Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, iki günü birbirine eşit olmaktan kaçınan bir aksiyon üretkenliğini düstur edindiklerini ifade ederek, “Geçmişi güne taşımakla, değerlerimizi yarınla, nesillerle buluşturmakla mükellefiz. Şiarımız budur. Bunu öncülerimizin öğüdü, vasiyeti olarak aldık. Bizler iki günü birbirine eşit olmaktan kaçınan bir aksiyon üretkenliğini düstur edindik. Biz, zoru başarmanın peşinde olduk; kolay hedefler belirlemekten, sıradan işler için ter dökmekten uzak durduk. Kaldırılması imkânsız dedikleri, öğrenilmiş çaresizlik tuzağıyla üzerinde titredikleri yasaklara, dayatmalara son verdik. Kurdukları engelleri, sakınıp korudukları dengeleri tarumar ettik. İşte bu yüzden, eğitim hizmet kolunda yetkiliyiz. Eğitim-Bir-Sen, bir kanadını ekmeğe ve emeğe, bir kanadını insana ve insanlığa adamış bir şekilde zirveden yeni ufuklara süzülmeye; teşkilatıyla, sendikal mücadelenin, sendikacı kimliğinin, sivil inisiyatifin ve sivil itaatsizlik zemininin hakkını vermeye devam edecektir” dedi.



Eğitim-Bir-Sen 36. Başkanlar Kurulu toplantısı Şanlıurfa’da yapıldı. Toplantının açılışında konuşan Genel Başkan Ali Yalçın, fikrini eyleme, hayalini hedefe, hissiyatını hizmete, çabasını davete dönüştüren, ümmetin derdiyle dertlenen Mehmet Akif İnan’ın vefa atına binerek ahirete irtihalinin 17. yılında olduklarını belirterek, “Onun dünya hayatıyla buluştuğu Şanlıurfa’dayız. Onu anmak, anlamak ve anlatmak için buradayız. Ona vefamızı diri tutma çabamızın merkezi olarak da gördüğümüz Eğitim-Bir-Sen’in 36. Başkanlar Kurulu’nda bir aradayız. Bu vesileyle, Yüce Rahman’dan Mehmet Akif İnan ağabeye rahmet diliyorum. Ona dava arkadaşlığı yapan, vefatından sonra onun emanetini büyük onurla taşıyan ve ‘raciun’ hükmüyle aramızdan ayrılan adanmışlara da rahmet diliyorum. Hayatta olan büyüklerimize ve kardeşlerimize ise sağlıklı ve hayra müzahir bir ömür temenni ediyorum” şeklinde konuştu.



 

Dünyanın adalete, insanlığın merhamete muhtaçlığını sona erdirme gayretimizi vefanın eyleme dönüşmüş hâli olarak artıracağız

Eğitim-Bir-Sen’in ‘çeyrek asırlık çınar’ sıfatının tescilleneceği bir yıla girdiklerini kaydeden Yalçın, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Biz, 25. yılımızı, çeyrek asırdır bu davaya hizmetin cefasını yüklenenlere vefa yılı ilan ettik. ‘Hak geldi, batıl zail oldu’ hükmü için Eğitim-Bir-Sen zemininde ter dökenleri vefayla, ihtiramla selamlıyorum. Sadece yol arkadaşlarımıza vefamızı göstermeyeceğiz elbette. Zulüm altında olup yolumuzu gözleyen Halepli kardeşlerimize de vefamızı gösterdik, gösteriyoruz, göstereceğiz. Filistin’de İsrail zulmünü bertaraf etmek için ‘intifada’ duruşunu sürdüren yiğit yüreklere de vefakârlığımızı sürdüreceğiz. Dünyanın adalete, insanlığın merhamete muhtaçlığını sona erdirme gayretlerimizi, vefanın eyleme dönüşmüş hâli olarak artıracağız. Arakan’da, Suriye’de, Doğu Türkistan’da ve dünyanın diğer ülke ve bölgelerindeki zulme karşı sesimizi artıracağız, zalime karşı olmaktan yılmayacağız. Anadolu’yu bize yurt kılan ceddimizle geleceğimiz olan çocuklarımız ve gençlerimiz arasında vefadan köprü kuracağız. 15 Temmuz gecesini direniş ve şehadetleriyle aydınlatanları hafızalara kazıyarak, tarihe vefa sayfalarından birini açacağız.”

