Cumhuriyet Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Güney Nair, gençlerin akıllı telefon kullanımı ile ilgili çalışması ile ilginç bulgular ortaya koydu.

Cumhuriyet Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Güney Nair, gençlerin akıllı telefon kullanımının sosyolojik etkilerini araştırmak için 537 öğrenci üzerinde bilimsel çalışma yürüttü.

Cumhuriyet Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Güney Nair, 297’si kız 240’ı erkek toplam 537 gençle görüştü. Görüşülen gençlerin yüzde 46’sının ailesinin asgari ücret ve biraz üzerinde gelire sahip olduğu, yüzde 19,9’u asgari ücretinde altında bir aylık gelirle yaşadığı anlaşıldı.

Nair çalışmasıyla ilgili yaptığı değerlendirmede teknolojiye bağımlı bir gençlik yetiştiğini belirtip, “Ailelerin aylık ekonomik gelir açısından pekte rahat koşullara sahip olduğunu söylemek mümkün değil. Elde ettiğimiz cep telefonu edinme ve kullanma oranları ile ailelerin aylık ekonomik gelirleri karşılaştırıldığında ürettiğinden fazlasını tüketme konusunda düşündürücü sonuçlarla yüzleşiyoruz. Örneklemin yüzde 88,5 büyük çoğunluğunun en az dört yıldır kent kültürüyle içiçe olduğunu ve bunların yüzde 77,9’unun on yıl ve daha fazla süre kent kültürünü içselleştirmiş olmaları ekonomik koşullar ne olursa olsun, teknolojik değişime duyarlılıkları ve yeniliği takip etme becerileri konusunda da olumlu ipuçları veriyor. Gençler, akıllı telefon teknolojisiyle erken yaşlarda tanışıyorlar ve yarıdan fazlası yüzde 53,4 bu teknolojiyi gelişmelere bağlı olarak yeniliyor. İnternet olanaklarından yararlanmayı önceliyorlar. Kısacası teknolojiye duyarlı ya da bağımlı da diyebilirsiniz, bir gençlik yetişiyor” dedi.

Her evde 4 akıllı telefon..

Araştırmaya dahil olan gençlerin neredeyse tamamının akıllı cep telefonu kullandıklarını belirten Nair, “Gençlerin yarısından fazlasının yüzde 54,2 evinde dört ve daha fazla akıllı cep telefonu bulunuyor. Sadece bir adet akıllı cep telefonuna sahip hanelerin sayısı oldukça düşük. Gençlerimizin çok büyük oranı yüzde 81,7 onbeş yaşına gelmeden bir akıllı cep telefonuna sahip oluyorlar ve akıllı telefon sahibi olmayı büyük oranda zorunlu ihtiyaç yüzde 54 olarak görüyorlar. Bu zorunlu ihtiyacın karşılanmasında maddi kaynağı öncelikle babalar sağlıyor. Annesine akıllı cep telefonu aldıran gençlerin oranı sadece yüzde 9,1. Çalışarak veya harçlıklarını biriktirerek bir akıllı cep telefonuna sahip olanların oranı da yüzde 19,2, azımsanmayacak kadar çok. Bunun yanı sıra gençlerin akıllı cep telefonu satın alırken marka ve modelini önemsedikleri yüzde 67,6 oranında görülüyor” dedi.

Anneler hem fedakar hem otoriter.

Hane içerisinde en pahalı ve modeli en yeni akıllı cep telefonlarını eğitim kurumuna devam eden gençlerin kullandığını belirten Nair, “Onları yüzde 27,9 oranı ile kardeşleri takip ediyor. Sonra sırada 26,1 oranla babalar var. Aile içerisinde akıllı cep telefonuna sahip olanlar arasında en düşük oranı annelerimiz oluşturuyor. Araştırma bulguları örnekleme giren gençlerin sadece yüzde 6,9’unun annesinin kendisine ait bir akıllı cep telefonu olduğunu ortaya koyuyor. Tablo, annelerimizin bu konuda da fedakar olduğunu gösteriyor. Ancak, ailede akıllı cep telefonuna sahip olma konusunda en düşük orana sahip olan annelerimizin, çocuklarının akıllı cep telefonu kullanımlarını babalardan daha fazla denetlediklerini görüyoruz. Bunun yanı sıra akıllı cep telefonu kullanımından ortaya çıkabilecek olumsuzluklar konusunda gençler babalarından daha çok annelerinin uyarılarını ve yönlendirmelerini dikkate alıyorlar.”dedi.

