Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Atilla Olçum, akademik yükseltme sistemini evrensel kriterlere bağlayan bir sistem kurulması gerektiğini belirterek, “Bu bağlamda, öznel ve ideolojik değerlendirmelere yol açan doçentlik sözlü sınavı kaldırılmalıdır. Doçentlik değerlendirmesinin sadece eser incelemesine dayalı yapılması durumunda, kalitenin sağlanması adına, asgari yayın kıstasları gözden geçirilmeli ve eser incelemeleri daha kapsamlı ve çok boyutlu yapılmalıdır” dedi.

Atilla Olçum, Trabzon 2 No’lu Şube’nin ‘İşyeri Temsilcileri Eğitim ve İstişare Toplantısı’na katıldı. Eğitime ve istişareye önem ve öncelik veren bir teşkilat olduklarının altını çizen Olçum, teşkilat eğitimlerinin devam edeceğini dile getirdi.

 

Hâlâ eski Türkiye’de yaşayanlar var

Gündeme ilişkin açıklamalarda bulunan Olçum, hâlâ eski Türkiye’den kalma uygulamalara başvuranların olduğunu ifade ederek, “Vesayetle, yasaklarla mücadele eden bir teşkilat olarak, hiçbir zaman hukuksuzluğa, keyfiliğe göz yummadık, yummayacağız. Kanun tanımaz uygulamalara, dediğim dedik tavırlara, hak ve hukuku ayaklar altına alan yaklaşımlara, personeli tedirgin eden, çalışma barışına zarar veren keyfiliklere her zaman olduğu gibi, bugün de yarında karşı çıkacağız, bunlarla mücadele edeceğiz. Hakkı hukuku çiğneyenler, eninde sonunda yaptıklarının hesabını hukuk karşısında verecektir. Eğitim çalışanlarının haklarını ve menfaatlerini korumanın yanı sıra hukuku ihlal edenlerle, keyfi uygulamalarda bulunanlarla da mücadelemiz sürecektir” şeklinde konuştu.

Gösterdikleri çaba, döktükleri ter, verdikleri mücadele sonucunda önemli kazanımlar elde ettiklerini kaydeden Olçum, doçentlik jürisinde görev alanlara ücret verilmesi, geliştirme ödeneğinin süresinin uzatılması, üniversite lojman tahsis komisyonlarında sendika temsilcisinin bulunması, sıra tahsisli lojmanların yüzde 15’inin idari personele ayrılması, üniversite yurtlarında çalışan personele üç katı tutarında fazla çalışma ücreti ödenmesi başta olmak üzere, kayda değer kazanımlara imza attıklarını ifade ederek, “Atılan doğru adımlarda katkımız, yasakların kaldırılmasında emeğimiz, sorunların çözümünde alın terimiz, haksızlıkların giderilmesinde mücadelemiz var” diye konuştu.

Sorunların çözümüne katkıda bulunmaya devam edeceklerini vurgulayan Olçum, profesör, doçent, yardımcı doçent ve araştırma görevlisi dışındaki kadrolarda yer alan öğretim elemanlarına geliştirme ödeneğinin tam olarak ödenmesini, doktorasını tamamlayan akademisyenlere kadro tahsisi yapılmasını, doçentlik sözlü sınavının kaldırılmasını, doçentlik sürecinin yeniden ele alınmasını, 2547 sayılı Kanun’un 33/a ve 50/d maddelerindeki araştırma görevlileriyle ÖYP araştırma görevlilerine daimi kadro tahsisi yapılmasını istediklerini dile getirdi.

Geliştirme ödeneğinin ve yükseköğretim tazminatının üniversite idari personeline de ödenmesi gerektiğini söyleyen Olçum, “İdari personele merkezi sistem dâhilinde üniversiteler arası yer değişikliği hakkı tanınmalıdır. YÖK ya da ÖSYM tarafından en geç iki yılda bir merkezi görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavı yapılmalı, üniversitelerdeki atamalar bu sınav puanına göre gerçekleştirilmelidir” ifadelerini kullandı.

 

Statü karmaşasına mahal verilmemelidir

“Yükseköğretim Kanunu ile Yükseköğretim Personel Kanunu ve Yükseköğretim Kurumları Öğretim Elemanlarının Kadroları Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi”ne ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Olçum, sözlerini şöyle sürdürdü: “Meclis Millî Eğitim Komisyonu’nda görüşülen kanun teklifiyle mevcut yardımcı doçent kadrosu yerine ‘doktor öğretim görevlisi’ kadrosu düşünülmektedir. Üniversitelerde halen öğretim görevlisi kadrosunun varlığı nedeniyle yardımcı doçentlerin doktor öğretim görevlisi yapılması durumunda, muhtemel bir statü karmaşası söz konusu olacaktır. Doktor öğretim görevlisi kadrosunun ihdasının üniversitelerde ne gibi rahatlamayı, iyileşmeyi ve gelişmeyi sağlayacağına dair hiçbir bir açıklık bulunmamaktadır.”

‘Araştırma görevlisi kadrosunda doçent’ ya da ‘yardımcı doçent kadrosunda doçent’ gibi akademik unvana sahip olduğu hâlde akademik unvanına denk bir kadro alamayan öğretim elemanlarının sorunlarına çözüm bulunması gerektiğini vurgulayan Olçum, sözlerini şöyle tamamladı: “Bu çerçevede, bir üniversitede çalışan bir yardımcı doçent, doçentlik unvanı aldıktan sonra, başka bir işleme gerek kalmaksızın bulunduğu üniversitede doçent olarak atanabilmelidir. Benzer şekilde, araştırma görevlisi kadrosunda bulunan doçent unvanlı öğretim elemanları da, doçent unvanı almalarını müteakip, doçent unvanlı kadro için öngörülen mali ve diğer haklara denk haklardan faydalanabilmelidir.”

Trabzon 2 No’lu Şube Başkanı Doç. Dr. Aykut Çanakçı ise, çalışmaları hakkında bilgi vererek, üyelerinin sosyal, ekonomik ve özlük hakları için mücadele etmeye devam edeceklerini ifade etti. Çanakçı, personelin birçok sorunu bulunduğunu, bunların bir an evvel çözüme kavuşturulması gerektiğini kaydetti.