Uzaktan eğitimde öğrenci, içerik ve öğretmen çok önemli. Bu üçünün etkileşim halinde olması gerekir.

Uzaktan eğitim sürecinde öğrenci ve öğretmenlerin Milli Eğitim Bakanlığı tarafından desteklenmesi gerektiğini söyleyen Eraslan, uzaktan eğitimin örgün eğitim gibi bir parçamız olduğunu belirtti. Eraslan açıklamasında şunları söyledi:  “Pandemiden dolayı sadece Türkiye değil, tüm dünyada 1.5 milyar öğrenci eğitimde sorun yaşamaktadır. Bu dönemde de Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk'ta gayretkeş çalışmalarını ortaya koymuştur. Fakat yıllarca televizyonları eğlence aracı olarak, tabletleri ise oyun aracı olarak kullanan bir nesille bu araçların öğretici ve eğitici olarak kullanılması çok da kolay değildir. Şunu kabullenmeliyiz ki artık uzaktan eğitim örgün eğitim gibi bir parçamız olacaktır. Aslında bunu adı dijital eğitimdir. Uzaktan eğitim sabahtan akşama bitecek bir çalışma değildir. Ciddi bir yazılım ve alt yapı gerekmektedir. Bakınız, uzaktan eğitimde öğrenci, içerik ve öğretmen çok önemli. Bu üçünün etkileşim halinde olması gerekir. Tabi bu dönem beraberinde bir maliyeti de getirdi. Şöyle ki; web cam, internet, tablet, internet güçlendirici olması gerekli iyi bir yayın olabilmesi için. Yaptığımız araştırmalarda uzaktan eğitimin maliyeti ise 6 bin 300 TL’dir. Sürece bakıldığında Milli Eğitim Bakanlığı elinden geleni yapmakta fakat kendi içinde de bazı problemler yaşanmaktadır. Uzaktan eğitim sürecinde Milli Eğitim Bakanlığı eğitimin en büyük paydaşı olan öğretmeni desteklemek zorundadır. Bu sadece maaşlar üzerinde değil, aynı zamanda da teknolojik olarak da yardımda bulunulabilir.” dedi.

Yerli ve milli teknoloji üretmenin ve alt yapının önemine dikkat çeken Eraslan diğer ülkelerin ürettiği ve yazılımları başka ülkelere ait bilgi sisteminin kullanılmasının ilerleyen aşamalarda  problem olacağını belirtti. Ayrıca Eraslan telekonferans sistemlerinin eğitim tabanlı olması gerektiğini kaydetti.

Senkronize eğitim için hem geleneksel yöntemler hem de uzaktan eğitimde teknolojinin bütün imkanları kullanılmalıdır.

Uzaktan eğitim sürecinde senkronize eğitimin yani öğrenci ve öğretmen arasındaki etkileşimin önemine dikkat çeken Eraslan şunları kaydetti: “Eğitimde öğrenci ile öğretmen arasında etkileşim çok önemlidir.  Biz buna senkronize eğitim diyoruz. EBA TV anlık ve tek kanallı, yani karşılıklı etkileşim olmuyor. Ama biz uzaktan eğitimde senkronize eğitim, yani etkileşimli eğitim istiyoruz. Çünkü öğrenme sürecinde en etkili faktör etkileşimdir. Duyduğumuzun yüzde 10'u, gördüğümüzün yüzde 20'si, görüp duyduğumuzun yüzde 30'unu  yaparak, yaşayarak ise yüzde 90'ı hatırlanmaktadır. Senkronize eğitim için hem geleneksel yöntemler hem de uzaktan eğitimde teknolojinin bütün imkanları kullanılmalıdır.” diye konuştu.

21.yy öğretmenine eğitim fakültelerinin gereksinimlere bağlı olarak günümüz koşullarında eğitimin nasıl olmasına ilişkin dersler verilmesi gerekmektedir.