Küçük bir mum yakmanın, karanlığı lanetlemekten daha iyi olduğunun idrakiyle sendikacılık yaptıklarını kaydeden Yalçın, “Bildiklerimizi fikre ve eyleme dönüştürmek hedefiyle, sivil toplum örgütü olmanın hakkını verdik, veriyoruz. Bütün bunların gereklerini yerine getiren, ‘Güçlü Türkiye ve Adil Dünya’ mücadelesini sürdüren Eğitim-Bir-Sen’in yürekli öncülerine, siz değerli kardeşlerime, ‘Halep’i Açlıktan, İnsanlığı Utançtan Kurtarma’ yolculuğuna çıkan teşkilatımıza, üyelerimize teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.



 

İki günü eşit olmaktan kaçınan bir aksiyon üretkenliğini düstur edindik

“Geçmişi güne taşımakla, değerlerimizi yarınla, nesillerle buluşturmakla mükellefiz” diyen Yalçın, şunları söyledi:

“Şiarımız budur. Bunu öncülerimizin öğüdü, vasiyeti olarak aldık. Bu yüzden sendikal alandaki liderliğimizi anlık bir pozisyon olarak değerlendirmemek gerek. Çünkü bizler iki günü birbirine eşit olmaktan kaçınan bir aksiyon üretkenliğini düstur edindik. Biz, zoru başarmanın peşinde olduk; kolay hedefler belirlemekten, sıradan işler için ter dökmekten uzak durduk. Kaldırılması imkânsız dedikleri, öğrenilmiş çaresizlik tuzağıyla üzerinde titredikleri yasaklara, dayatmalara son verdik. Kurdukları engelleri, sakınıp korudukları dengeleri tarumar ettik. İşte bu yüzden, eğitim hizmet kolunda yetkiliyiz. Eğitim-Bir-Sen, bir kanadını ekmeğe ve emeğe, bir kanadını insana ve insanlığa adamış bir şekilde zirveden yeni ufuklara süzülmeye; teşkilatlarıyla, sendikal mücadelenin, sendikacı kimliğinin, sivil inisiyatifin ve sivil itaatsizlik zemininin hakkını vermeye devam edecektir. Hedeflerimize ulaşmak için gösterdiğimiz ısrarın temelinde, fikrimizden yoksun, davamızdan ve istikametimizden habersiz kimse kalmaması diğerkâmlığı yatıyor. Dolayısıyla, her okulun, her odanın, her ofisin kapısını çalmanın, her eğitim çalışanıyla tokalaşmanın derdindeyiz. Bu derdin gerektirdiği daveti, söylemi, eylemi ve kazanımları bihakkın ürettiğimiz için zirvedeyiz. Taraflı-tarafsız herkes tarafından dikkate alınan Eğitim-Bir-Sen’e kavuşan eğitim çalışanlarını nitelikli çalışmalarımız ve elde ettiğimiz kazanımlarla mutlu etmeye devam ediyoruz.”

Eğitimli sendikacı sayısını da artırıyoruz

Eğitim hizmet kolunda sendikacılığın hakkını verdiklerini vurgulayan Ali Yalçın, “Sendikacılık eğitimi vererek sendikacılığa yeni bir zemin kazandırdık. İlçe temsilcilerimizin birinci faz eğitimlerini tamamladık. İşyeri temsilcilerimizin eğitimlerini şube alanında, yerelde gerçekleştirecek formatörlerimizin eğitimlerini de tamamladık. Kazanımlarımızı, davamızı, çabalarımızı akademik bir çerçeveyle, sendikal bir içerikle sahaya taşıyan sendikacılarımız alanda, okullarda, üniversite ve fakültelerde Eğitim-Bir-Sen’i, mücadelesini, elde ettiklerini anlatıyorlar. Sendikalı eğitimci sayısını sürekli yukarıya taşıyan Eğitim-Bir-Sen, eğitimli sendikacı sayısını da sürekli artıracaktır” diye konuştu.  


