Covid 19 salgını ile birlikte okullar kapanıp zorunlu ev ikameti başlayınca, eğitimde teknoloji kullanımı; eğitimin alanını genişletme, yaygınlaştırma evde kalan öğrencilere eğitimi ulaştırmada vazgeçilmez bir zorunluluk haline geldi. Bu süreçte Türkiye; Dünyada, devlet olarak ülke çapında canlı ders yapabilen tek ülke oldu. Pandemi süreciyle birlikte harekete geçen Bakanlık, internete dayalı eğitim portalı EBA’yı daha geniş bir kitlenin erişimine sunabilmek için, uydu yayını üzerinden de televizyon yayıncılığına taşıdı. EBA İlkokul, EBA Ortaokul, EBA Lise olarak üçü HD üçü SD olmak üzere altı televizyon kanalını hayata geçirerek 18 milyon öğrencinin hizmetine sundu. En önemlisi bütün bunlar, dünya genelinde yaşanan salgın dolayısıyla okul çağındaki öğrencilerin %70'inin örgün eğitime erişimi tamamen kaybettiği bir dönemde gerçekleştirildi. Yaz döneminde de mobil uygulama ‘Tabii’ ile eğitimde yeni teknolojilerin kullanımı farklılaştırılarak yaygınlaştırıldı.

Millî Eğitim Bakanı Prof. Dr. Ziya Selçuk’un 5 yıl önce henüz Bakan değilken, bir konuşmasında dile getirdiği: ”Fiziksel dünyayla sanal dünyanın sınırlarının iç içe geçip flulaştığı, sanal olanın gerçek olan gibi algılandığı bir dönemin eşiğindeyiz. Bilgi toplumunun yerini hayal toplumuna bırakıp toplu eğitimin belki de suç sayılacağı, sınıfların müzeye dönüşeceği, öğrenmeme hakkının olacağı bir süreç.” 30 yıl sonrasında hayata geçmesi tahmin edilen bu sürecin, Covid 19 salgını nedeniyle 5-10 yıl öne çekilebileceği de öne sürülüyor. Prof. Dr. Ziya Selçuk, konuşmasını gerçekleştirdiği 2015 yılı Eylül’ünde YEGİTEK ve SEBİT tarafından organize edilen e-içerik geliştirme eğitimlerini yönetmekteydi. Pandemi sürecinde uzaktan eğitime mahkûm oluşumuzla birlikte Sayın Bakanın bu tecrübesi ülke olarak şansımız oldu. Bakanlığın zaten EBA altyapısı vardı. Ancak FETÖ süreci sonrasında basılı materyalle birlikte e-içerikte de sıkıntı yaşanmaktaydı. Çok kısa bir sürede EBA içerikleri hazırlanarak öğrencilerin kullanımına sunuldu.

Online eğitim, zorunluluktan dolayı sınıf duvarlarını beklenenden çok önce yıkmaya başladı. Online eğitimle birlikte; eğitim, sınıf duvarlarını aşıp evlerimizin içine kadar girdi. İnternet ortamında her an her yerde televizyon, bilgisayar, tablet hatta cep telefonu ile ulaşılabilir hâle gelen eğitim, zamandan ve mekândan bağımsızlaştı. Ivan Illich’in ‘’Okulsuz Toplum’’ distopyası geçici bir süre içinde olsa bir gerçeklik olarak karşımıza çıktı. Bu durum kaçınılmaz olarak eğitim paradigmalarında ontolojik bir sorun/değişim olarak önümüze çıkacaktır. Eğitimde dijitalleşme ile öğrenmenin şekli ve hızı değişecek. Online eğitim, sanal gerçeklik, artırılmış gerçeklik v.b. kavramların eğitim hayatımızda yer almasıyla birlikte, eğitim paradigmalarında da kaçınılmaz değişiklikler gerçekleşecektir. Eğitimi destekleyici bir araç olarak görülen teknoloji, eğitimdeki ağırlığını giderek artıracak gibi görünüyor. Eğitimde teknoloji kullanımının ağırlığını artırması ise kaçınılmaz olarak öğretmenlik mesleğinin ve eğitim kurumlarının dönüşümünü beraberinde getirecektir. Öğretmenlerin öğreticiliği yanında; akıl hocalığı, rehberliği, yönlendiriciliği, yol göstericiliği öne çıkmaya başlayacak. Çok yakın bir gelecekte, açık öğretim fakültelerinde olduğu gibi ‘sanal okullar’ sürecine kendimizi hazırlayalım. Önümüzdeki yıllarda bazı mesleklerin yerini otomasyona bırakacağı, internet bilgisinin insan beynine otomatik indirilebileceği bir gelecekten bahsediliyor.

