Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, “Şu anda Sağlık Bilim Kurulunun bu süreçte kapalı alanlarda maske kullanımıyla ilgili bir kararı yok. Dolayısıyla derslerde maske kullanımı söz konusu olmayacak” dedi.

Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, TRT Haber’in canlı yayınında eğitim gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 2022-2023 eğitim öğretim yılı hazırlıklarına erken başladıklarını hatırlatan Özer, okulların ihtiyaçlarının karşılanması, bütçelerin aktarılması, okulların eğitim öğretime hazırlanması noktasında çok önemli çalışmalar gerçekleştirdiklerini dile getirdi.

Yaklaşık 136 milyon kitabın, 2. sınıftan 12. sınıfa kadar tüm öğrencilerin bir dönem boyunca ihtiyaç duyabilecekleri tüm yardımcı kaynakların okullara gönderildiğini belirten Bakan Özer, ilk defa temizlik, kırtasiye, küçük onarım ve eğitim ortamlarının zenginleştirilmesi bağlamında tüm okullara bütçe gönderildiği bilgisini yineledi.

Okul yöneticileri ve öğretmenlerin velilerle bir maddi ilişki yaşama zeminini ortadan kaldırdıklarını söyleyen Özer, hedeflerinin her zaman okul öncesinden en yükseköğretime kadar eğitimin tüm kademelerinde okullaşma oranlarını arttırmak olduğunu not düştü.

"Hedefimiz 20 bin öğretmenimizin 12 Eylül’de sınıflarında hazır olmalarını sağlamaktır"

Öncelik verdikleri iki dilden birinin matematik, diğerininse yabancı dil olduğunu kaydeden Özer, “Hedefimiz, geçen hafta atadığımız 20 bin öğretmenimizin 12 Eylül’de sınıflarında hazır olmalarını sağlamaktır. Son yirmi yılda Türkiye’nin başardığı en önemli hikayelerden biri, öğretmen başına düşen öğrenci sayısını azaltmaktır. Bu da son yirmi yılda aramıza katılan öğretmen sayımızdaki olağanüstü artışla gerçekleşmiştir. Son yirmi yıllık süreçte hiçbir yıl yok ki öğretmen ataması olmasın. İhtiyaca binaen atamalar mutlaka olacaktır. Bakanlığımızın değişen ve yenilenen eğitim politikalarına bağlı olarak branşsal bazda öğretmen atamalarımız gerçekleşecektir” dedi.

Yeni Öğretmenlik Kariyer Basamakları Yükselme Sistemiyle öğretmenlerin birbiriyle değil, kendileriyle yarışacaklarını vurgulayan Milli Eğitim Bakanı Özer, kaygıların minimize edilmesi için her türlü desteğin verileceğine dikkati çekti.

“Öğretmenlere özgü bir kariyer yolunun açılması Öğretmenlik Meslek Kanunu garantisi altında”

Öğretmenler arasında bir ayrıştırma olacağı yönünde spekülasyonların var olduğunu söyleyen Özer, “Eğitim sisteminde zaten 75 bin uzman öğretmen, 90 tane de başöğretmen var. Zaten var. Bu zamana kadar hiç duydunuz mu benim çocuğumu uzman öğretmen okutsun, başöğretmen okutsun. O, öğretmenin kendi özlük hakkıyla ilgili bir süreç. Hem mevcutta eğitim sistemi içerisinde uzman ve başöğretmenler var. Hem de sınavı yeni koymuş değiliz. Veyahut da eğitim tamamlanırken kanun değişiklik yapıp da sınav da konmuş değil. Öğretmenlere özgü bir kariyer yolunun açılması Öğretmenlik Meslek Kanunu garantisi altında. Yeni olan hiçbir şey yok. İnşallah 19 Kasım’da suhuletle süreci yöneterek öğretmenlerimizin büyük çoğunluğunu uzman ve başöğretmen olarak sistemde göreceğiz” diye konuştu.

"Okul terkleri azalacak"

Okul öncesi eğitim konusuna da değinen Bakan Özer, eğitimde okullaşma oranlarını 70 yıl gecikmeyle yüzde 90’ın üzerine çıkardıklarını hatırlattı. Okullar arası başarı farkının kök bir sorun olduğunu kaydeden Özer, hedeflerinin 5 yaşta okullaşma oranını yüzde 100’e ulaştırmak olduğunu söyledi. Bunun için 3 bin yeni anaokulu, 40 bin yeni ana sınıfı yapmak üzere yola çıktıklarını hatırlatan Özer, “Çocuklar ilkokula geldiklerinde hazır bulunuşluklarında farklar azalacak, tüm çocuklara bu imkanı verdiğiniz zaman tüm çocuklar eşit bir şekilde 1. sınıfa başlayacaklar. İkinci en önemli katkı çocukların psikososyal gelişimleri çok daha ileri noktaya taşınacak suça meyilleri daha az olacak. Okul terkleri azalacak. Eğitim sistemi içerisinde çok daha fazla vakit geçirecekler. Gerçekten bu yatırım Türkiye’nin eğitim sistemine yapılan en büyük yatırımlardan birisi” ifadelerini kullandı.

