15 Temmuz darbe girişiminden sonra bazen 'FETÖ, Erdoğan’dan kurtulmak istiyorsa, darbe yerine en yakınındaki FETÖ’cü yaverlere suikast yaptıramaz mıydı?' sorusu sorulur.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a suikast davası sanıklarından eski başyaver Ali Yazıcı, dün Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki savunmasında, '24 saat Cumhurbaşkanı Erdoğan ile birlikteydim, yanımda zaman zaman silahım vardı. Kripto FETÖ’cü olsam suikastı ben yapardım' dedi.

Çok mantıklı bir açıklama değil mi?

Hele 15 Temmuz’a “tiyatro” ya da “kontrollü darbe” diyenler için son derece kullanışlı.

Darbe, sürecin devamı 

15 Temmuz darbesinin neyin devamı olduğunu yazmadan bu sorunun cevabı anlaşılmaz.

15 Temmuz, tıpkı 7 Şubat MİT Müsteşarı’nın tutuklanması girişimi, tıpkı 17/25 Aralık operasyonları gibi Erdoğan ile yakın çevresi ve ona yakın dar bir siyasetçi ve bürokrat çevresinin bertaraf edilmesini amaçlıyordu.

Kısaca, “Erdoğansız bir AKP” isteniyordu. Evet, 'suikast' ile 'siyasi lider bertaraf' edilir ama “darbe” ile aynı siyasi sonuç sağlanmaz. Çünkü suikast ile lider öldürülürse, yerine gelecek kişi kısa süre sonra “fail”, “hain” ve “işbirlikçi” muamelesi görür. Siyasi taban da parçalanır.

Buna rağmen FETÖ ve onu kullanan güç, Erdoğan’a suikast talimatı verseydi, o yaver ya da bir başkası mutlaka gerçekleştirirdi.

Halk nasıl razı edilecek 

15 Temmuz’u gerçekleştiren FETÖ’nün ana amacı, Erdoğan’dan kurtulurken 17/25 Aralık sonrası kaybettiği gücü geri kazanmak ve kendisini de kullanan darbenin arkasındaki asıl güç ile uyumlu politikalar yürütecek bir lider yaratmaktı. Bunun için darbeyle Erdoğan’ı devirirken, buna “razı edilecek” halk desteğinin de dağılmaması gerekiyordu.

Peki, halk nasıl razı edilecekti?

Cevabı 15 Temmuz gecesi TRT’de okunan darbe bildirisinde yer alıyor.

O bildiri de Erdoğan ve hükümet için “Gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içerisinde olan cumhurbaşkanı ve hükümet yetkilileri...” ifadesi kullanılıyor. Ardından ne yapılacağı şöyle anlatılıyor; '…Vatana ihanet içerisinde bulunan tüm kişi ve kuruluşların en kısa zamanda ulusumuz adına hakkaniyet ve adaletle karar vermeye yetkili mahkemeler önünde hesap vermesi temin edilecektir.”

Marmaris’e giden darbeciler Erdoğan’ı “ölü ya da diri” ele geçirmekle görevliydi. Öldürülseydi, “Kaçarken öldürüldü” denilecekti.

ABD kaynaklı “Almanya’ya sığınma talep etti” haberi boşuna yayınlanmadı. Ama o darbecilerin ilk amacı, sanıkların da söylediği gibi sağ yakalayıp Akıncı Üssü’ne götürmekti. Sonrasında yargılamaktı, tıpkı 27 Mayıs’ta Adnan Menderes ve arkadaşları, 12 Eylül ve 28 Şubat’taki siyasetçiler gibi.
 

Nedim ŞENER / POSTA