Yeni Şafak Yazarı ve Eski kontro terör daire başkanı Bülent ORAKOĞLU bylock kullananlarla ilgiil bir yazı kaleme aldı.

işte o yazı:

başlıklı yazımda, ByLock kullanıcılarının bir istisna haricinde tamamının FETÖ'cü olduğunu belirmiştim. Bu tespitimin tek istisnasının 'Sabit internet hattına ait modemin şifresini komşusu veya yakın akrabasından alıp bu kişilerin güvenini istismar ederek, kendine ait telefon veya bilgisayarlara ByLock uygulamasını yükleyip kullanan FETÖ'cüler olduğuna özellikle işaret ederek bu durumun güvenlik güçlerince tespitinin yapılabileceğini yazmıştım. Bu köşe yazısının Yeni Şafak gazetesinde yayınlanması sonrasında bu konuda sıkıntı yaşadığını iddia eden X şahıs gazetenin ilgili birimlerine başvurarak bu konuda tarafımdan yardım talebinde bulunmuştu. Bu konuda şahsıma yapılmak istenen diğer başvurulara da bir cevap olması ve kamuoyunun da bu konuda temkinli olması açısından aydınlatılması amacıyla (X) şahsın başvurusunu isim ve şehir adlarını kodlayarak aynen yayınlıyorum.

'Bülent Bey merhaba,

Allah'tan size sağlık, mutluluk ve bereketli bir ömür dilerim.

07/11/2016 tarihli Yeni Şafak Gazetesindeki 'FETÖ'nün Mason imamları ve Bylock' isimli yazınızda belirttiğiniz bir konuda yardımınızı talep ediyorum.

Ben X şehrinde İngilizce öğretmenliği yapmaktayım. 19 Temmuz 2016 tarihinde Milli Eğitim Bakanlığı tarafından FETÖ suçlamasıyla görevden uzaklaştırıldım. Uzun bir çaba sonucunda evimde kullandığım ve benim adıma kayıtlı olan D-Smart internet ağından Bylock (+eagle) denilen programa girildiği ve yoğun kullanım olduğunu ifade ettiler. Bu durumu değerlendirerek alt katta kiracı olarak oturan FETÖ'cülerin dershanesinde Müdür olan kişinin benim Wi-Fi mi kullanarak bu programları kullanmış olduğunu düşünerek Cumhuriyet Başsavcılığına ve onların yönlendirmesiyle de siber suçlara suç duyurusunda bulundum. Modemi de siber suçlara teslim ettim. 1,5 -2 yıl kadar önce bu şahıs çocuklarının sınav ve okuldaki ödevleri dolayısıyla benden Wi-Fi şifresini istemişti. Defalarca isteyince vermek zorunda kaldım. Bu şahıs darbe girişiminden 2 gün sonra apar topar Ankara'ya taşındığını ifade ederek X şehrinden ayrıldığını ifade etmiştir. Daha sonra öğrendik ki bu şahıs aranan ve firari durumunda olduğundan hakkında mahkeme kararı ile mal varlığına da tedbir konulmuş.

İnternet benim adıma olduğu için suçlama bana yapılmaktadır ve 17 Ağustos tarihinde ev aramam yapıldı bilgisayarım ve cep telefonuma polis tarafından el konuldu. Gözaltına alındım, 7. gün mahkemeye çıkarıldım ve tutuksuz yargılanmak üzere adli kontrol şartıyla bırakıldım. 3 ay geçmesine rağmen henüz telefon ve bilgisayar çözümlemeleri yapılmadı.

3 ay geçmesine rağmen henüz benim suç duyurumla ilgili bana bir dönüş yapılmadı.

Ben 12 Aralık'ta ağır ceza mahkemesinde silahlı terör örgütü kurmak, yönetmek ve FETÖ'ye üye olmak suçundan mahkemeye çıkacağım. Milli Eğitim tarafından hala açıktayım.

7/11/2016 tarihli yazınızda gerçek ByLock kullanıcısının belirlenebileceğini belirtmişsiniz. Bu konuda nasıl bir yol ve yöntem izlemeliyiz, nerelere başvurmalı veya ne yapmalıyız?

Bu konuda yardımınızı ve tavsiyelerinizi esirgemezseniz sevinirim.''

Öncelikle, FETÖ ile mücadelede ve FETÖ'ye darbe vurulmasında, terör örgütünün gizli ve kriptolu yazışma sistemleri ByLock ve Eagly şifrelerini kıran MİT'in teknik istihbarattan sorumlu müsteşar yardımcılığı (TİMY) birimini kutlamamız gerekir. FETÖ mensuplarının deşifre edilip devlet kurumlarından tasfiye edilmelerinde belirlenmiş birçok kriterin bir arada olması şartı aranırken ByLock veya Egaly kullanıcılarının deşifre edilmesiyle bu kullanıcıların başka kriter aranmadan FETÖ'cü olduğu kabulü yargı ve polis içinde kesin bir kanaat oluşmasına yol açmıştır. Zira ByLock ve Eagly kullanıcılarının referans ve üç aşamalı şifre sistemleriyle bu programa girebilmeleri bu kanaatin asıl nedenini oluşturmuştur. Ancak bu peşin kabul, programları kullananların deşifresinde başlangıçta bazı önemli hatalara yol açmıştır. Kısa sürede tespit edilen en önemli aksaklığın giderilmesi amacıyla, şifreli programlara girebilen ''gerçek kullanıcıların (FETÖ'cülerin) tespiti'' ve tasfiyelerin hakkaniyet ölçütüyle yapılabilmesi için MİT, operasyonel kurumlara brifing vermişti. Bu brifingte kolluk gücünün ve istihbarat birimlerinin, programı kullanan kişiyle abonelik sahibinin aynı kişi olup olmadığını tespit ve teyit etmesi istenmişti.

Yazının devamı İçin TIKLAYINIZ