“Meslek liseleri, yüzde 1’lik dilimden öğrenci almaya başladı”

“Mevcut birikimimizle, tüm paydaşlarımızla birlikte eğitim sistemini çok daha güçlü hale getirmek için çabalıyoruz. Burada da daha önceki milli eğitim bakanlarımız yaptığı gibi biz de mesleki eğitimi güçlendirmek için çok hızlı bir şekilde süreçlere yoğunlaştık” diyerek mesleki eğitime verdikleri önemi anlatan Bakan Özer, şunları aktardı:

“Şimdi meslek liselerindeki en büyük odağımız, sektörü, eğitimin tüm süreçlerine dahil etmek oldu. Yani sektör mezunları beklemiyor, müfredatı birlikte güncelliyoruz, öğrencilerin işletmede beceri eğitimlerini birlikte planlıyoruz, öğretmenlerimizin iş başı ve mesleki gelişim eğitimlerini birlikte planlıyoruz ve sektör istihdamda öncelik sağlıyor. Bu adımımızla meslek liselerine olan rağbet inanılmaz arttı. Birçok meslek lisesi yüzde 1’lik başarı diliminden yani en yüksek başarı diliminden öğrenci almaya başladı.”

Türkiye’deki tüm mesleki eğitim merkezlerindeki çırak, kalfa sayısının önceden 159 bin olduğunu, bu sayının şu anda 710 bine ulaştığını bildiren Özer, yıl sonuna kadar 1 milyon genci mesleki eğitim merkezleriyle buluşturacaklarını dile getirdi.

“Derslerde maske kullanımı söz konusu olmayacak”

Bir buçuk yıl aradan sonra 2021 2022 eğitim öğretim yılını, kararlı bir şekilde yüz yüze eğitimle devam ederek tamamladıklarını hatırlatan Bakan Özer, “Çünkü okullar gerçekten ilk açılması ve bu tip kriz durumlarında son kapatılması gereken yerler. Bundan tavizler vermemiz mümkün değil. Şu anda Sağlık Bilim Kurulunun bu süreçte kapalı alanlarda maske kullanımıyla ilgili bir kararı yok. Dolayısıyla derslerde maske kullanımı söz konusu olmayacak. Ama hassasiyetleri olan öğrencilerimiz, öğretmenlerimiz istemeleri durumunda maskeyi okullarımız tarafından ücretsiz bir şekilde temin edebilecekler” dedi.

"Şu ana kadar sekiz yüz tane köy yaşam merkezini hizmete aldık"

Köylere doğru göç ile beraber enerji, tarım ve hayvancılık alanlarının stratejik olarak öne çıkmasıyla birlikte MEB olarak bu sürece destek vermek için köy okulları açmaya karar verdiklerini belirten Bakan Özer, “Köy okulları için üç aşamalı bir plan uyguladık, birincisi, köy ilkokullarının açılması ile ilgili öğrenci sayısı sınırını ortadan kaldırdık. Çocuklarımız istenilen köyde ilkokul eğitimi alabilecekler. İkincisi, anaokullarında 10 olan öğrenci sayısını 5’e düşürdük. Sadece bu adımımızla bin sekiz yüz köyde yaklaşık yirmi bin yavrumuz okul öncesi eğitimle buluştu. Üçüncüsü, en büyük değişiklik, o köyde bulunan yetişkinler için halk eğitim kursları açalım istedik. Şu ana kadar sekiz yüz tane köy yaşam merkezini hizmete aldık. Köylerimizden müthiş bir rağbet gördük” diye konuştu.

"2022’nin sonuna kadar kitap sayısını 100 milyona çıkaracağız"

12 Eylül itibarıyla bin 500 köy yaşam merkezini hizmete alacakları 2022’nin sonuna kadar köylerdeki tüm okullarını köy yaşam merkezine dönüştürecekleri bilgisini paylaşan Özer, okullardaki kütüphanelerle ilgili “Okullar arası farklılığı azaltmak için ikinci olarak da kütüphanesiz okul kalmayacak dedik. 26 Ekim 2021’de Emine Erdoğan Hanımefendi himayesinde başlattık. 2021 yılının sonunda Türkiye’de kütüphanesiz okul kalmadı. Bu proje başlarken mevcut kütüphanelerde 28 milyon kitap vardı, şu anda kütüphanelerimizde 80 milyon kitap var. 2022’nin sonuna kadar kitap sayısını 100 milyona çıkaracağız” ifadelerini kullandı.

Yaşayan insan hazinelerinin isimlerini kütüphanelere verdiklerini, bu çerçevede İstanbul’daki bir okula Yavuz Bülent Bakiler isminin konulacağını söyleyen Bakan Özer, yaz boyu tüm kütüphanelerin açık olduğunu hatırlattı.

Okulu bir buluşma merkezi haline getirmek için çalışmalara yeni projelerle devam edeceklerini anlatan Özer, amaçlarının çocukların her türlü gelişimlerini destekleyecek şekilde materyal üretebilmek ve velilerin üzerindeki yükleri kaldırmak olduğunu anımsattı.

Yardımcı kaynaklar konusuna da değinen Özer, “Özellikle eğitim fırsat eşitliğini güçlendirmek için de bu kaynakları ücretsiz olarak erişilebilirliğini sağlamak. Farklı bölgelerde okullarda görüştüğümüz zaman velilerle bu kaynaklardan inanılmaz derecede mutlu olduklarını görüyoruz. Bir sonraki eğitim öğretim yılında da ders kitabıyla yardımcı kaynakları mezcetmek için uğraşacağız. Yani ders kitabı ayrı bir kitap yardımcı kaynak ayrı kitap değil, tek bir kitap olarak verip hiçbir yardımcı kaynağına ihtiyaç duymadan çocuklarımızın eğitimlerini tamamlama imkanını arttıracağız” dedi.

Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, eğitim sistemini bir yandan geliştirirken diğer yandan erişebilirliği artırdıklarını, aynı zamanda kaliteyi yükselttiklerini not düştü.

Özer, tüm öğrencilerin başarılı bir eğitim öğretim yılı geçirmesi temennisinde bulundu.