Bir evin bir oğlu, bir evin bir kızıydılar belki...

“Şafak vakti el işerken sıcak yatağına” el tetikte, kartal gözler nöbette iken tonlarca bomba ile vuruldular. Adları Ahmet, Mehmet, Demet, Gülşah iken Bayrak oldu bir gecede…

44 kan damlası daha hem al bayrak olup hem de bayrakta al oldu…

Teröristler polisliğin diğer branşlarında barındırmamıştı onları ve dahi onlar da zaten Özel Harekatçı olmak istemişlerdi...

Hakan'ın Kırıkkale Makine ve Kimya’dan emekli babası "Ordu için yaptığım silahlarla oğlumu vurdular hainler!" demişti...

Mete'den beri Türk'ün yiğit evlatlarına düşen toprağa düşmekti zaten... Devletin türlü imkanlarını kullanıp devlete ihanet edenlere karşı evinde, okulunda, tarlasında, ayakkabı boya tezgahının başında olan garibanlar direniyorlardı…

Size içlerinden birinin muhtemel hikayesini anlatayım:

Oğlun oldu dediler...

3 kızın ardından gelmişti...

Kızlarını da çok severdi ama Orta Anadolu'nun kıraç bir köyündendi...

Müjdeyi veren hemşireye gülümseyerek baktı... Kızları da onun gibi hemşire olsun isterdi...

Müjdeci olsunlar...

Peygamber (SAV) tavsiyesiydi neticede "Müjdeleyin, nefret ettirmeyin..."

Doğan büyüyordu ya oğlu da büyümeye başlamıştı...

Düşe kalka, Rabbine (C.C.) emanet...

Derken sünneti gelip çattı...

Dillere destan bişeyler yapmak lazımdı ama dolu vurmuştu o sene tarlaları... Harmanda çok da bir şey yoktu...

Eşinin babasından kalma icarda bir tarla vardı...

Ordan gelene güvenerek "harmanda öderim" diyerek borçlanıp düğün hazırlığına başladı... Aldı yiğidini şöyle afilisinden bir sünnetlik almaya götürdü...

Mağazaya girdiklerinde oğlan gitti bir asker elbisesinin önünde durdu... Yanına çağırdı ve sünnetlikleri gösterdi...

Omuz silkti oğlan... Huyu batasıca aynı dayılarına çekmişti... Ne zaman inadı tutsa konuşmaz sadece istediğini işaret ederdi...

Asker üniformasını gösteriyordu parmağıyla...

Anası da ablaları da ikna edemediler...

Sünnetinde sünnetlik giymek istememişti... Çaresiz aldılar komando elbisesini... Şapkasındaki armada "Isparta Eğirdir Dağ Komando Okulu" yazıyordu... Okula başladı sonra... Hırçın bir çocuktu... Kavgacıydı biraz... İlkokul, ortaokul derken lise başladı.... Köyden gidip geliyordu liseye... Lise sona geçtiğinde durgunlaştı biraz... O amansız oğlan gitmiş yerine düşünceli bir genç çıkıp gelmişti... Anası "bir derdin mi var oğlum?" dedikçe daha da kaçar oldu... Ocağa gidip gelmeye başlamıştı... Çocukluğundan beri manasını bilmediği ama adlarına can vereceği vatan, bayrak, Kuran kavramlarının anlamlarını felsefi bir örüntü ile örmeye başlamıştı... Okumaya, anlamaya, anlamlandırmaya başlamıştı hayatını... Gazi Eğitim yazacaktı üniversite sınavında... Ne okuyacaksın diyen dersane hocasına Gazi Eğitim demişti... Adam oğlum anladıkta orda ne okuyacaksın deyince omuz silkip fark etmez demişti... Önce mezuna kaldı ama kazandı sonunda Gazi Eğitimi... AŞTİ'ye indiğinde öğrenci olduğunu tahmin edip yanına yanaşan cemaatçiye ters terdis bakıp fakülteye gitti... Kumaş pantolonu, beyaz gömleği, boyasız ayakkabıları, ağır ama sağlam adımları ve yüzündeki manasız öfkesi ile girdi kampüse... Herkesin Reis olduğu bu yapı ideolojik tamamlanışının mihenk taşı olacaktı... Az ders, bol devamsızlık, çokça kavga, arada Atsız derken tamamladı 4 yılı... Uzatmadığına şükrediyordu... Atanamayınca polisliğe başvurdu... Kazandı ama orda da bir FETÖ hengamesi vardı... Özel Harekata başvurdu... Zaten onları dairelerde, şubelerde istemiyorlardı FETÖcüler... Onlar da onlarla birlikte olmak istemediklerinde Özel Harekat "Hilal Bıyıklı Bozkurtlar" yani sizin, bizim çocuklar ile dolmuştu... Himmet vermeyen, sohbete gitmeyen kızınca bolca söven yiğitlerdiler... Göze batıyordu umarsız yiğit halleri... Onların arasında kendini hep evde hissederdi... Ankara Gölbaşı Polis Özel Harekat Daire Başkanlığı onun evi olmuştu... Bu arada sözlenmişti... 2 aya evlenecekti... Düğününde Genç Osman çalacaktı ve o yiğit arkadaşları ile bozkurt yaparak oynayacaktı...

Hain darbe gecesinde tonlarca bomba yağdı üstlerine... Ve Türk tarihinin en şerefsiz eyleminde 44 yiğit toprağa düştü... O da onlardan biriydi... Babası arkasından sadece 2 kelime söz etti: "Vatan Sağolsun!" Vatanı sağ edenlere selam olsun...

Türker Toker