Operasyonlarla dolu bir yılı geride bıraktık.

Türlü entrikaların olduğu, siyaset dışı odakların yine her zamanki gibi siyaseti dizayn etmeye çalıştığı ancak muvaffak olamadığı bir yıl artık geride kaldı. Muhalefet partilerinin kendilerine servis edilen sahte belgelerle iktidarı sıkıştırmaya çalıştığı koca bir yıl heba oldu gitti. Oysa 2017, demokrasi seviyesi gelişmiş, iktidarın daha sağlam, daha ayakları yere basan argümanlarla eleştirildiği, milli meselelerde iktidarla birlikte sağlam bir duruş sergilendiği bir yıl olarak geçebilirdi kayıtlara.

Fakat olmadı.

Muhalefet, sırtını millete yaslamak yerine, farklı lobilerin sözcülüğüne soyundu.

Yine “siyaset” kaybetti.

2018’de siyasi beklentiler yüksek!

Zira 2018, 2019 seçimlerinin anahtarı olması hasebiyle siyaset kurumu için oldukça önemli bir yıl.

Bu açıdan 2018 çok hararetli geçecek.

Siyaset kurumu, siyaset dışı aktörlerin önderliğinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı devirmenin kirli hesaplarını 2018’de de yapmaya devam edecek.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sandıkta mağlup olması için seçmen iradesine yatırımların yapıldığı, seçmenlerin algısını değiştirmek için türlü manipülasyonların ortaya çıktığı ve algı operasyonlarının çekildiği bir yıla girdik.

Herkes eteğindeki taşı dökmeye başlayacak.

Saflar yeniden belirlenecek.

Kartlar yeniden karılacak.

Cumhurbaşkanı Erdoğan bir tarafta olacak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı devirmek isteyenlerin tamamı diğer tarafta olacak.

Erdoğan karşıtı cephe, Erdoğan cephesinde iğne ucu kadar bir boşluk görse o boşluğa sızacak ve oradan siyaset üretecek.

Erdoğan’ın yaptıkları ve yapmadıkları, Erdoğan karşıtı blokun “ana gündemi” olacak.

Erdoğan’ın yanındaymış gibi görünen, ancak kendi cebinin, kendi istikbalinin ve kendi kişisel kariyerinin yanında olan kesimin yaptığı tüm yıkıcı faaliyetler, Erdoğan karşıtı cephenin “cephanesi” olacak.

Giderek serleşen bir tarz-ı siyaset yılı bizi bekliyor.

Fakat bu “sertleşme hali” Erdoğan’ın istediği değil, Erdoğan karşıtlarının istediği bir hal!

Bilerek ve isteyerek Erdoğan’ı “sertlik minderine” çekecekler.

Fakat biz yıllardır kader çizmek isteyenlerin üzerindeki kaderin tüm çizimleri silip mutlak bir çizgi ile insanlığa istikamet belirlediğini gördük.

Evet, kaderin üzerinde bir kader vardır!

Ancak, kullara düşen görevler de vardır!

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yedi bölgenin durumuyla ilgili tarafsız bilgi akışı sağlayacak, mevcut olan durumu yalın bir şekilde aktaracak, yapacağı yorumları karşılıksız aktaracak, kişisel kariyerini ve cebini değil, davayı ve maslahatı düşünen, bu hareketin köklerinden gelen insanlardan oluşan “akil bir heyetin” kurulması gerekiyor.

Sivri dilli, sağa-sola gelişi güzel ateş eden, kendisine rakip gördüğü herkesi iftira atarak etiketleyen, eski Türkiye medyasının kullandığı kirli yöntemlerin benzerlerini kullanan, insanları küstüren, yıldıran, yaptıklarıyla Erdoğan karşıtı cepheye günde üç öğün malzeme veren, Erdoğan’ın yanında duranlarda bile “tiksinti” oluşturan, AK Parti’ye sonradan eklemlenen, geçmişi karanlık, mafyatik kişilerin acilen uzaklaştırılması lazım.

Zira yeni yıl, dar alana sıkışma değil, geniş bir tabana hitap etme yılı olmalı.

Uzaklaştırma değil, kucaklama ve halkayı büyütme yılı olmalı.

Demokrasi ve insan hakları alanında açılımların yapıldığı bir yıl olmalı.

Mevcut düzende Erdoğan’ın adına konuştuğunu iddia edenlerin birçoğunun bu davaya zararı var.

Keskin sirke küpüne zarar!

Bu lejyonerler en çok liderimize ve davamıza zarar verdi.

Bu lejyoner tayfa için Erdoğan ve davamız bittiğinde rant bitmiş olacak!

Ancak bizim için Erdoğan ve davamız bittiğinde mazlumlar ve Ümmet yetim kalmış olacak!

Erdoğan bizim için direniştir! Biz Erdoğan’ı kaybetmeyi direnişi kaybet olarak telakki ederiz.

Bu lejyoner tayfa Erdoğan’ı kaybetmeyi rant kaybetmek olarak telakki ediyor!

2018, her şeyiyle farklı bir yıl olmalı.

Son kavşaktayız.

Artık yapılan hiçbir şeyin telafisi yok!

Radikal kararlar alıp, sırtımıza binip bizi kamburlaştıran tüm yüklerden kurtulmak mecburiyetindeyiz. Bize umut bağlayan milyonları düşünüp buna göre hareket etmek durumundayız. Yaptığımız her şeyin bir bedelinin olacağını unutmadan adım atmak zorundayız.

Sudan’da, Somali’de, Mynmar’da, Gazze’de ve tüm mazlum coğrafyalarda Erdoğan geldiği için Türkiye bayraklarıyla yollara dizilen mazlum insanların umudunun sönmemesi, herkesin tüm kişisel beklentilerinin çok çok üzerindedir!

Erdoğan, mazlum coğrafyaların sesidir!

Erdoğan, işgal altındaki insanların kurtuluş ümididir!

Erdoğan, umuttur!

Erdoğan, haykırıştır!

Erdoğan, sınırları aşan bir liderdir!

O halde, hiçbirinizin Erdoğan’ı kişisel sınırlarınıza hapsetme hakkı yok!

Hiçbirinizin kendi kişisel çıkarlarınız için liderimizi dar alanlara çekme hakkı yok!

Rahat bırakın liderimizi!

Çekin ellerinizi!

Artık yeter…

Bayram ZİLAN / Milat