Millî Eğitim Bakanlığınca 2020-2021 Eğitim-Öğretim Yılında hibrit eğitim yapılabileceği, buna göre hazırlıkların yapıldığı açıklandı. Yani; haftanın 3 günü okulda yüz yüze eğitim diğer 3 günü de televizyon ve bilgisayar destekli EBA üzerinden online eğitim verilmesi söz konusu. Yaz tatili başlar başlamaz mobil uygulama ‘Tabii’, AppStore ve Google Play’de yerini aldı. Yeni Eğitim-Öğretim döneminde okullarda alınacak fiziki tedbirler ve senaryolar Millî Eğitim Bakanı Prof. Dr. Ziya Selçuk tarafından detaylandırılarak açıklandı. Daha önce kamuoyunda bilinmeyen bir kavram olarak, ‘Hibrit eğitim’ merak uyandırdı. Bu durumda da velilerin aklına, hibrit eğitimden maksimum faydayı sağlamak için neler yapılması gerektiği sorusu geliyor. Burada okul, veli, öğretmen, öğrenci arasında sağlıklı iletişim ve takiple, ders planının sağlıklı uygulanabilmesi öne çıkıyor. Derslerin takibi noktasında öğrencinin öz disiplinle kendi kendine öğrenme becerisi kazanabilmesi, özellikle evde yapılabilecek etkinlik, egzersiz, araştırmalar, kitap okuma konularında velinin aktif desteği önem kazanıyor. Kullanılabilecek olan EBA, Zoom, Google Meet, Microsoft Teams, Cisco Webex v.b. çevrimiçi video konferans araçları hakkında veliler teknik olarak bilgilenmeli/bilgilendirilmeliler. Öğretmen açısından, zaman planlaması konusu öne çıkıyor. Aksi takdirde online eğitimde günün 24 saati iletişim halinde kalmak yıpratıcı olabilir. Zümre öğretmenlerinin kendi aralarındaki iletişim ve koordinasyonu konusu yine öne çıkan bir başka husus. Millî Eğitim Bakanlığının EBA’da ürettiği veya temin ettiği içeriklerin yanında öğretmenlerimizin de uzaktan eğitim şartlarına uygun içerik üretimi bu süreçte önem kazanacak. E-içerik materyallerinin maliyetinin yüksekliği, zahmetli, zaman isteyen bir iş olması ve e-içerik üretebilecek kişi sayısının sınırlı olması bir başka sorun. Bakanlık, önceki yıllarda ‘Web Tabanlı İçerik Geliştirme Kursları’ açmıştı. Bu tür kurslar yine online veya yüz yüze verilerek Bakanlığın milyonluk öğretmen potansiyeli harekete geçirilebilir. Bir öneri olarak, öğretmenlerimiz tarafından birkaç dakikalık podcast’ler de hazırlanabilir. Öğretmen Yetiştirme Genel Müdürlüğünün açtığı; “Siber Güvenliğe Giriş”, “CCNA1- Ağ Yöneticiliğine Giriş Eğitimi’’ v.b. online uzaktan hizmet içi eğitim kursları bilgi güvenliğinin önem kazandığı bu süreçte çok değerli.

Bu salgının ardından hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı; yepyeni bir küresel, siyasi, ekonomik, sosyal sistemin inşa edileceği konuşulurken, eğitimin bunun dışında kalması elbette ki düşünülemez. Türkiye olarak bu yeni döneme çok büyük avantajlarla ve güçlü bir altyapıyla giriyoruz. Millî Eğitim Bakanlığı, ülkedeki en yaygın ve güçlü online eğitim altyapısıyla bu süreçte eğitimin piyasalaşması endişelerini de boşa çıkaracaktır.

Celal DEMİRCİ