METİN AÇIKLAMASINDA ŞU İFADELERE YER VERDİ:

RABBİM, DEVLETE MİLLETE ZEVAL VERMESİN…

Covit sonrası normalleşmeye başlayan hayatımızda önceliğimiz eğitim kayıplarını gidermek ve eğitim-öğretimi normalleştirmek oldu. Geçen yıl yüzyüze eğitim ile uzaktan eğitimi hibrit uyguladık, kıştan itibaren de yüzyüze eğitime geçtik. Yüzyüze eğitim ile beraber büyük bir yurt talebi oluştu. Pandemi öncesi yıllık 300-350 Bin yurt başvurusu olurken, geçen yıl 600 Bini aşkın başvuru olmuştu. Bu talebin karşılanması için bir zamana ihtiyaç vardı. Kısa bir zamanda da sorun çözüldü.

Üniversitelerin açıldığı ilk ay öğrencilerimizin barınma sorunu olur. Onlarca yıldır bu böyledir. Bu sorun geçen yıl, yeni normalin ilk yılında üniversite gençliğini maniple etmek için kullanılmaya çalışıldı. İstanbul başta olmak üzere üniversite şehirlerinde öğrenci kamuflajlı profesyonel yapıları parklarda yatırarak algı operasyonu yaptılar. Hatta öğrenci kamuflajlı örgüt mensuplarının verdiği fotoğraflar, mizansenler üzerinden Gezi çıkarmaya çalışıldı. Ancak bu planlara, üniversite gençliği itibar etmedi, oyunu bozdu.

Osman Kavala’nın stratejisini belirlediği Sorosçu yapılar için üniversite gençliği, her zaman Türkiye’nin istikrarsızlaştırılmasında yarayışlı bir aparattır. Bir kez daha gördük.

Bu yıl üniversite kontenjanları geçen yıla göre 22 Bin arttı. Taban puan uygulamasının kalkması ile geçen yıl% 81 olan doluluk oranı bu yıl% 95’i bulacak. Yani, geçen yıl 820 Bin öğrencimiz yeni kayıt oldu bu yıl 1 milyonu aşacağı tahmin ediliyor. İlave 200 Bine yakın yeni yerleştirme ağırlıklı olarak ilçelerdeki programlarda olacak.

Ancak önümüzdeki yıl için ciddi bir planlama yapmak gerekiyor. Bu planlamada üniversitelerimiz, KYK, Valiliklerimiz, Belediyelerimiz ve STK’larımız senkron çalışmalı.

Hiçbir öğrenci mağdur edilmemeli, hiçbir öğrencimizi dışarda bırakmamayı esas alan bir gayret ve planlama yapılmalı. Kurumlarımız geçmiş yıllardaki edindiği tecrübe bu sorunla baş etmek için yeterli olsa da sorosçu yapılar tetikte olacaklar. Maniplatif malzeme verilmemeli.

En önemli nokta okulların açıldığı ilk ay yaşanacak yoğunluğun yönetilmesi. Yoğunluğu zamana yaymak için tek üniversitesi olan Aksaray, Karaman, Isparta gibi şehirlerde fakültelerin açılış tarihleri farklılaştırılmalı. Konya, Bursa, Erzurum gibi birden fazla üniversitesi olan şehirlerde ise üniversiteler açılışlarını arada en az 2 hafta olacak şekilde farklılaştırmalı. Üniversitelerin eğitime başladığı ilk 4-8 hafta uzaktan veya hibrit öğretim yapılabilir.

Hemen hemen bütün kontenjanların dolacağı değerlendirilerek yurt planlaması yapılmalı, valilikler, kaymakamlıklar ve belediyeler gerekiyorsa otel kiralama dahil olmak üzere tüm kapasiteyi harekete geçirmeli. Kamu kurumlarının misafirhane gibi imkanları da değerlendirilmeli. STK’lar yurt ve öğrenci evi organizasyonları için hazırlık yapmalı.

Bu yılın geçmiş yıllardan bir farkı, ilçelerde sorunu daha derin yaşayacağız ve ilçelerde tecrübemiz ve imkanlarımız sınırlı, hazırlıklı olmalıyız.

Kredi Yurtlar Kurumumuzun altyapısı ve kapasitesi, Belediye ve Valiliklerimiz başta olmak üzere Devletimizin sorunu sahiplenme düzeyi ve en önemlisi STK’larımızın ibadet saikinde yürüttüğü hizmetler, bu krizi yönetebilir kılmaktadır.

Tabi bir de KYK personelinin yıllar içinde oluşturduğu kriz yönetim tecrübesini de hususen zikretmek gerekir.

Sorosçu yapıların saha dilini oluşturacak olan bazı siyasi figürlere de sormak lazım;

Bu yıl sorunu en yoğun yaşayacağımız İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Antalya gibi şehirlerdeki Belediyelerde son 1 yıl içinde kaç öğrencilik yurt kapasitesi yaratılmıştır?

Kamuya Yararlı Dernek ve Vakıflara tahsisli yurt binalarını boşalttıran bu Belediyeler, boşalttırılan binaları hangi yapılara tahsis etmiştir?

Son 2 yıl içinde İstanbul Belediyesi başta olmak üzere bu belediyelerin Kredi Yurtlar Kurumuna yurt olarak kullanılmak üzere tahsis ettiği bina var mıdır?

Geçen yıldan hatırlıyoruz,

Konya Belediyesi otel kiralayıp öğrencileri misafir ederken, mağdur etmezken, İstanbul Belediyesi parkta yatan öğrenci kamuflajlı tiyatrocuların filmini çekmekte idi. Sanırım bu yıl da aynı filmi tekrar göreceğiz.

Bir hatırlatma;

Devlet bizde babadır. Devletimiz, Baba olmanın sorumluluğunda pandemi sonrası ekonomik krizi aşmaya çalışan evlatlarının KYK Kredi faizlerini silmişti de Birileri ‘Biz dedik, ondan borçları sildiler.’ Demişti. Gençlerimiz gereken cevabı verecektir. Tıpkı 15 Temmuzda ‘evinizden çıkmayın, bu bir tiyatrodur.’ SMS’lerine rağmen meydanlara çıkarak Asımın Nesli olduklarını gösterdikleri gibi gerekeni gençlerimiz yapacaktır. Güveniyoruz.

Sonuç olarak;

Bu yıl da üniversitelerimiz açıldığında barınma sorunu üzerinden gençlerimiz maniple edilmek istenecek.

Ama Biz gençlerimize güveniyoruz. Gençlerimiz firasetlidir, oyunu görür ve tuzağa düşmez.

Bir güven beyanı da gençliğimize hizmet eden KYK’ya…

Son yıllardaki büyük yatırımlarla KYK Kapasitesini 5-6 kata çıkararak Avrupa’nın en büyük yurt işletmecisi oldu. 600’e yakın yurtta 700 Bin öğrenciye hizmet veriyor. Hemen hemen bütün öğretmenevlerinden daha konforlu, 3 yıldızlı otel konforunda üniversite gençliğine hizmet veriyor. 500-600 TL’lik yurt ücretini devletimiz 750-800 TL yemek desteği ile fazlası ile iade ediyor. Şehit/gazi çocukları ile fakir ailelerin çocuklarına karşılıksız verilen Öğrenim Bursu, isteyen her öğrenciye verilen Öğrenim Kredisi ile lisans öğrencileri 850 TL, Yüksek Lisans öğrencileri 1700 TL ve doktora öğrencileri 2550 TL alıyor. Devletimiz, geleceğimiz gençlerimiz için her türlü fedakarlığı yapıyor.

Rabbim devlete, millete zeval vermesin.