Hafta sonu Uluslararası Öncü Eğitimciler Derneği tarafından Üsküdar Belediyesisalonunda gerçekleştirilen 9. Ulusal Öğretmenim Sempozyumu’nu takip ettim. Genç öğretmenler birbirinden güzel ve ilgi çekici sunumlar gerçekleştirdiler. 

Pandomim sanatı ile sûre ezberletme çalışmasından Finlandiya eğitim sistemine, beynin çalışma sistemine uygun eğitim metotlarından, oyunla öğrenmeye kadar birçok farklı konuda tebliğ dinledim, zenginleştiğimi hissettim.

Genç öğretmenlerin yanı sıra tecrübeli eğitimciler de sempozyumda tebliğler sundular. Prof. Aytaç Açıkalın “Öğretmen Yetiştirme” konusunu ele aldı. Prof. Açıkalın’a göre Milli Eğitim Bakanlığı YÖK ile bir araya gelerek öğretmen yetiştirme sistemi geliştirmeli. 

Sistem dört dönemi kapsamalı:

1. Hazırlık Dönemi: Bu dönemde öğretmen adayı alan eğitimi almalı, Türkçeyi iyi kullanma yeteneğini geliştirmeli; felsefe, dinler tarihi, psikoloji, matematik, bilgisayar ve yabancı dil öğrenmeli.

2. Aday Öğretmenlik Süreci: Öğretmen bir okulda iki yıl staj yapmalı; ders anlatmayı, ders hazırlığını, okulun işleyişini, öğrencilerle ilgilenmeyi, öğretmenlerle işbirliği yapmayı, problem çözmeyi okul yöneticileri ve usta öğretmenlerden öğrenmeli. 

3. Öğretmeni Geliştirme Dönemi (25 yıl): Kurs, seminer, gezi, sosyal faaliyetlere katılmalı, proje üretmeli, mesleki yayınları izlemeli; sendika, sivil toplum kuruluşları ile birlikte çalışmalar yürütmeli.

4. Olgunluk Dönemi: Öğretmen ustalık döneminde, alanında araştırmalar yapmalı, kitap yazmalı, dergi çıkarmalı, özgün eğitim metotları ve modeller geliştirmeli, öğretmen yetiştirmede rol almalı.

Prof. Açıkalın 60 yılını eğitime vermiş ilim adamı. Tecrübelerini anlattı, öğretmen yetiştirme sistemi teklifi yaptı. Öğrencilerin yeteneğini nitelikli öğretmenlerin keşfedebileceğini ve geliştirebileceğini vurguladı.

Eğitimin motoru öğretmendir. Uluslararası TIMSS ve PISA araştırmaları ülkemizdeki eğitimin istenen kalitede olmadığını gösteriyor, eğitimin kalitesini artırıcı çalışmaların yapılması lazım. Öğretmenin niteliğini artırmadan, eğitimin kalitesi artırılamaz. 

Eğitim yazarı olarak Prof. Açıkalın’a şu soruyu sordum:

“Mevcut sistemde Milli Eğitim Bakanlığı’nın öğretmen yetiştirmeye bir etkisi yok. Eğitim fakültelerini kazanan herkesi öğretmen adayı olarak eğitim alır. Adaylarda fakültelerindeki eğitimin dışında bir kriter aranmıyor. MEB ve YÖK, öğretmen yetiştirme sistemi ile ilgili size görüş soruyor mu?”

Prof. Açıkalın, öğretmen yetiştirme politikası geliştirmek için felsefe, ekonomi, matematik ve dil bilmek gerektiğinden söz etti. 

Benim gibi medyada yazıp çizenlerin “öğretmen yetiştirme politikaları” gelişme tekliflerimizi AK Parti yetkilileri ve MEB uzmanları duymuyor.

12 yılda uygulamaya konan öğretmenin performansını ölçme çalışmaları devam etmeli.

Yetkililer öğrenci, öğretmen, veli ve yöneticilerin görüşlerini alarak öğretmenin verimliliğini çok yönlü olarak değerlendirmeli. Suyu getirenle testiyi kıran aynı maaşı almamalı.

Alanında kendini geliştiren, eser veren, araştırma yapan, proje hazırlayan, okulda başarıyı artıranlar ile ayak sürüyen, hiçbir projeye imza atmayan, seminerlere katılmayan, alanında eser vermeyen, bol bol rapor alanları bir tutmaktan vazgeçmeli.

Kariyer basamakları sistemi yeniden uygulamaya konmalı. 

Performansı yüksek, öğrencisi ile ilgilenen, onların başarısı için fedakârlık yapan, meslektaşları ile birlikte çalışanlar ödüllendirilmeli.

MEB, öğretmenlerin verimliliğini artıracak ödül ve kariyer sistemi geliştirmeli.

Öğretmenlerin birbiriyle bilgi ve tecrübe alışverişini artıracak panel, seminer, kurs, sempozyumlar düzenlemeli. 

9. Ulusal Öğretmenim Sempozyumu çok iyi bir örnek. Benzeri çalışmalar çoğaltılmalı.

Eğitim kalitesi öğretmenin kalitesini geçemez.

Öğretmenlerimizin niteliğini artırıcı bir sisteme ihtiyacımız var. 

Ali Erkan Kavaklı / Yeni akit