Cumhurbaşkanı Erdoğan, birçok kez eğitim ve kültür işlerinde arzu edilen noktaya gelinememesinden şikayetini dile getirirken, Eğitim Yazarı Yücel Koç da aynı meseleye parmak basarak, “Bu eğitim sistemi başımıza daha çok iş açacak.” dedi.

ğitim yazarı, Türkiye’nin eğitim sistemi veya eğitimde sistemsizliğine dair çarpıcı değerlendirmeler yaptı.

Eğitim yazarı ve Türkiye Gazetesi Yayın Koordinatörü Yücel Koç, “Bu eğitim sistemi başımıza daha çok iş açacak” dedi ve ekledi:

“Kahir ekseriyette gençliğin hâli ortada. Ne gerçek tarihleriyle ilgili fikirleri ya da merakları var, ne kimliklerinde yazan dinle, ne kültürleriyle, ne medeniyetleriyle ne de babalarının-dedelerinin yaşadıklarıyla... Hiç değilse 90’larda olanları anlasalar, o bile çok şey anlatacak, ama ne fayda..”

Koç, şöyle devam etti:

“Kulaklarında müzik, ellerinde akıllı telefon, bambaşka bir âlemde yaşamaktalar. Eski Türkiye’de asık yüzlü, vatandaşı böcek gibi gören ‘devlet’in ne demek olduğunu bilmeyen, gerçeklikten uzak, fikirleri kopya, sosyal medyadaki her yalana kolayca inanan, kültürüyle, değerleriyle ilgili herhangi bir hassasiyet taşımayan, aidiyet duygusu zayıf, asiliği meziyet sanan, filmlerde izlediği hayatı kopyalamaya çalışan, gerçeklerle yüzleştiklerinde ne yapacağına dair hiçbir altyapısı olmayan, acıyı yüreğinde eritmeyi bilmeyen, sabır ve şükrün erdeminden, alın teri dökmenin faziletinden habersiz bir gençlik... Sosyal medya, onları millî bir kimlikten öte, bizden olmayan dünya vatandaşları olarak yetiştiriyor sanki... Gelecekte hepsini tek bir merkezden kumanda edeceklermiş gibi.”

Türkiye’nin Eğitim Sistemi ne yapıyor?  Deizme Kapılan Kapılana…
“Buna karşı, yeni Türkiye’de eğitim sistemimiz ne yapıyor, dersek... Tablo ortada...” diyerek Türkiye gazetesindeki yazısına devam eden Koç, “Sadece matematik, fizik ve kimya öğretmeyi yeterli zannediyorlar galiba... Onu da becerdikleri söylenemez ya, neyse... İşte bu yüzden gençler bütün tuzaklara sonuna kadar açık... Ve bu sebeple Deizme kapılan kapılana...” dedi.

Gençliğe en büyük hizmetleri yapan AK Parti döneminde gençliğin durumu bu maalesef!
Koç, sözlerini şöyle sürdürdü:

Çocuklar dedesinden, ninesinden, anne ve babasından eğer millî-manevi bir şeyler öğrenebiliyorsa ne âlâ! Gençliğe en büyük hizmetleri yapan, tabiri caizse onları ‘adam’ yerine koyan AK Parti döneminde gençliğin durumu bu maalesef...

AK Parti kendi hizmetlerinin değerini bile yeni kuşaklara aktarmakta zorlanmakta.

Seçilme hakkını falan bir kenara koyuyorum...

En basiti şu günlerde Meclis gündemine gelecek olan askerlik düzenlemesi.

İki aylık acemi erlerin terörle çatışmaya gönderildiği, her gün ağır kayıplar verdiğimiz günlerden bugünlere geldik oysa...

10 sene önce ‘hayal’ olarak gördüğümüz profesyonel askerlik, artık hayatımızda.

Terörle mücadeleyi bugün sadece eğitimli kahramanlarımız yapmakta...

Bedelliyi ‘temelli’ hâle getirecek çözüm de TBMM’de...

Eskiden Avrupa ülkelerinden duyup imrendiğimiz, milyonlarca gencin hayatından askerliği engel olmaktan çıkaracak bir düzenleme, maalesef kamuoyunda CHP’nin yalanları kadar konuşulmamakta.

Geçenlerde kulak misafiri oldum.

AK Parti öncesi ilacın SGK indirimiyle eczanelerden alınamadığını anlatan adama, 25 yaşlarındaki o genç şu cevabı verdi:

İyi ya işte, israf olmuyordur.

O günleri yaşamamış ki, denileni anlayabilsin.”

“Yavrum, 94’te millet ekmeği bile hesaplı yiyordu!”

Ekmeği bile hesaplı yiyebiliyorduk!
Gençliğe “hatırlatmalarda” bulunan Koç şöyle devam etti:

“Karne ile ekmek günlerine gitmeye gerek yok...

Yavrum, 94’te, 2001’de ekonomik kriz olduğunda millet ekmeği bile hesaplı yiyordu desen ona da muhtemelen aynı cevabı verecek.

Bakın, daha FETÖ, PKK, DHKP-C gibi örgütlere kaptırdıklarımızdan bahsetmedim bile...

Süper beyinleri sünger gibi çeken yabancı kolejlerden de bir şey bekleyecek değiliz ya...

Sözü uzatmayalım...

Şimdi bu gençliğe biz CHP’yi, eski Türkiye’yi, Osmanlıdan beri süregelen Masonluk teşkilatı ile mücadeleyi, içimizde kurulu başka paralel devletleri nasıl anlatacağız?

Her gün yeni yeni yalanlara kapılıp selde sürüklenirken, onları nasıl kurtaracağız?

Oysa her şey gözlerinin önünde ama, görebilen sayısı ne kadar?

Türkiye’ye Suriye üzerinden kurgulanan tuzaklar ne kadar umurlarında?

Doğu Akdeniz’e yığılan gemilerin yönelttiği tehditleri ne kadar algılayabiliyorlar?

İnandıkları yalanların bir hibrit savaş taktiği olduğunu, artık ülkelerin bu yöntemle teslim alınabildiğini, terör örgütleri ile kucak kucağa olanların, onların geleceğini çalacağını nasıl, hangi dille aktaracağız?

Söylesenize, biz bu gençlere neyi, nasıl anlatacağız?”

Hasan ÜSTÜN / Yeniakit