Osmanlı döneminde Şeyhülislam olarak görev yapan Mustafa Sabrının adı Tokat'ta yeni açılan bir İmam Hatip Lisesine verılmışn. Kemalist çevrenin. 'Şeyhülislam Mustafa Sabrı Efendi maalesef ki Tokat doğumludur. Bir vatan hainidir...' cümleleri ile başlayan alçalücı açıklamalar ve tepki göstermeleri üzerine. Milli Eğitim Bakanlığı nın talimatıyla okulun ismi değiştirildi.

Peki, Şeyhülislam Mustafâ Sabrı Efendi kimdir?

Son Osmanlı ulemasından olup, önemli fikir adamı ve din âlımı olan Mustafa Sabrı Efendi. Osmanlı şeyhülislamlarının yüz yirmi yedıncısıdır. İttihat ve Terakki Cemiyetine muhalifliği ile bilmiyor 1922 yılında Kahire ye hicret etmek zorunda kaldı. Carmü'l Ezherde müderrislik yaptı ve orda vefat etu. Bu değişiklik hem bakanlık hem de hükümet için züldür. Kemalist çevrenin ideolojik gerekçelerini bahane ederek, önemli bir âlim ve fikir adamının ismini değiştirmek ne ile açıklanabilir?

Aynı çevre yarın; ''Bediüzzaman. Sütçü İmam, Mehmet Akif vb' diğer âlim ve mütefekkirlerimizin de isimlerinin kaldırılmasını talep ettiğinde yine sessiz sedasız benzer adımlar mı atılacak?

İşin daha hazin olanı ise ne entelektüel muhafazakâr çevrelerden ne de yazarçizerlerden bu konu ile ilgili bir tepkinin gelmemesidir. Gerek hükümet gerekse aydın muhafazakâr cenahtan herhangi bir sesin çıkmaması Uç sebebe bağlanabilir. Birincisi Kemalist çevrenin Mustafa Sabrı Efendi hakkındaki ideolojik gerekçelerini doğru bulup. 'Mustafa Sabrı efendi bir vatan hainidir' düşüncesini onaylıyor olmaları. ikincisi ı Konuyla ilgili Sayın Cumhurbaşkanı fikrim açıklamadığından dolayı kimseden çıt çıkmıyor olması Malumunuz ıc ve dıs gelişmeler ile ilgili Sayın Cumhurbaşkanı nın açıklamalarına göre bürokrasi gardım alıyor ve yazarçızerler mürekkeplerinin rengini seçiyorlar. Üçüncüsü) AK Parti nın;

''İslamcı AK Parti' veya 'Muhafazakâr AK Parti' den 'Milliyetçi AK Parti' veya 'İslamcı Kemalist AK Parti' eksenine kayıyor olması Birinci sebep duşuk bir ihtimal olduğu ıcın pek yorum yapmadan ikinci ve üçüncü sebeplen analız edehm.

Herhangi bir konuyu yorumlamak için Sayın Cumhurbaşkanı nın açıklamasını beklemek bir Müslüman olarak hiç kimseye yakışmaz, Ülkedeki gelişmeler karşısında; STK'lar, Kanaat önderleri ve aydın çevreler ' Doğruya doğru' 'Yanlışa yanlış'' demelidir.

Siyasi otoritenin iki dudağı arasındaki yoruma göre yol haritasını çizmemek. İslam tarihinde olduğu gibi gerektiğinde siyasi otoriteye karsı ''seni kılıcımla düzeltirim' yorumunu yapabilmelidir. Eksen kaymasına gelince; birkaç ay önce sözde muhafazakâr bir gazetecinin 'Artık AK Para nın bu radikal İslamcılarla da yollarının aynlması lazım' yorumu. Birkaç ay sonrası Perınçekın 'Erdoğan Islamı Kemalist oldu. Bizim savunduğumuz noktaya geldi' yorumunu bir araya getirdiğimizde sanki birileri 15 yıl aradan sonra AK Parti yi dizayn etmek için düğmeye basmış ve tahayyül ettikleri planı uygulamaya koymak istiyorlar.

Buna AK Parti'nın milliyetçi dili, Irak Kûrdıstan ındakı referandum politikası ve en son 10 Kasımdaki Atatürk ve Anıtkabir sevdası eklenince ister istemez 'Acaba AK Partide bir eksen kayması mı oluyor?' endişesine kapılmıyor değiliz. Sonuç olarak başta Sayın Cumhurbaşkanı ve sorumluluk sahibi herkes dâhıh ve harici desiselere rağmen. Islamı çizgisini muhafaza etmeli ve Mustafa Sabrı gibi âlimlere iade-ı itibarda bulunmalıdır.

Nezir TUNÇ/Doğru Haber