24 Haziran seçimleri öncesi seçim beyannamesini açıkladığı toplantıda Cumhurbaşkanı Erdoğan, ciddi bir adaletsizliği giderme vaadi ile polis, öğretmen, hemşire ve din görevlilerinin ek göstergelerinin 3600’e çıkarılacağını söylemişti. Oluşturulan büyük beklentiye rağmen uzun süre sessiz kalınan ek gösterge konusundaki adaletsizliğin giderilmesi, ikinci 100 günlük eylem planı içerisine alındı. Fakat o sürenin üzerinden de bir seçim daha geçmesine rağmen konu sessizliğe gömülmüş, unutulmaya terkedilmiş durumda. En son ’az kaldı’, ‘üzerinde çalışılıyor’, ‘son şekli veriliyor’ vs. gibi kamuoyunu oyalamaya dönük açıklamalarına yetkililer en son 2019 yılı sonunda düzenlemenin hayata geçeceğini ifade etmişlerdi.

Unutulmaması için gösterilen çabalar da kadük bırakılmaya çalışılıyor. Görünen o ki 3600 ek gösterge meselesi bir seçimin daha en önemli vaadi olarak tüketilmek üzere rafa kaldırılmak istenmektedir. Ancak emeklilik hakkı kazanmış binlerce eğitim çalışanının ek göstergenin artırılacağı umuduyla emeklilik sürecini askıya almasına neden olan vaatlerin yerine getirilmemiş olması devlet ciddiyetiyle bağdaşmamaktadır.

Eğitim çalışanlarının toplumsal statüsü, itibarı ve özlük haklarının her geçen yıl yıpranmaya devam ediyor. Aileleriyle milyonları bulan ve ciddi bir oy potansiyeli olarak görülen eğitim camiasının duygularıyla daha fazla oynanmaması ve eğitimcilerin yıllardır görmezden gelinen hakkının bir an önce verilmesi gerektiğini, verilirken de bunun bir lütuf veya ihsan olarak değil bir hakkın iadesi olarak verilmesi gerektiğinin altını yeniden çizmemiz gerekiyor.

Kamu yönetimimiz açısından başlı başına ciddiyetsizlik emaresi olarak görülmesi gereken bu durum içeriğinin nasıl tanzim edileceği meçhul bir ‘Öğretmenlik Meslek Kanunu’na bağlanarak takibi yapılamaz bir parkura çekildi. 2019’un son günlerini yaşadığımız bu süreçte düzenlemenin çıkacağını dair bir emare yok. Kamuoyunun da bunca oyalamadan sonra inancı kalmamış görünüyor.

Ülkemizdeki temel sorun alanlarından biri olan adaletsiz gelir dağılımının doğrudan devlet eliyle tahkim edilmesi sayılan bu ücret politikasının düzeltilmesi anlamında iyileştirici bir hamle olan 3600 ek gösterge aynı zamanda ekonomik koşullar nedeniyle emekliliğini sürekli erteleyen binlerce kamu çalışanının acil beklentisidir. Düzenlemenin kapsayıcılığındaki sınırlılık başlı başına sorun iken ve kamuoyunda genel olarak böyle tartışılırken bırakın kapsamının genişlemesini kanunun ne zaman ne şekilde çıkacağına dair belirsizlik işin bir ‘seçmen avlama’ taktiği olduğu izlenimini uyandırıyor.

Yoksulluk sınırının altında bir geçim reva görülen kamu emeklileri ve bu emeklilerin büyük yekünunu tutan eğitim emeklileri için hayati önemde olan bir meselenin bir an önce çözüme kavuşturulması gerekiyor. Eğitim bahsinde olduğu gibi kamusal hayatımızdaki pek çok sorun alanında anlamlı bir iyileşmenin yolu teknik, tali, palyatif tedbirler ve ucuz seçim vaatleri yerine ekonomik sıkıntı içerisinde yaşayan çalışanına, emekline değer vermekten, insanca bir yaşam kalitesi sunmaktan, öğretmenlik mesleğini hem mesleki hem de ekonomik açıdan itibarlı, saygın bir meslek haline getirmekten geçiyor.

Ali AYDIN / Milat