Ülkemizin geleceğine yön verecek insanlar yetiştirmek istiyorsak yeni bir müfredat geliştirmek durumundayız

15 Temmuz’da milletin iradesini tacize, devletin bağımsızlığını tecavüze yeltenen FETÖ’nün izlerinin ve emir erlerinin eğitim alanından temizlenmesini önemsediklerini dile getiren Yalçın, şöyle devam etti:

“Fakat bu yeterli değil. Onların okullarının, okuma odalarının, mankurtlaştırma misyonerlerinin, sözüm ona ışık evi dedikleri hücre evlerindeki esirlerinin kirlerini akıttığı gençlerimizin ve çocuklarımızın zihinlerini de o kirlerden arındırmalıyız. Bu da yeterli değil. Türkiye’nin eğitim noktasındaki sorunlarını, çözüm yollarını, yeni arayışlarını, vizyonunu ve ulaşması gereken konumu da ortaya koymalıyız. Bu yüzden raporlar, odak analizler, tematik tespitler, çalıştaylar ve yayınlar üretiyoruz. Eğitime Bakış 2016: İzleme ve Değerlendirme Raporu, 5. Sınıfın Yabancı Dil Ağırlıklı Hâle Getirilmesi araştırması son dönemde gündemi ve bu konulara bakışı değiştirmişti. Birkaç gün önce kamuoyuyla paylaştığımız ‘Gecikmiş Bir Reform: Müfredatın Demokratikleştirilmesi’ raporumuz da müfredata bakış noktasında yeni bir çıta oluşturmaya başladı. Yapılacak müfredat reformunda fiili alana, fikri zemine ilişkin bir referans kaynağı olarak kullanılacak bir içerik ortaya koyduk. Ülkemizin, milletimizin, bölgemizin ve ülkemizin geleceğine yön verecek insanlar yetiştirmek istiyorsak, bunu başaracak bir müfredat geliştirmek durumundayız. Raporumuz, bunu başaracak kapasitemizin olduğunu herkese kanıtlıyor. Bu türden raporlarımız devam edecek. Tespit ettiğimiz sorunları ilgili ve yetkili taraflarla çözüme taşıyacak birikimimizi paylaşmaktan yorulmayacağız.”



 

Bütün eğitim çalışanlarının hak ve hukukları Eğitim-Bir-Sen’e emanettir

Yakında gerçekleştirmeyi tasarladıkları ‘Eğitim Çalışanlarının Sorunları ve Çözüm Önerileri Şûrası’nın altyapısını oluşturacak bir çalıştay yapacaklarına dikkat çeken Yalçın, “Her biri farklı konuyu ele alacak olan çalışma grupları oluşturduk. Sahaya, pratik alana hâkim olan, eğitim çalışanlarıyla sürekli temasta bulunan Şube başkanlarımızın tespitlerini ve tecrübelerini aktarması bu noktada son derece önemli ve değerli sonuçlar üretecek. Mühendisinden memuruna, veri hazırlayıcından aşçısına, şube müdüründen işletme müdürüne bütün eğitim çalışanlarının hakları da hukukları da Eğitim-Bir-Sen’e emanettir. Bu yüzden, eğitimi, eğitim hizmetini, eğitim hizmeti sunan kamu görevlilerinin beklentilerini farklı konu başlıklarıyla masaya yatıracağımız bu çalıştay, ne yapacağımıza, neler için ter akıtacağımıza, kazanmamız gerekenlere, son vermemiz gereken mağduriyetlere dair saha bilgisi olarak bize büyük katkı ve zaman kazandıracak” dedi.
 


Daha çok çalışmalı, eğitimde ülkemizi dünyanın üst ligine çıkarmalıyız

Anadolu’nun köklerinden gelen ses, vicdanını yüklenen nefes, inancımızın değerleriyle yol alan aksiyoner merkez olduklarının altını çizen Yalçın, şöyle konuştu:

