Milli Eğitim Bakanlığı ilk ve ortaöğretimde okulların 31 Ağustos’ta açılacağını 18 Haziran 2021’de kapanacağını açıkladı. Ancak, ilan edilen tarihte okulların açılabilmesi salgının o tarihteki durumuna bağlı. Okulların belirlenen tarihte açılabilmesi ve eğitimin sağlıklı bir şekilde sürdürülebilmesi için her türlü tedbirin alınacağı muhakkak. Özellikle maske takımı ve sosyal mesafeye öğrencilerin uyumunun sağlanması için öğretim kurumlarının her türlü tedbiri alacağı belirtiliyor. Buna rağmen veliler arasında tereddüt ve tedirginlik devam ediyor. Özellikle sosyal mesafenin sağlanabilmesi söylendiği kadar kolay olmayacaktır. Bu hususta öğrencilerin hareketliliği uygulamada ciddi sıkıntılara yol açabileceği gibi mekânların ne kadar yeterli olacağı düşüncesi tedirginliği artırıyor.

Çünkü geçmiş yıllarda 30 ya da daha fazla öğrencinin bulunduğu sınıflar bu sene yeterli olmayacaktır. Belki, 30 öğrenci ile eğitim yapılan sınıflarda kurallara uyabilmek için sınıflardaki öğrenci sayısı belki 20’ye inmek durumunda kalacak sonuç olarak okullar öğrencilere yetmeyecektir. Belki bu konular enine boyuna düşünülmüş olabilir ama önceden düşünmüş olmak uygulamada yeterli olmayabilir. O zaman mutlaka sosyal mesafeye uyulacaksa, -uyulması gerekiyor- o zaman okullarda ikinci öğretim gündeme gelebilir. Yıllardan beri ülkemizde ikili öğretim kalmayacak, tüm okullarda tekli eğitim olacak derken ve toplum buna hazırlanırken ikili öğretim gündeme gelecekse öğrencilerin önemli bir bölümü geceden okula gitmek zorunda kalabilirler. Geçtiğimiz yıllarda tekli eğitim yapan ortaokul ve lisede okuyan çocuklarımın sabah saat 09.00’da dersin başladığı okula yetişebilmek için en geç sabah 07.30’da evden çıkması gerekiyordu ve o saatlerde sabah ezanı yeni okunmuş oluyordu. Eğer salgın sebebiyle özellikle sosyal mesafeye uyulmasını sağlamak için sınıflardaki öğrenci sayısı azaltılacaksa o zaman ikili eğitim kaçınılmaz hale gelecektir. Böyle olunca sabahçıların dersi 07.00 ya da 07.30’da başlayacak, sabahçı öğrencilerin evden çıkışları en geç 05.00 ya da 05.30 olacaktır. Yani öğrenciler geceden okullarına yetişebilmek için yollara düşmek zorunda kalacaklardır.

Çocuklarımızın sağlığı çok önemlidir ve gerekenler imkân dâhilinde yapılmalıdır ama geçen ders yılı salgın sebebiyle çocukların bozulan düzeni, aylardır okulları ve öğretmenleri ile ilişiği kesilmiş olmasına birde gece eğitimi eklenirse sıkıntı katlanacak demektir. Elbette, salgının yayılmasını engellemek için alınması gereken tedbirlerin alınmasını hiçbir gerekçe engelleyemez, engellememeli. Bu bakımdan toplum olarak her kesiminin hiç olmazsa Temmuz ve Ağustos aylarında salgının yayılmasını durdurmak, hatta sıfırlamak zorunluluğu var. Şimdiye kadar olduğu gibi toplum içindeki bir azınlık önümüzdeki günlerde de vurdumduymazlıklarını ve diğer insanlara saygısızlıklarını sürdürmeye devam edecek olursa bunun sıkıntısını çocuklarımız ile hep birlikte çekeceğiz. Hâlbuki salgının yayılması Ağustos’un 15-20’sine kadar durdurulabilirse devreye ikinci eğitim ya da gece eğitimi(!) gibi bir uygulamanın çıkması engellenmiş olacaktır ve bunun çaresi de insanımızın ilan edilen kurallara uyulmasıdır. Aslında işin en doğrusu ve güzeli bu salgını ülkemizden elbirliği ile bir an evvel atıp kurtulmaktır. Bu sağlanamadığı sürece ortaya çıkan hayata uyum sağlamak gerekiyor ki, o da insanımızın yıllardan beri edindiği alışkanlıklarını bir kenara bırakmasını gerektiriyor. Ancak, bu da sanıldığı kadar kolay olmuyor.

Abdülkadir ÖZKAN / Milli Gazete