Bazı siyasiler; “Kimisi sanatçı, kimisi halktan, kimisi yazar, kimisi çizer bu insanların “karşı çıkmalarını” takdirle karşılamak lazım. Halka bir özür borcumuz var, iyi anlatamadık.” “Mesaj alınmıştır, demokrasi sandıktan ibaret değildir.” derken çapulcu tayfası “Diktatör Tayyip” sloganları eşliğinde sokakların altını üstüne getiriyorlardı.

‘Jöntürk’, Gençtürk demektir, dünyanın bütün dillerine Türkçe tarafından hediye edilmiş bir tabirdir. Padişahı kulağından tutup aşağı indirmiş bir halkın genç aydınlarına ecnebilerin duyduğu hayranlığı dile getirir diyerek Soros destekli “Kırmızı Devrim’in” peşindeydiler.

O gün Erdoğan’ı yalnız bırakanlar bugün “ bırakalım bu kin ve nefreti” diyerek tahliye edilecekler listesi yayınlıyor!

 “Önce çıplak vaziyette katrana batırılacaklar, elleri arkadan bağlı eşeğe ters bindirilip memleketin orta yerinde teşhir edilecekler ve bu zorbaların kulakları çivilenecek” diyen FETÖ tetikçilerinin tahliyesini istiyorlar.

“Eren Erdem çıktı… Ahmet Altan, Nazlı Ilıcak tahliye oldu… Sıra niye bir türlü Osman Kavala’ya gelmiyor” diyerek feryat figan ediyor Ahmet Hakan.

“Ve bir türlü soğumayan yüreklerle, bitmeyen kin ve nefretlerle, kapanmayan eski defterlerle, yatışmayan öfkeyle, dinmeyen intikam duygularıyla gitmekten artık vazgeçelim” diyor.

Uzlaşalım diyor açıkçası.

Sanırsınız, mahallede misket oynarken çıkan bir çocuk kavgası bu!

FETÖ’ye karşı savaş açtık diye bizleri çıplak vaziyette katrana batırıp sonra kulaklarımızı çivileyecek psikopatlardan bahsediyoruz.

Bizim kavgamız Ahmet, Mehmet kavgası değil ki. Seksen yıldır taşeron örgütleriyle Anadolu topraklarını sömüren bu aşağılık düzene, despotizme, küresel diktatörlüğe ve içerideki aparatlarına karşı savaşıyoruz biz.

Bu ülkenin yerli insanları, sıradan bir örgütle değil 300 yıldır İslam coğrafyasını kana bulayan, madenlerini/servetlerini sömüren, bilinçlerini körelten aşağılık bir düzenle kavga ediyor.

Milli eğitimi 150 milyon dolara ABD’ye satan, IMF gibi bir tasmayı boynumuza geçiren, darbelerle, yasaklarla, baskılarla Müslüman Anadolu insanına nefes aldırmayan, başta yayın yönetmenliğini yaptığınız gazete olmak üzere tüm satılık gazeteleriyle hükümet deviren/kuran, ülkeyi Rockefeller burslarıyla yetişen, omurgasız, korkak, satılmış siyasetçilere teslim eden FETÖ gibi küresel oligarkların cariyesi olmuş, tarihin en soysuz köpeklerinden oluşan bir örgütü başımıza musallat eden emperyalist Amerikan düzeninin hesaplarını, tuzaklarını boşa çıkarmak için savaşıyoruz!

70 yıldır kültüründen, özünden, mensubiyet duygusundan kopartılmış insanlarla soysuz Amerikan köpekleri arasında gerçekleşen bir mücadele bu. Neden bırakalım bu mücadeleyi?

Yeni Dünya Düzeni saçmalığı için tesis edilen finansal tefeci sistemin spekülasyonlarına, terör örgütlerine, 22 İslam ülkesini hedef alan ve liderlerini gözlerimizin önünde paramparça eden bu zalim düzeneğe karşı bizim savaşımız.

Anatomik, biyolojik, nörolojik, fizyolojik ve psikolojik yollarla insanlığı dönüştürüp yeni bir dünya imparatorluğu kurma projesine karşı ülkemizi savunuyoruz.

Paraya tapan, sapkın, Tapınakçı, Kabalist batılı küresel güçler; din, siyaset ve para üzerinden kurdukları geniş bir ağ ile ve içeriden satın aldıkları şahsiyetsiz, kimliksiz, vatansız bir tayfa marifetiyle yıllardır Türkiye üzerine planlar kuruyor.

İşte biz bu planın içerideki piyonlarına tavırlıyız. O yüzdendir ki onlarla el sıkışamayız. Onlarla hiçbir şey olmamış gibi yeniden başlayamayız.

Sonra 15 Temmuz gecesi şehit düşen insanlarımızın ailelerine ve kahraman gazilerimizin yüzüne nasıl bakarız? Hangi vicdan bunu kabul eder?

Bu vakitten sonra geri adım atacak da değiliz. Türkiye; seküler-totaliter, insan karşıtı küresel emperyalist zihniyetin vahşi politikalarına ve kirli oyunlarına sessiz kalamaz.

Yazmadıkları için kendilerine para ödenen ülkenin pek demokrat, pek barışçıl, pek uzlaşmacı yazarları bu dili kışkırtıcı ve itici buluyorlar. Vatan savunmasını çocuk oyuncağı sanıyor bunlar!

Oysa bu dil kışkırtıcı, ülkeyi geren bir dil değil.

Bu dil, yerli insanların anlayabileceği bir dil. Bağımsızlık dili. Birlik ve beraberlik dili. İşte bu dile ve ülkeye yabancı olan, kaybedecektir. Kulağınıza kim üflüyorsa bilsin ki; bu ülkeyi kimseye teslim etmeyeceğiz.