Yeni Akit Gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak, kamuoyunda “fesat sözleşmesi” olarak bilinen İstanbul Sözleşmesi’nin daha etkin uygulanması ve izlenmesine yönelik yapılan toplantılara tepki gösterdi. TBMM’de yapılan komisyon toplantısını yeniakit.com.tr’ye değerlendiren Dilipak, “Şeytan, işbirlikçileri ile birlikte fazla mesai yapıyor.” şeklinde yorumladı.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, İstanbul Sözleşmesi ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği gibi sapkın projelere ilişkin, “İstanbul Sözleşmesi nas değildir, fesh edilebilir” açıklamasına rağmen, AK Parti Kayseri Milletvekili Hülya Atçı Nergis’in başkanlığını yaptığı “İstanbul Sözleşmesi’nin Etkin Uygulanması ve İzlenmesi Alt Komisyonu”nun, “aileyi parçalama sözleşmesi” olarak bilinen İstanbul Sözleşmesi’nin daha etkin uygulanması için Feminist derneklerle yapılan toplantıya bir tepki de Yazar Abdurrahman Dilipak’tan geldi.

“Şeytan, işbirlikçileri ile birlikte fazla mesai yapıyor”

“İstanbul Sözleşmesi’nin Etkin Uygulanması ve İzlenmesi Alt Komisyonu”na katılan isimlere değinen Abdurrahman Dilipak, “Türk Kadınlar Birliği, Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı, Kadın Dayanışma Vakfı VE KADEM’in de TBMM’deki komisyon toplantısında yer aldığını görüyoruz. Görünen o ki, bugünlerde Şeytan, tüm dünyada işbirlikçileri ile birlikte fazla mesai yapıyor. Seçim sonuçlarının bu şekilde sonuçlanmasında Kadın politikalarının aile üzerindeki tahribatının ve bu tahribata sebep olan süreçte, sözleşmeye dayalı eylem ve söylemlerin rolü büyüktür.” şeklinde konuştu.

“Toplumsal sorunların çözümü yolunda adımlar atılmalı”

Süresiz nafaka ve erken evlilik mağdurlarının çığlıklarına kulak tıkandığına işaret eden Abdurrahman Dilipak, sözlerini şöyle tamamladı:

“İstanbul Sözleşmesi ve 6284’ün mağdur ettiği insanlarımızın sayısı gün geçtikçe artıyor. Bir yandan süresiz nafaka mağdurları, diğer yandan erken evlilik mağdurları sorunlarına çözüm beklerken İstanbul Sözleşmesi’nin etkinliğinin artırılmasını ilişkin toplantılar yapılması kamuoyundaki tepkileri daha da artırıyor. Toplumsal sorunların çözümü yolunda adımlar atılmalı. Şeytan şeytanlığını yapacak, şeytana karşı olanlar da Hak bildikleri yolda yürümeye devam edecekler. Ve herkes yapıp yapmadığı ile, ya kendi cennetine sırtında tuğla taşıyacak, ya da kendi cehennemine odun taşıyacak. Nefislerimize taht kurmuş oturan Şeytanların varlığı günah işlememizin gerekçesi, bahanesi olamaz. Necip Fazıl Kısakürek’in dediği gibi ‘Ey düşmanım sen benim ifadem ve hızımsın, gündüz geceye muhtaç, bana da sen lazımsın.'