Bir şeyleri gizleyen gençler var

Nair gençlerin ailelerinden bir şeyler gizlemeye çalıştığına dikkat çekerek, “Araştırmaya dahil olan gençlerin büyük çoğunluğu kendilerine aileleri tarafından güven duyulduğunu ve akıllı cep telefonlarının kendilerinin bilgisi dışında gizlice, anne babaları tarafından kontrol edilmediğini düşünüyorlar. Bu yüksek oranın dışında kalanlar arasından “yanıtsızlar” çıkarıldığında, yüzde 26,7’lik bir dilimin kendilerinin bilgisi dışında akıllı cep telefonlarının gizlice kontrol edildiğini düşündüğü görülüyor. Bu kategori içerisindeki gençlerin yüzde 8,9’u annelerinin, yüzde 3,5’i babalarının yüzde 7,8’i ise hem anne hem babanın ikisinin de gizlice cep telefonunu karıştırıp kontrol ettiğini belirtiyorlar. Bu arada gizlice cep telefonu kontrolü yapan kardeşlerin bulunduğunu da vurgulamak gerekir” dedi.

Telefon kullanımı, evde ve okulda sorunlara yol açıyor

Nair, gençlerin telefon kullanımının evde ve okullarda sorunlara neden olduğunu tespit ettiklerini dile getirip, “Gençlerin aile ortamında akıllı cep telefonlarıyla fazlaca ilgilenmeleri zaman zaman aile içi sorunları da beraberinde getiriyor. Örneklemde yer alan gençlerin yüzde 77,8’i ev ortamında akıllı cep telefonlarıyla ilgilenmeleri yüzünden ebeveynleri tarafından uyarıldığını belirtirken, bu oran içinde yer alan yüzde 18,6’lık dilim ‘sık sık’ uyarı aldıklarını belirtmekteler. Uyarıları dikkate almayıp aile içinde ebeveyn şiddetine maruz kaldığını belirten gençlerin oranı yüzde12,5. Buoran ise azımsanmayacak kadar çok. Gençlerin akıllı cep telefonu kullanma davranışı sınıf ortamında da sorunlara neden oluyor. Örneklemde yer alanların yüzde 36,8’i ders ortamında telefon kullandıklarından dolayı en az bir kez öğretmen tarafından uyarıldığını belirtirken, yüzde16,1’i uyarıları dikkate almadıklarından dolayı bir şekilde öğretmen tarafından cezalandırıldıklarını vurgulamışlardır”dedi.

Derste en çok mesajlaşıp-oyun oynuyorlar

Nair yaptıkları araştırmanın sonucunda gençlerin özellikle ders esnasında cep telefonları ile mesajlaşıp oyun oynadıkları neticesine vardıklarını belirterek, “Gençlerin büyük çoğunluğu sınıfa girdikten sonra akıllı cep telefonlarının açık tutulmasının ders ortamını olumsuz etkilediğine inanmalarına karşın, kendilerinin de ders ortamında akıllı cep telefonlarını kapatmadıklarını belirtmektedirler. Akıllı cep telefonlarının ders ortamında açık bırakılmasının gençlerin ders ortamından uzaklaşmaları sorununu beraberinde getirdiği gözlenmiştir. Araştırmaya katılan gençlerin yüzde 36,1’i nadiren, yüzde 21,2’si ara sıra, yüzde 13,4’ü ise sık sık cep telefonuyla ilgilendikleri için ders ortamından uzaklaştıklarını ifade etmişlerdir. Gençler ders ortamında en fazla arkadaşlarıyla haberleşmek, oyun oynamak, müzik dinlemek, sosyal medya paylaşımı yapmak için telefonlarını kullandıklarını ifade ediyorlar” dedi.

Kendilerini telefonkolik hissediyorlar

Nair gençlerin kendilerini telefonkolik olarak hissettiklerini vurgulayarak şunları söyledi:

“Araştırmaya katılan gençlerin büyük oranda akıllı cep telefonu kullanma sürelerinin günde üç saatten fazla olduğu görülmektedir. Bu oran içindekilerin yüzde 37,2’sinin ise gün içinde beş saatten daha fazla bir süreyi akıllı telefonlarına ayırdıklarını belirtmeleri, bağımlılık noktasında düşünülmesi gereken bir sonuçtur. Gençlerin ‘kendilerini akıllı cep telefonu bağımlısı olarak değerlendirmeleri’ durumu dikkate alındığında elde edilen oranlar bu alanda ciddi bir sorun ile karşı karşıya bulunduğumuzu ortaya koyuyor. Gençlerin yüzde 26,3’ü ‘nadiren’, yüzde 27,7’si ‘ara sıra’, yüzde 15,3’ü ise ‘sık sık’ kendilerini akıllı cep telefonu bağımlısı olarak düşündüklerini ifade ediyorlar. Her hangi bir nedenden dolayı telefonsuz kaldıklarında ise mutsuzluk yalnızlık, kaygı en çok dikkat çeken duygu durumları olarak ortaya çıkıyor.”