Türkiye’de öğretmen, eğitim sistemindeki başarısızlığın müsebbibi olarak görülür, niteliği ve verimliliği sürekli gündem edilir. Yetkililerin aslanların önüne attığı ilk kurbandır öğretmen. Eğitim sisteminin zaaflarını örtmek için paravan olarak kullanılan ve eleştiri oklarının hedefi haline getirilerek mesleki saygınlığı elinden alın öğretmenin, memleketin en az maaş alan kamu çalışanı grubundan olması ise hemen hiç gündem edilmez. Ekonomik krizin tüm olumsuz yansımalarını hisseden öğretmenin maaşının enflasyon karşısında erimesi, artırımlı vergi uygulaması nedeniyle vergiye ezdirilerek maaş artışını hiç yaşayamaması, sözüm ona özlük hakkını savunmak için kurulmuş sendikaların bile pek gündemine girmez.

OECD ülkelerinde öğretmen maaş ortalaması yıllık 32 bin dolar iken Türkiye’de 8 bin dolara düşmüş durumda. Birkaç yıl önce yıllık 27 bin dolar ile OECD ortalamasına yakın maaşı olan öğretmenimiz, bugün OECD ülkelerindeki öğretmenlerin ancak dörtte bir oranında maaş alabiliyor. Yani OECD öğretmen maaş ortalamasından dört kat düşük maaş alıyor.Cumhuriyetin başından bu yana itibar sorunu olan ve gün geçtikçe daha da itibarı aşınan öğretmenlik ekonomik olarak da ciddi anlamda itibarsız bir meslek haline getirildi. Aktif öğretmenler bu durumda iken 30 yıllık hizmetin ardından emekli olan öğretmenin durumu daha içler acısıdır. Yıllık 5 bin dolar ile asgari geçim standartlarının altında bir yaşama mahkûm edilmektedir. Aylık 2400 TL emekli maaşı reva görülen öğretmen, asgari ücretli vasıfsız bir işçi ile hemen hemen aynı ücreti alacağı için en temel giderlerini bile karşılayamama gerekçesi ile emekli olmama yolunu tercih etmektedir.

Yıllardır dile getirdiğimiz ek göstergenin 3600’e çıkarılması, kısmen de olsa ekonomik açıdan emekli öğretmeni rahatlatacaktır. 3600 ek gösterge düzenlemesi şu anki şekliyle öğretmenleri de kapsayacak şekilde yasalaşırsa emekli öğretmenin maaşında 600 TL’ye yakın bir iyileştirme sağlamakla beraber emekli tazminatında da 20 bin TL civarında bir artış getirecektir.


24 Haziran seçimleri öncesi seçim beyannamesini açıkladığı toplantıda Cumhurbaşkanı Erdoğan, ciddi bir adaletsizliği giderme vaadi ile polis, öğretmen, hemşire ve din görevlilerinin ek göstergelerinin 3600’e çıkarılacağını söylemişti. Oluşturulan büyük beklentiye rağmen uzun süre sessiz kalınan ek gösterge konusundaki adaletsizliğin giderilmesi, ikinci 100 günlük eylem planı içerisine alındı. Fakat o sürenin üzerinden de iki ay ve bir seçim daha geçmesine rağmen konu sessizliğe gömülmüş, unutulmaya terkedilmiş durumda. Unutulmaması için gösterilen çabalar da kadük bırakılmaya çalışılıyor. Muhalefet partilerinden biri tarafından meclise sunulan 3600 ek gösterge yasa teklifinin ve araştırma önergesinin iktidar ortağı iki partinin oylarıyla reddedilmiş olması söz konusu niyeti açığa vurmaktadır. Görünen o ki 3600 ek gösterge meselesi bir seçimin daha en önemli vaadi olarak tüketilmek üzere rafa kaldırılmak istenmektedir. Ancak emeklilik hakkı kazanmış binlerce eğitim çalışanının ek göstergenin artırılacağı umuduyla emeklilik sürecini askıya almasına neden olan vaatlerin yerine getirilmemiş olması devlet ciddiyetiyle bağdaşmamaktadır.

Eğitim çalışanlarının toplumsal statüsü, itibarı ve özlük haklarının her geçen yıl yıpranmaya devam ediyor. Aileleriyle milyonları bulan ve ciddi bir oy potansiyeli olarak görülen eğitim camiasının duygularıyla daha fazla oynanmaması ve eğitimcilerin yıllardır görmezden gelinen hakkınınbir an önce verilmesi gerektiğini, verilirken de bunun bir lütuf veya ihsan olarak değil bir hakkın iadesi olarak verilmesi gerektiğinin altını yeniden çizmemiz gerekiyor.

Özgür Eğitim-Sen olarak yoksulluk sınırının altında bir geçim reva görülen emekli öğretmenler için yaşamsal öneme sahip bir meselenin seçimlere malzeme edilereköğretmenlerin umutlarıyla daha fazla oynanmamasını ve adaletsizliği giderecek yasal düzenlemelerin gecikmeksizin yapılmasını talep ediyoruz. Zira ağır koma halindeki eğitim sistemimizi hayatta tutmanın yolu tatil haftaları düzenlemesi, ders miktarının azaltılması gibi öze dokunmayan pansuman tedbirlerden ziyade ekonomik sıkıntı içerisinde yaşayan çalışanına, emekline değer vermekten, insanca bir yaşam kalitesi sunmaktan, öğretmenlik mesleğini hem mesleki hem de ekonomik açıdan itibarlı, saygın bir meslek haline getirmekten geçiyor.


Bekir Birbiçer – Özgür Eğitim-Sen MYK Üyesi