Kanal 7'de katıldığı programda soruları yanıtlayan Soylu, yeni tespit edilen 5 bin 149 Bylock kullanıcısının bin 387'sinin kamuda çalıştığına söyledi. Soylu, 'Matruşka gibi, açıyorsunuz, bir daha açıyorsunuz, her birinin içerisinden birtakım sonuçlar üretiyorsunuz.' dedi.

'ELİMİZDE HENÜZ ÇÖZEMEDİĞİMİZ BİR BYLOCK HATTI VAR'

FETÖ'nün sadece bir terör örgütü değil, aynı zamanda bir istihbarat örgütü olduğunu dile getiren Bakan Soylu, şunları kaydetti:

'15 Temmuz gecesi bu ihanetin içinde olanlar var, bunlar bir dava konusu olarak kimisi bağlandı, kimisi devam ediyor. Fakat bunların itirafları var. Bir de Bylock meselesi var. Bu da örgütün iletişim mekanizması ve bu da iyi sökülmüştür. Bunun içinden sökülenlerden elde edilen ifadeler ve itiraflar var. Ayrıca hepimizin bildiği sınav soruşturmaları var. Örgütün finansal yapılanması var. Örgütün mahrem yapılanması var. Bütün bunlarla birlikte ankesörlü, ardışık aramalar var. Bütün bunların içerisinde elbette ulaştığımız alanlar var. Bu alanlarda bakıyoruz ki kapağı yeni açılacak bir çember var. Bylockları taradıktan sonra elinizde henüz çözemediğiniz 5 binlik, 10 binlik, 15 binlik, 20 binlik, 25 binlik bir hat daha var. Bu sefer onun üzerine gitmeye başlıyorsunuz ve onu çözüyorsunuz. Bylock 3,5-4 yıl önce tespit edildi. O zamandan bu zamana bizim kabiliyetlerimiz de gelişti. Yeni tespit ettiklerimizi eski soruşturmalara ilave edip devam ediyoruz.' değerlendirmesini yaptı.

 

 

Bakan Soylu: Adil Öksüz'ün nerede olduğunu biliyoruz

BERAAT EDENLER NEDEN GÖREVE DÖNEMİYOR?

Soylu, 'Bir kişi mahkemeden beraat almışsa görevine neden dönemiyor?' sorusuna şöyle cevap verdi:

'Çok basit. 15 Temmuz akşamını hep beraber hatırlayalım. Bugün Türkiye Cumhurbaşkanı yaşıyor değil mi? Yaşamama ihtimali var mıydı? Yani Cenabı Allah'ın bir takdiri bugün yaşıyor. Allah muhafaza o gün başka bir olayla karşı karşıya kalsaydık, bugün ne olurdu ve bugün kimler olurdu? Biz bir istihbarat örgütünden bahsediyoruz. Bir devleti teslim almaya çalışan bir örgütten bahsediyoruz. Türkiye'deki yargıyı, emniyeti, istihbaratı, Türk Silahlı Kuvvetlerini, radyoyu, medyayı, televizyonu, üniversiteleri hatta örgütlü tüm teşkilatların içine giren, hayatın bütün alanlarını etkilemeye çalışan, kimini insanlık maskesiyle, kimini sivil toplum örgütü maskesiyle, kimini elindeki yargı veya devletin birtakım güçleri vasıtasıyla etki altına almaya çalışan bir yapıdan bahsediyoruz. Bu yapının kendine ait bir aklı da var. Bu yapının içerisinde olanların tamamı bir somut belge üretmiş midir? Buna kimse 'Evet' diyemez. Belge üretenlerin tamamıyla ilgili 500 bini aşkın insanla ilgili adaletin ve mahkemenin karşısına çıkardık. Elbette ki güvenmeyeceğim. Herkes devletin içine girmek zorunda mı? Türkiye 15 Temmuz gibi bir darbeyle, bir terör eylemiyle karşı karşıya kalmış, devlet temkinli olmayacak mı? Her şeye Anayasa Mahkemesinin gözüyle bakıyor değilim, kimse kusura bakmasın. Belki onlar 15 Temmuz'u unutmuş, Türkiye'yi başka bir noktaya götürmek istiyor olabilirler. Ama biz 15 Temmuz'u unutmadık. Bırakın İçişleri Bakanı olarak bu ülkenin bir ferdi olarak unutmadık, unutamayız da, unutulamaz da 15 Temmuz.'