Bir kaç gündür, kamuoyunun '4/C'liye müjde' diye okuduğu, Kamu Denetçiliği Kurumu'nun ek ödeme kararını bir de benden dinleyin istedim.

Her şey, Batman Kadın ve Doğum Hastanesi'nde çalışan 4/C'li Şahin DEMİR'in, çalıştığı hastaneye; 'Ben de döner sermayeden yararlanmak istiyorum.' demesiyle başladı. Uzunca bir hukuk mücadelesinden sonra Danıştay 12. Dairesi verdiği kararla kendisine ek ödeme ödenmesi yolunu açtı. Bundan sonra döner sermaye olan kurumlarda çalışan geçici personeller de birer birer dava açıp bu ödemeden yararlanmaya başladılar. Daha sonra döner sermaye olmayan kurumlarda çalışan 4/C'liler de; 'Bu bir haksızlık, bizim kurumda döner sermaye yok ama 375 ve 666 sayılı KHK'larla ödenen ek ödemeden diğer memurlar gibi biz de yararlanmak istiyoruz.' diyerek davalar açmaya başladılar. Bu noktadan sonra işler karışmaya başladı. Zira bazı illerin yerel idare mahkemeleri olumlu kararlar verirken bazılar talepleri reddetti. Bazı kararlar bölge idare mahkemelerinde bozulurken bazıları ise bölgede kazanılmaya başlandı. Olay öyle bir noktaya geldi ki; aynı odada çalışan iki 4/C'liden birisi ek ödeme alır diğeri alamaz oldu.

Tam bu sırada 2016 ve 2017 yıllarını kapsayan 3. Dönem Toplu Sözleşme görüşmeleri yapıldı. Yetkili sendika doğal olarak bu sorunu gündeme getirdi. (Kadro talebini başka zaman değerlendireceğiz.) Haklı olarak; 'Bir düzensizlik var, bu konuda ortak bir düzenleme yapılması gerekir.' dedi. Bunun neticesinde olumlu bir düzelme beklerken yapılacak en kötü uygulama yapıldı ve 4/C'lilere 1800 gösterge değerinde 'ekstra' bir ödeme verildi. O zaman da bunun yanlış olduğunu, uygulamada sorunlara yol açacağını ve 375 sayılı KHK'ya 4/C'liler için bir madde eklenerek şu oranda ek ödeme verilir denilmesinin daha doğru olacağını söyledik ama nafile.

Sonra bazı kurumlar hemen, diğerleri de onlara uyarak dediler ki; 'Madem toplu sözleşmede ek ödeme verildi size, davayla kazandığınız bu ek ödemeyi size vermiyoruz.' Olay, Maliye'ye intikal etti ve ödenmeyeceği yönünde genel bir karar yayınlandı. Gerekçe olarak da mükerrer ödeme oluyor, birisi ödenmesi gerekir denildi. Halbuki dava ile kazanılan ödeme, 375 sayılı KHK'dan elde edilen ek ödemeydi, toplu sözleşmede verilen ek ödemenin bu ek ödemeyle hiç bir alakası yoktu ve başka bir kalemden ödenen ekstra bir ödemeydi. Neticede 750-800 lira olan ek ödeme uçtu, yerine 115 lira olanı kaldı.

Aradan 20 ay geçti ve yeni bir toplu sözleşme geldi çattı. Yetkili sendikanın bir şey yapması gerekiyordu. Kadro, kadro dedi olmadı, efendim zaten kadro değil 4/B dedik dedi olmadı, yahu zaten sözleşmede çalışma yapılması şeklinde yazıyor dedi ve zaman su gibi akıp geçti. Muhtemeldir ki siz şu kadro işini bırakın o iş olmayacak, onun yerine başka bir malzeme bulun denildi ve ek ödeme konusu tekrar gündeme geldi. Yetkili sendika, 2010 referandumu ile kabul edilen Anayasa değişikliği ile kurulan Kamu Denetçiliği Kurumu (Ombudsmanlık)'na bir başvuru yaptı. 4/C'liler tekrar bir umut tüneline sokuldu. Vee bir kaç gün önce her yerde okuduğumuz üzere 4/C'lilere ek ödeme müjdesi verildi. Karar metni okununca aslında olayın müjde olmadığı hemen anlaşıldı.

Görüldü ki sendika başvurusunda dava açıp ek ödeme kazanan 4/C'lilerin mahkeme kararlarının uygulanmasını talep ediyor. Kurumda doğal olarak verdiği kararda, 'Lehlerine verilen yargı kararı sonucunda ek ödemelerin ödenmesine devam edilmesi...' diyor. Bu şekilde, Anayasal olarak zaten başkaca hiç bir işleme gerek kalmadan uygulanması gereken kararlar, KDK vasıtasıyla uygulatılmaya çalışılıyor ve hem diğer kamu personeli hem de 4/C'liler arasındaki ek ödeme adaletsizliği giderilmeden aynen devam ediyor. Unutulmamalıdır ki bu karar bağlayıcı bir karar değildir. KDK, Maliye Bakanlığı'na tavsiyede bulunmaktadır. Bu güne kadar emeğin ve emekçinin daima aleyhinde çalışan Maliye'nin bu kararı uygulayıp uygulamayacağını da önümüzdeki günlerde göreceğiz.

Bütün bunlardan daha acısı; artık kadronun konuşulmadığı, ortada en azından 4/B'ye geçiş için imza altına alınmış kanun hükmünde bir sözleşme metni dururken, ek ödemeyi çözeceğim diye yola çıkıp yarayı daha da azdıran yetkili bir sendikanın olmasıdır. 4/C özelinde kadro gibi, çalışma hayatında da şu kadar sorun varken, tüm çalışanları temsil edecek yetkili sendikanın seçilmesinde geçerli rol oynayacak üye sayımı yaklaşırken tüm enerjisini üyesine ve kamu personelinin sorunlarına yoğunlaştırması gereken bir sendikanın işini gücünü referanduma harcaması ve herkesin buna seyirci kalması en azından 4/C'lilerin alçak sürünmeye devam edeceğinin yegane kanıtıdır.

Süleyman ÜSTÜN
Özelleştirme.Net Genel Koordinatörü