Türkiye’de 18 milyonu aşkın öğrencinin sayıları 70 bini bulan eğitim kurumlarında eğitim hizmeti aldığını kaydeden Erdoğan, “Özel eğitim kurumları ve diğer eğitim-öğretim birimleri ile bu sayı 86 bine kadar çıkıyor. Milli Eğitim Bakanlığımızın bunlara ilave olarak 21 bin dersliğe sahip 13 bin yeni okula ihtiyacı bulunuyor. Ayrıca mevcut okulların bir kısmında da depreme karşı güçlendirme çalışması yapılması gerekiyor. Bu akşam burada birlikte olduğumuz ülkemizin seçkin iş insanları ve hayırseverlerinin desteği ile Milli Eğitim Bakanlığımızın okul ihtiyacını tamamen çözmeyi hedefliyoruz. Bu kampanyada ben sizlerin yerinizi alacağına inanıyorum” ifadelerini kullandı.

“BENİM SİZDEN RİCAM ŞU, DEPREM RİSKİ YÜKSEK ALANLARI ÖNCELİK VERMENİZDİR”

Salonda gösterilen harita üzerinden isteyen bağışçının istediği bölgedeki okulun yapımını veya deprem güçlendirmesini üstelenebileceğinin altını çizen Erdoğan, “Benim sizden ricam şu, deprem riski yüksek alanları öncelik vermenizdir. Çünkü bu bölgelerde yapılan okullar öğrencilerimiz için güvenli çatılar olmanın yanında deprem sonrasında vatandaşlarımızın sığınacakları barınma alanları olarak kullanılabilecek. Gerek ağır hasarlı binaların tamamen boşaltılması, gerek artçı sarsıntılar sebebiyle diğer binalara bir müddet girilememesi sebebiyle bu tarz yerlere ihtiyaç duyuluyor. Elazığ’da spor salonlarından okullara kadar depreme dayanıklı olarak inşa edilmiş tüm kamu binaları uzunca bir süre bu amaçla kullanıldı. Masalara bırakılmış olan kartlara yazacağınız bağışlarınız buradaki ekranlarda da görünecek. Böylece kimin nerede, hangi okulun veya okulların inşasını üstlendiğini Türkiye buradan takip edebilecek. Ayrıca ekranları başında bizi izleyen vatandaşlarımıza da bir çağrıda bulunmak istiyorum, kampanyamız sadece bu salonda bulunan arkadaşlarımızla sınırlı değil, imkanı olan her vatandaşımız sadaka-i cariye olarak dilediği yerde ister derslik, ister okul şeklinde katkı ile bu kampanyaya iştirak edebilir. Bağışlarınızla inşa edilecek okullarda eğitim-öğretim görecek öğrencilerin her biri sizin manevi evlatlarınız olacaktır. Bu okullarda yetişecek her evladımızın ülkesine ve milletine yaptıkları katkıların manevi hasılasından size de pay düşecek. Böylesine bitip tükenmek bilmeyen hayr içinde yer almanın hazzı pek az örnekle karşılaştırılabilir. Fani olan bizler bu dünyadan göçüp gittikten sonra da arkamızda hizmet vermeye devam edecek eserler bırakacak olmaktan daha büyük bir mutluluk kaynağı yoktur. Buralardan yetişecek olan yavrular size yaptıkları dualarla inanın sizler de ebedi alemde çok daha rahat edeceksiniz. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın sözünü kendisine rehber edinmiş bir yönetim olarak biz de bu hayr işini destekleyenlere her türlü kolaylığı gösteriyoruz. Milli Eğitim Bakanlığımıza yapılan her türlü ayni ve nakdi bağışın tamamı gelir vergisinden düşürülebiliyor. Bağışçı desteği ile yapılan okul ve yurtların inşaatındaki tüm giderleri KDV’den muaf tuttuk” dedi.

“BİZİM EN BÜYÜK SERVETİMİZ GENÇ VE YETİŞMİŞ İNSAN GÜCÜMÜZDÜR”

Önümüzdeki dönemde okul, derslik, öğretmen sayısı kadar çocukların zihin ve gönül dünyalarını geliştirmeye de önem verilmesi gerektiğini kaydeden Erdoğan, “Son yıllarda bu konuda medyada giderek daha sık şekilde gerçekten can acıtıcı, üzüntü verici olduğu kadar da düşündürücü haberlere, fotoğraflara rastlıyoruz. Çocukluğa ve gençliğe veremeyeceğimiz derecede vahamet arz eden bu tabloyu süratle değiştirmemiz gerekiyor. Hem kamu hem toplum olarak derin bir muhasebe yapmamız, tefekkür etmemiz, eğitim öğretim yolunda yeni bir haritası hazırlamamız önem arz ediyor. Evlatlarımızdan iyi matematik, fen bilgisi, edebiyat, coğrafya bilmenin yanında, hatta onlardan önce iyi insan olmayı öğretmeliyiz. Annesine, babasına, öğretmenlerine, arkadaşlarına saygılı olmayı bilmeyen bir çocuğun diplomasında ne yazdığının önemi kalmaz. Medeniyet ve tarih değerleri ile yoğrulmamış, milletine, bayrağına, ezanına, vatanına, devletine sıkı sıkıya bağlı olmayan her evladımız dalından kopan yaprak gibi savrulup gitmeye açık demektir. Bizim en büyük servetimiz genç ve yetişmiş insan gücümüzdür. Böylesine muazzam bir serveti böyle hoyratça savurmaya, tehditlere açık bırakmaya hakkımız yoktur” diye konuştu.