Emine Bulut’un Kırıkkale’de boşandığı eşi tarafından öldürülmesine ilişkin yeniakit.com.tr’ye konuşan Abdurrahman Dilipak, “Kibriti gözümüze çok yaklaştırınca arkasında bir ormanı kaybedebiliriz. Kibritler ateş alıyor. Ateş düştüğü yeri yakar. Emine Bulut cinayeti ve diğer benzeri olayların artmaması için bu sürecin bir an evvel durdurulması ve aile kurumunun sil baştan ele alınması ve bu akan kanın, akan gözyaşlarının durdurulması gerek.” uyarısında bulundu.

Yazar Abdurrahman Dilipak, Türkiye’nin konuştuğu kadın cinayetlerine ilişkin dikkat çeken açıklamalarda bulundu.

“Bütün kadın cinayetleri ülkemiz için utanç verici bir durumdur”
Emine Bulut cinayetinin hiçbir şekilde kabul edilmesinin mümkün olmadığına dikkat çeken Abdurrahman Dilipak, “Bu cinayet dahil bütün kadın cinayetleri ülkemiz için büyük bir utanç verici bir durumdur.” şeklinde konuştu.

“Türkiye’de yapılan bazı düzenlemeler, aileyi hedef alan ifsat hareketine dönüştü”
Ülkemizde mevcut kanunların cinayetleri artıran bir etken olduğuna işaret eden Abdurrahman Dilipak, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Kadın cinayetlerini tetikleyen faktörlere baktığımızda İstanbul Sözleşmesi, 6284 sayılı yasa ve bazı aileyi yok etmeye ilişkin diğer düzenlemeleri görmemezlikten gelmek mümkün değildir. Türkiye’de yapılan bazı düzenlemeler, maalesef erkek, kadın ve çocukları hedef alan bir ifsat hareketine dönüşmüştür.”

“Akan kan ve gözyaşları durdurulsun”
Aileyi yok etmeye yönelik şikayetlerin aşırı arttığına ve her geçen gün mağdurların sayısının da yükseldiğine dikkat çeken Abdurrahman Dilipak, “Kibriti gözümüze çok yaklaştırınca arkasında bir ormanı kaybedebiliriz. Kibritler ateş alıyor. Ateş düştüğü yeri yakar. Emine Bulut cinayeti ve diğer benzeri olayların artmaması için bu sürecin bir an evvel durdurulması ve aile kurumunun sil baştan ele alınması ve bu akan kanın, akan gözyaşlarının durdurulması gerek.” şeklinde konuştu.

“Aile toplumun kozmik odasıdır”
Yeni Akit Gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak, sözlerini şöyle tamamladı:

“İstanbul Sözleşmesi ve CEDAW, bunlara dayalı uygulamalar ve düzenlemeler sebebi ile başlayan tartışma giderek büyüyor. Bu konuda giderek artan mağduriyetler ve yaşanan aile içi kavga ve cinayetler toplumda giderek artan bir tartışmaya sebeb olurken, aylardır devam eden protestolara rağmen bir düzenleme yapılmaması gerilimi daha da artırıyor. Ailenin toplumun kozmik odası olduğunu ve bu düzenlemelerle ailenin kozmik odasına girildiğini ve fincancı dükkanına giren filin sebeb olduğu tahribat gibi bir sonuçla karşı karşıyayız.”


 Murathan Seyitoğlu  / Yeniakit.com.tr