Elhamdülillah. Çok sıkıntılı bir süreç sonunda yapılamaz denilen referandum bitti ve Evet sonucuyla tamamlandı.

Çok şey oldu, çok şey konuşuldu, çok şey anlatıldı.

Ama daha çok söz var edilmesi gereken.

Hatta bu sonuca göre daha çok konuşacağız ve daha çok şey yapacağız, iyilik ve güzellik adına.

Eğer evet sonucu daha yüksek bir oranla önde olsaydı Türkiye'deki dönüşümün hak ettiği önemin farkına varılmazdı.

Ama bu sonuç bize çok mesaj veriyor.

Hele İstanbul ve Ankara'daki sonuç başlı başına ele alınması ve irdelenmesi gereken bir sorunlar yumağını bize anlatıyor.

Demek ki neymiş;

Gökdelenlerin boyu arttıkça adaletin boyu kısalıyormuş

Rezidansların sayısı arttıkça ahlakın oranı düşüyormuş

Betonlaşma arttıkça yozlaşma çoğalıyormuş

Kentsel dönüşüm denilen saçmalık arttıkça merhamet azalıyormuş

Belediyelerin haksız uygulamaları arttıkça vatandaşın gözündeki itibar azalıyormuş

Bankaların vatandaşa faiz zulmü arttıkça milletin sabrı azalıyormuş

AVM lerin sayısı arttıkça milletin gönlündeki tahtın seviyesi düşüyormuş

Öyle binaları Osmanlı Selçuklu motifleriyle süsleyince maksat hâsıl olmuyormuş

Allah'ım bu necip milletten razı ol.

Bu millet 15 Temmuz'da canını dişine takıp bir gecede darbecileri def edip devletini yeniden kurdu.

Bu millet tüm dünya milletlerinin ona yüklediği sorumluluğun bilinciyle hareket edip referandumda Evet dedi.

Ama öyle bir şey yaptı ki 2015 Haziran seçimlerindeki gibi kantarın topuzunu kaçırmadan ve vermesi gereken dersin etkisini hesap ederek davrandı.

Referandum öncesi toplumda oluşan ve oluşması muhtemel olan ayrışmaya engel olacak şekilde Evet'i Hayır'dan çok fazla koparmadan ince bir teraziyle ayar verdi.

Hem kendi kendine, hem de yöneticilerine kendinize gelin, toparlanın, silkinin, adaletten uzaklaşmayın, helal ve harama dikkat edin, ahiretinizi yakmayın, 1.5 milyar Müslüman ve 7 milyar insanın sorumluluğu üzerinizde iyi düşünün, dünya büyük bir savaşın eşiğinde hazır olun dedi.

Ey devletimizin Akilleri,

Ey ülkemizi yönetenler,

Ey Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan,

Ey Başbakanımız Sayın Binali Yıldırım,

Bundan sonra, İyilerin, Doğruların, Dürüstlerin, Sözüne güvenilirlerin, Bedel ödeyenlerin, Sabredenlerin, Ranta bulaşmayanların, Gerçek Akillerin uyarılarını dinlemezseniz vebaliniz büyük.

Bürokratik oligarşiyi yıkmazsanız,

Sahtekâr siyasetçileri görevden almazsanız,

Memur imparatorluğunu alt etmezseniz,

Fetöyü ve benzerlerini temizlemezseniz,

Kalkınmayı tabana yaymazsanız,

Zenginliği adil dağıtmazsanız,

Şehirleri ufaltmazsanız,

Tohumu, tarımı ve hayvancılığı korumazsanız,

Parayı yeniden tanımlayıp milleti faiz ve kredi sarmalından kurtarmazsanız,

  1. Sanayi devrimini ve dijital dünyayı idrak etmezseniz,

Dostunuzu ve düşmanınızı bilmezseniz,

Geleneği ve kadim olanı yüceltmezseniz,

Biz millet olarak üzerimize düşeni yaptık.

Yine üzerimize ne görev düşerse yaparız.

Yeter ki bizi yani milleti doğru anlayın.

Böyle devam ederseniz bir daha seçim yapacak ülke ve ortam da kalmaz.

Son bir yorum; ANADOLU, modernizm ve ranta bulaşmayan engin öngörüsü ve izanı ile ülkeyi büyük bir kaostan kurtardı. İstanbul'u bozdunuz. Ne olur Anadolu'yu bozmayın.