmak üzere eğitimdeki bu uygulamalar devam etti. Karma eğitimi hedef aldı, tarikat ve cemaatlerle protokole devam edeceğini ilan etti. Bunların okulda güvenlik ve hijyen olmamasıyla ne ilgisi var sorusu sorulabilir? Cevap olarak da şu çok rahatça verilebilir: Öncelik. Tekin’in tıpkı bakanlığını yaptığı iktidar gibi hiçbir zaman önceliği çocuklar ve gençler olmadı. O, her zaman rejimin daha fazla dincileşmesi için atılan adımların mimarı oldu. Bugün de aynı noktada. Son günlerde Tekin’in yaptığı bazı açıklamalar da önceliğinin ne olduğunu gösteriyor.

17 Eylül’de HaberTürk yayınında mülakat ve müfredata ilişkin açıklamalarda bulundu. Türkiye Basketbol Federasyonu ile dün imzalanan protokol töreninin ardından gazetecilerin yanından koşar adım uzaklaştı. Halk TV muhabirinin mülakat ve temizlik sorularını yanıtsız bıraktı, “Gündemimiz basketbol” dedi.

Sonuç olarak ülkenin ve eğitimin gündemi ortadayken Bakan’ın gündemi kendi ifadeleriyle basketbol. Yukarıda örneklerini sıraladığımız ve değindiğimiz konular ortada. Üstelik bu sorun önümüzdeki günlerde daha büyümeye gebe. Başta söylediğimiz ve Bakan’ın ifadeleriyle somutlaştığı gibi devlet sorumluluğunu velilere devretti. İdareciler ya temizlik ve personelinin maaşını velilere yıkmak ya da temizliği onlara yaptırmak istiyor. Burada son bir veriyle daha devletin üstüne düşeni velilere yıktığını çok daha net bir şekilde görebiliriz. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün ‘Bir Bakışta Eğitim 2024’ raporuna göre Türkiye, ilkokul kademesinde kamu harcamalarının payının en düşük, özel harcamaların payının en yüksek olduğu ülke. İlkokul kademesinde özel harcamaların payı yüzde 23, OECD ortalamasında yüzde 6. Türkiye’de ilkokul kademesinde hane halkının yaptığı eğitim harcamalarının payı OECD ülkeleri ortalamasının yaklaşık dört katı. Bu durumda şu soruyu sormak hakkımız:

Devlet niye var?

Mustafa KÖMÜŞ / Birgün

Editör: Serhat SALİMOĞLU