Eraslan sözlerini şöyle sürdürdü: “Pandemi sürecinde öğretmenler sadece eğitim alanında çalışmadı. Vefa destek grupları, filyasyon ekipleri ve kaymakamların verdiği diğer işlerde de görev aldılar. Ancak 'öğretmenler ders yapmıyor' şeklindeki söylemler öğretmeni üzmektedir. Küçük bir kameradan 30 öğrenciye eğitim vermek sanıldığı kadar kolay değildir. Ayrıca öğretmenler bilmedikleri bir alanda eğitim vermeye başladılar. Şöyle ki;  öğretmenlere uzaktan eğitim süreçleri hakkında planlama, uzaktan eğitimde yöntem, teknik, uzaktan eğitim ölçme değerlendirme dersi verildi mi? Verilmedi. Uzaktan eğitim sürecinde motivasyon, öğrencinin dikkatini çekme dersi verildi mi? Yine verilmedi.  Bu konu yüz yüze eğitimden farklıdır. YÖK eğitim fakültelerine program serbestliği hakkı verdi. Pandemi sürecinin eğitim programları yapılması gereklidir. 21.yy öğretmenine eğitim fakültelerinin gereksinimlere bağlı olarak günümüz koşullarında eğitimin nasıl olmasına ilişkin dersler verilmesi gerekmektedir. Artık günümüzde tekno pedogoji ve hibrit öğretmen kavramı var. Bu konuların eğitim fakültelerinde öğretilmesi gerekir. Bakınız eğitim fakülteleri mezunlarında değer kaybı görünüyor. Her sene puanların düştüğü görülüyor. Bu durumda öğretmenimizin niteliğini etkileyebilir. Uzaktan eğitim ile alakalı dersler konulmalıdır.”

Milli Eğitim Bakanlığı Bilim Kurulu oluşturmalıdır.

Milli Eğitim Bakanlığının Bilim Kurulu oluşturması gerektiğinin söyleyen Eraslan kurul sayesinde kolay çözümler ortaya çıkacağını belirtti. Eraslan: “Bilim Kurulu'nda öğretmen, yönetici, öğrenci, veli, özel okul temsilcileri olmalıdır. Bu kurul eğitimde yaşanan bütün aksaklıkları derinlemesine ele alabilir. Bu şekilde kolay çözümler ortaya çıkacaktır.” diye konuştu.  

Veliler bu dönem daha dikkatli olmalıdır.

Anasınıfı ve birinci sınıfları okullara gitmesinin doğru olduğunu kaydeden Eraslan, velilerin okullarda pandemi konusunda alınan tedbirlerin yeterli olup olmadığına dikkat etmesi gerektiğinin altını çizdi. Eraslan: “Okul öncesi birinci sınıf yaş gurubu çocuklar bu dönem okuma- yazma ve sosyalleşmek isterler, çok yoğun duygusal dönemleridir.  Velilere tavsiyem şudur ki;  yazma döneminde velilere çok görev düşüyor. Ancak okuma kısmını öğretmenlerle beraber hareket edin.Okumayı öğretmen ile yapılması gerekmektedir.” dedi.

İllere göre okulların açılıp açılmaması konusunu da değerlendiren Erasalan, bu süreçte köylerde vakaların merkez illere göre daha az görülmesinden dolayı eğitim öğretime köy okullarının da başlayabileceğini belirtti.

Ataması yapılmayan öğretmenlerin bu süreçte "eğitim koçu" olarak eğitim sürecinde yer alması gerektiğini kaydeden Eraslan, “Ataması yapılmayan öğretmenler ile uzaktan eğitim sürecindeki öğrencilerimiz ile bir araya getirilebilir. Bunun ismine de 'eğitim koçu' denilir. Öğrenci  uzaktan eğitimde anlamadığı ve çalışmak istediği konuyu sisteme bildirir, sistem de o öğrenciye  atama bekleyen öğretmenlerden ders aldırabilir” diye konuştu

Üniversitelerin de uzaktan eğitim ile alakalı olarak alt yapısının olmadığını belirten Eraslan, uzaktan eğitimde öğrencilere fotokopi vermenin doğru olmadığını belirtti.