Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İdari Yargı Günü ve Danıştay'ın 154. Kuruluş Yıldönümü programında konuştu.

Siyasetin tabiatı gereği etki alanını genişletmek isteyeceğini belirten Erdoğan, "Siyasetin etki alanını genişletme çabalarına yargı alanı da dahildir. Hatta en başlarda gelir. Sanmayın ki bu sorun Türkiye'ye mahsustur. Amerika'sından Avrupa'sına her yerde aynı çekişme yaşanmıştır. Buradan açıkça ifade ediyorum Bu ülkede hiçbir savcının, hakimin, yargı mensubunun hukukla bağdaşmayan herhangi bir yaklaşımla karşıma gelmesini, taleplerimi hukuk dışında bir süzgeçle değerlendirmesini doğrusu istemem. Aynı zamanda yargı mensuplarının bu hukukçu duruşunu bilaistisna herkesin karşısında ve şartta sergilemesini de beklerim. Darbelere kılıf uyduran, vesayete koltuk değnekliği yapan, hukuk dışı örgütlerin arka bahçesine dönüşen, menfaat hesaplarının aleti olan bir yargı millet adına karar veremez" dedi.

FETÖ'nün yargı içindeki yapılanmasını anımsatan Erdoğan, "FETÖ ihanet çetesinin yargı içerisindeki dehşet verici yapılanmasına hep birlikte şahit olduk. FETÖ belasının ülkenin başına bu derece musallat olmasında yargıya çöreklenen yapının, örgütün emniyet ve ordu içindeki mensuplarıyla birlikte çok önemli misyon üstlendiğini biliyoruz. Ülkesine, milletine, adalete bağlı savcılar ve hakimler kendi içlerinden başlayarak Türkiye'nin FETÖ tehdidinden hukuk yoluyla kurtulmasına da öncülük ettiler. Bu tarihi mücadelede görev alan tüm yargı mensuplarına bir kez daha şükranlarımı sunuyorum. Halen süren davalarda bu hassasiyetlerin en üst seviyede gözetlediğine inanıyorum" açıklamasında bulundu.

Yargı mensuplarına hitap eden Erdoğan, "Anayasaya da derç edilmesini sağladığımız yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı ilkesiyle inşallah böyle tehditlerle karşılaşmayacağımızı ümit ediyorum. Yargı mensupları olarak sizlerin hukuk devleti ilkesi çerçevesinde verdiğiniz ve vereceğiniz her mücadelenizde yanınızda yer alacağımızdan şüpheniz olmasın. Geçmişte hukuka aykırı pek çok tacize, cezaya muhatap olmuş bir siyasetçi olarak ülke yönetimine geldiğimden beri Türkiye'nin hukuk devleti niteliğini güçlendirmenin mücadelesini veriyorum. Yaptığımız reformlarla anayasadan yasalara, idari uygulamalardan uluslararası sözleşmelere kadar geniş bir alanda hukuk devletini tahkim ettik. Aslında ülkemizi yeni, tamamen demokratik yaklaşımla ve yalın dille yazılmış yeni bir anayasaya kavuşturmak için TBMM bünyesinde defalarca teşebbüste bulunduk. Hatta bunun için mecliste tüm partilerin eşit üye katılımıyla bir komisyon kurulmasına öncülük ettik" değerlendirmesinde bulundu.

Muhalefetin anayasa tutumunu eleştiren Erdoğan, "Maalesef bu teşebbüsümüz muhalefet partilerinin süreci tıkayan uzlaşmaz tavrı sebebi ile akamete uğradı. Geçtiğimiz yıl yeni bir anayasa için tekrar harekete geçtik, kendi hazırlıklarımızı yürütürken muhalefet cenahından da ortaya en azından bir metin teklifi koymasını bekledik. Aradan geçen bunca zaman rağmen önümüze üzerinde konuşabileceğimiz herhangi bir metin gelmedi. Biz de kendi hazırlığımızı beklemeye almak mecburiyetinde kaldık. Ancak milletimizi ruhunu 12 Eylül vesayetçilerinin üflediği darbe mahsulü mevcut anayasadan kurtarma irademiz bakidir. İmkan bulduğumuzda ülkemizi sivil, özgürlükçü ve kuşatıcı bir anayasaya mutlaka kavuşturacağız. Bu süreçte, Anayasada pek çok değişiklikler yapıldı.

