Başkan Erdoğan’ın BM Genel Kurulundaki tarihi konuşması yine “şok edici, kurulu emperyalist düzeni sorgulayıcı, kimilerinin böbrek taşını oynatıcı, dünyayı iliklerine kadar sömüren liderlerin karınlarına adeta kramp düşürücü” çok güzel ve etkili bir konuşmaydı. Ayrımcılık yapanları yerden yere vuruyordu. Dünyayı sömüren kan emici kimi egemen liderler yerlerinden hopladılar, karınlarını tuttular. Başkan Erdoğan’ı ekran başında, mutluluk ve heyecanla izledik. Gururla ayakta alkışladık. Her cümlesi nefisti, yüreğimize su serpti. Tüm ezilen uluslara sahip çıktı, tüm ayrımcı zalimleri de kınadı. Hiç abartı yok, tam bir lider. Sadece Türkiye’nin değil sanki İslâm dünyasının lideri, ümmetin sözcüsü. Sadece Müslümanların değil, bütün mazlum ve mağdurların acı ve gözyaşlarını BM’ye taşımış, suratlarına vurmuş, yüzlerine haykırmış konuşması, havası, sesi ve tonuyla tam bir lider, dünya lideri.

                                                BM NE İŞE YARAR?

Filistin haritasıyla Amerika ve İsrail’e posta koyup, barbarlıklarını, işgallerini, katliamlarını haykıran bir lider. İlk defa gür bir ses soruyordu, posta koyuyordu, elini masaya vuruyordu, isyan ve itiraz ediyordu: “Bu BM ne işe yarar, kararları uygulanmayacaksa burada niçin toplanır, İsrail’in sınırları neresi?” Bu isyan haklı bir isyandı. Adalet ve vicdan arıyordu. Kurulu emperyalist ve kan emici düzeni sorguluyordu. Tarih bize Başkan Erdoğan’la yine gösterdi ki “liderlik sonradan kazanılmış bir yetenek ve unvan değildir. Liderlik Allah’ın bir lütfudur. Lider olunmaz, lider doğulur, lider er meydanında belli olur.”

Filistinliler dahi belki Filistin’i bu kadar gür bir sesle savunmamıştı. Bugüne kadar gerçeği; acı ve zor olsa da BM kürsüsünden adeta bir aslan gibi kükreyerek haykırmamıştı kimse. Hoş haykıran olmuşsa da başına olmadık işler geldi. Kimi hayatlarından koparıldılar, kimi de koltuklarından sürgünler yedi.

                                               YİNE TUZAKLAR KURACAKLAR        

Sorun aslında çok ülkenin canını sıksa da bu ülkelerin çokları korkarlar, elini uzatamazlar, Filistin meselesini dillerine alamazlar, yanına dahi yaklaşamazlar. Çünkü onları yakar bu ateş. Çünkü sorun Filistin sorunu değil sorun işgalci İsrail ile arkasında duran emperyalist Amerika sorunudur. Asrın lideri Başkan Erdoğan’ın liderlik ettiği bir ülkenin vatandaşı olmak, onunla aynı safta yan yana durmak, gerçekten büyük gurur ve onur veriyor. Belli ki aynen “One Minute, Dünya 5’ten büyüktür” çıkışları sonrası olduğu gibi yine tuzaklar kuracaklar, bedelini ödetmek isteyecekler, diz çöktürüp tasfiye etmek isteyecekler. Değişen ve gelişen Türkiye’yi ve Türkiye’nin liderini alaşağı etmeye, eski vesayetçi, sorgulamayan, kukla devletli günlere geri döndürmeye çalışacaklar. Askeri darbeleri olmadı ekonomik darbeleri yeni müttefiklerle ve yeni gerekçelerle tekrardan zorlayacaklar.

BİR DEFA ALKIŞLAYIN

Dava artık ne Erdoğan’dır ne de AK Parti’dir. Dava artık Erdoğan şahsında Türkiye’dir, vatandır, yani namustur. Mutlaka tekrardan saldıracaklar, bu isyanın bedelini ödetmek isteyecekler. Bütün etnik, mezhepsel, siyasi ve ideolojik sorun, tartışma ve farklılıkları bir kenara bırakalım. Başka Türkiye yok. Başkan Erdoğan, BM kürsüsünde tüm dünya ülkeleri liderleri önünde, her ama her Türk vatandaşının vatandaşlık duygusunu okşayan, onu gururlandıran bir konuşma yaptı. Bakın, AK Parti veya AK Parti Genel Başkanı Erdoğan demiyorum, Türkiye Cumhuriyeti Başkanı Erdoğan’ın yanında durmanın, aynı safı tutmanın, ellerine sımsıkı sarılmanın, arkasında kaya gibi sapasağlam durmanın bu ülkede doğan, büyüyen, karnını doyuran ve bu ülkenin vatandaşı olan her insanın vicdani ve ahlaki sorumluluk ve borcu olduğunu söylüyorum. Herkes elini vicdanına koysun ve Sezar’ın hakkını sevmese de Sezar’a teslim etsin. Başkan Erdoğan’ı sevmeyebilirsiniz, en aşırı solcu da olabilirsiniz ama bu defa körü körüne karşı gelmeyin ve bu defa kabul edin, bir defalık da olsa onun o konuşmasını ayakta hep beraber alkışlayalım.