D.Mehmet Doğan: Dile müdahalenin neticesi dilin istikrarsızlaşması ve dolayısıyla düşüncenin kısırlaşmasıdır

 


Güz Dönemi Özgür Eğitim Sohbetlerinin ikinci programına Türkiye Yazarlar Birliği Onursal Başkanı Mehmet Doğan konuk oldu. ‘Eğitimin Dili’ başlıklı sohbet programı Genel Başkan Abdulbaki Değer’in takdimiyle başladı.

 


Özgür Eğitim Sohbetlerinin ikinci programında Türkiye Yazarlar Birliği Onursal Başkanı Mehmet Doğan’ı ağırlamaktan büyük mutluluk duyduklarını belirten Abdulbaki Değer memleketimizde eğitim; Mehmet Doğan Hocanın ‘Kemalizm’e ilişkin yaptığı ‘çok meşhur meçhul’ betimlemesi gibi herkesin hakkında konuştuğu ancak esasına ilişkin kimsenin pek bir şey bilmediği duruma benziyor. Rahmetli Cemil Meriç’in kendini tanımlamasına atfen ‘kendisini Türkçeye ve Türkiye’nin irfanına adamış mütecessis bir fikir işçisi olan’ Hoca’yla ‘Eğitimin Dili’ni konuşmak zaten sohbetin başlığı itibariyle zengin çağrışımları olan bir zeminde hareket edeceğimizi ima ediyor. Başlığın Türkçe, Türkçe eğitimine dönük çağrışımları var. Diğer taraftan başlığın eğitimi belirleyen ideolojik, politik, felsefi dile ilişkin çağrışımları da var. Bu açıdan sohbetin eğitim tartışmamıza, kavrayışımıza derinlik katacağına inanıyorum.

 


Mehmet Doğan Hoca, soru cevap kısmıyla bir buçuk saati aşan sohbete Özgür Eğitim-Sen’in ciddi bir fark yarattığını ve eğitim tartışmalarına önemli bir katkı sunduğunu belirterek başladı. İslam tarihinde eğitim dilinin uzun dönemler boyunca Arapça olduğunu tıpkı Batı dünyasının Latince üzerinden sağladığı ortak dünyayı İslam dünyasının da Arapça üzerinden bu ortak dünyayı inşa ettiğini belirtti. Özellikle 19. yüzyıldan itibaren modernleşme sürecine paralel olarak Türkçenin eğitim dili olarak da kullanımını getirmiştir. 19. yüzyılın sonları, 20. yüzyılın başlarında öz Türkçeci akımlar ve arayışlar da olmak birlikte son derece zengin bir dile sahip olduğumuzu rahatlıkla belirtmek gerekiyor. Dil devriminin bu açıdan hem ait olduğumuz medeniyet dünyasından ayrı düşmeyle hem de bu zengin dil ve tarihsel birikimden uzak kalmayla doğrudan ilintilidir ve hayati önemdedir. Dile dönük vurucu müdahalelerin dili istikrarsızlaştırdığını, dilin istikrarsızlaşmasının aynı zamanda düşüncenin istikrarsızlaşması ve kısırlaşması anlamına geleceğini belirten Hoca bugün kökeni tartışmalı olan eğitim ile maarif, terbiye, talim, tahsil, tedris, tedrisat vs. gibi pek çok kavramını karşılayan bir kısırlığa mahkum olmuş durumdayız. Böyle olunca bir derinleşme, belirli bir düzeye ulaşma da çok zor oluyor. Herkes beslendiği dış ülke üzerinden dile yeni eklemeler peşine düşüyor ancak kelime, kavram kısacası dil anlam üzerine mutabakat üzerinden işler ve eğer bu mutabakat söz konusu olamıyorsa belirli bir mesafe almaktan da söz edemiyoruz. Eğitimin kitleselliği, zorunluluğu gibi hususların da eğitimin niteliğini doğrudan etkilediği günümüz koşullarında eğitim üzerinde ciddi bir tefekkürden bahsedemiyoruz maalesef.

 


Katılımcıların soruları ile zenginleşen ve derinleşen sohbetin ardından Mehmet Doğan Hocaya ve katılımcılara teşekkür eden Abdulbaki Değer Özgür Eğitim Sohbetlerinin üçüncüsü 25 Ekim’de olacak diyerek sohbeti sonlandırdı.