Anayasamızın toplumda özellikle, genellikle 134 hükmü geçtiğimiz 20 yıl boyunca değişti. Bunların bir kısmı uluslararası sözleşmelere uyum amaçlıyken bir kısmı da Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçiş gibi oldukça önemli değişikliklerdir. Sadece anayasa ile sınırlı kalmadık. Ülkemizdeki temel kanunların neredeyse tamamını hem çağın gerekliğine uygun hale getirecek hem de demokrasi ve özgürlük alanlarını genişletecek şekilde yenilemiş olduk" dedi.

Ayrıcalıklı usule sahip Devlet Güvenlik Mahkemeleri ve özel yetkili savcılık uygulamalarının kaldırıldığını hatırlatan Erdoğan şunları kaydetti:

"Yargıda ikiliğe yol açan askeri mahkemeleri ve üst derece organlarını lağvederek sistemin bütünlüğünü sağladık. İlk derece mahkemeleriyle yüksek mahkemeler arasında istinafı koyarak hem dosya yükünü azalttık hem kararların daha hızlı, sağlıklı çıkmasını temin ettik. Bilgi edinme hakkıyla Kişisel Verileri Koruma Kurumu'yla, İnsan Hakları Eşitlik Kurumu ile Kamu Denetçiliği vatandaşlarımızın devlet karşısında haklarını daha güçlü şekilde savunabilmelerini sağlayacak mekanizmaları oluşturduk. Kamu görevlilerine verilen cezaların tamamını yargı yolunu açtık. Kadınlar, çocuklar, yaşlılar, engelliler, şehit yakınları, gaziler gibi bütün bu kesimlere yönelik pozitif ayrımcılık yapılmasını kural haline getirdik" ifadelerini kullandı.

Temel hak ve özgürlüklerin korunmasında önemli bir imkan olan Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru sisteminin kurulduğunu söyleyen Erdoğan, "Anayasanın ve kanunların değişmesi ne ülkemize mahsustur ne de olumsuz karşılanması gereken bir durumdur. Hayatın akışı içinde ihtiyaç duyulan her konuda ve her vakit bu tür değişikliklerin yapılması gayet tabidir. Önemli olan bu sürecin milli iradenin üstünlüğü esasına göre, demokrasinin kuralları çerçevesinde, usulünce ve toplum tarafından benimsenerek yürütülmesidir. Bunun için biz geçtiğimiz yıl açıkladığımız yeni anayasa hazırlığı mecliste gereken çoğunluğu sağlasa bile halk oyuna sunacağımızı ifade etmiştik. Yeni kanunlar çıkarılması ve mevcut kanunların değiştirilmesi meclisin asli yasama görevidir. Yargı kurumlarımız da karar ve içtihatları ile kanunların ve diğer mevzuatın güncellenmesine katkıda bulunmaktadır" dedi.

"Bu yeni sistemi çok yakında fiilen başlatıyoruz"

Kanunların doğruluğu kadar kanun uygulayıcıların niteliğinin de adaletin tecellisinde hayati öneme sahip olduğuna dikkat çeken Erdoğan şöyle konuştu:

"Yargı teşkilatımızın insan gücünü, kalitesini ve donanımını artırmak için hakim ve savcı yardımcılığı sistemini getiriyoruz. Yargının tüm kademelerinde toplamda 3 yıl süreyle yardımcı sıfatıyla görev yapacak hakim ve savcılarımız böylece sisteme bütünüyle hakim olacaktır. Bir anlamda ahilik geleneğimizin temelini oluşturan usta çırak sistemini yargıya da taşıyoruz. Bu yeni sistemi çok yakında fiilen başlatıyoruz. Önümüzdeki dönemde devletin başı ve yürütmenin temsilcisi olan Cumhurbaşkanı ile milli iradenin temsilcisi meclisimiz ve millet adına karar veren yargımızla ülkemizi her alanda daha ileriye götürmeyi sürdüreceğiz. Danıştay'ımızın da bu çerçevede üstlendiği hayati fonksiyonla Türkiye'nin demokratikleşmesine, büyümesine, gelişmesine katkıda bulunmaya devam edeceğine inanıyorum."