“Biz, ülkemizin sorunlarının çözümünde adaletin, ülkemize ve milletimize yönelik saldırılarda cesaretin temsilcisi olarak sorumluluk aldık. Bu sorumluluğun da gereğini yerine getirdik. Bunun son örneği, FETÖ’nün 15 Temmuz’daki kin ve kan yoğun terörist darbe teşebbüsünde ortaya koyduğumuz duruştur. ‘Meydanları küresel şebekenin hizmetkârlarına, ihanet hizmeti hareketi unsurlarına bırakmayacağız. Milletin iradesini milletimizle birlikte koruyacağız’ çağrısıyla teşkilatına alanları, meydanları, caddeleri işaret eden biz olduk. Eskilerin deyimiyle ‘Keskin bıçak olmak için çok çekiç yemek gerekir.’ 28 Şubat öncesinde, 28 Şubat’ta ve sonrasında millete ve bize vurulan darbelerin, bizde ürettiği irade ve bilinçle, sonu vesayet, darbe, cunta olan her süreci keseriz, heveslilerinin önüne geçeriz. ‘Bizi, milleti ve bu milletin iradesinin eseri olan Türkiye’yi alt etmeye, diz çöktürmeye yönelik her kalkışma; tarihimizin idrak ve şuur sayfalarındaki bir değerle yeniden buluşma’ ile sonuçlanacak. Türkiye, bağımsız, güçlü bir devlet olarak, bölgesine hâkim, dünya mazlumlarına hadim olmayı sürdürecek. DAEŞ’i, PKK’sı, PYD’si ve onlara, patronlarına lojistik destek ve muhbirlik hizmeti hareketi FETÖ, milletimizin dirayetiyle, devletin kudretiyle yok olacaktır. Ülkemizi ve milletimizi hedef alan terör eylemlerinin hedefi, Türkiye’nin şahlanışını durdurmaktır. Bu eylemlerin faili ve azmettiricileri, terör üreten küresel şirret merkezinin anonim şiddet ortaklarıdır. İhanet tarlalarının, zillet mağaralarının, şiddet çukurların müşterek malikleri, milletin gazabından hisselerine düşeni mutlaka alacaklar. Bu alçaklar, milletimizin birlik denizinde, kardeşlik ırmağında boğulacaklar. Eğitim-Bir-Sen olarak, Eğitim-Bir-Sen’liler olarak buna hem inanıyoruz hem de bu şiddet ve şirret topluluğa hadlerini bildirme sürecinin sendikal alanda öncüsü, genelinde paydaşı olacağımızın bilinmesini istiyoruz. Türkiye, içerdeki prangalarından, sınırlarının dışına el uzatmama alışkanlığından kurtulduğu ve dünya mazlumlarının, sömürülenlerin gönlünde yer bulduğu için hedef alınıyor. Gittiğimiz yolda ve yönde hiçbir engelle karşılaşmasaydık, yanlış yolda, başkalarının yolunda olduğumuza inanırdık. Silahlı terörden döviz ve faiz enstrümanlı finansal teröre, AB’nin, ABD’nin kışkırtmalarından İngiliz’in, Alman’ın, Fransız’ın ayak oyunlarına hepsinin temelinde, Türkiye’nin yolunu ve yönünü kendi belirlemesine tahammülsüzlük yatıyor. Onları takip etseydik, onların rotasına tabi olsaydık Reina’daki katliamı, Beşiktaş’taki bombalamayı, Gaziantep’te, Tandoğan’da gerçekleştirilen hunharca eylemleri yapan taşeronlar, yaptıran patronlar kenarda dururdu. Türkiye, küresel düzeyde büyük oyuncu olma kapasitesini harekete geçirince oyunlar da, kumpaslar da, tezgâhlar da büyüyor. Halep’te sorunu çözmemize, milletin çözülmesini hedefleyen terör eylemleriyle tepki veriyorlar. Suriye’de iç savaşı bitirme hamlelerimize, FETÖ darbesiyle cevap vermeye yeltendiler. Silahlı Kuvvetlerimizin Suriye’deki, Irak’taki varlığından rahatsızlıklarını, canlı dedikleri kansız/soysuz bombalarla ifade ediyorlar. FETÖ eliyle yapamadıkları darbeyi, döviz kuru operasyonlarıyla yapmayı deniyorlar. Biz, milletimizle birlikte mücadele etmekten vazgeçmeyeceğimiz. İnancımız odur ki, yıkılacaklar, yok olacaklar, avuçlarını yalamaya alışacaklar. Türkiye’nin diz çökmeyeceğini anlamayacak kadar aptal, insanları acımasızca öldürecek kadar gaddar olan bu tayfanın karşılaşacağı sonucun bir an önce gerçekleşmesi için bize düşen daha çok çalışmak; alanımızda, eğitimde, ülkemizi, milletimizi dünyanın üst ligine çıkarmak; sendikacılıkta ulaştığımız zirveye, eğitim alanında memleketimizin, çocuklarımızın, gençlerimizin yerleşmesini sağlamaktır. Başarılı öğrencilerimizin olması bizim için başarı ölçeği değildir. Onların iyi insan olması, iyiliğe yatkın olması bizim eğitimdeki vasatımızdır. İyilik yapan, iyiliği yayan, kötülükle savaşan kimlikler ve kişilikler olarak hayata atılmalarını, dünyaya yayılmalarını sağlamalıyız.”

 

Hedef, üye sayımızı 500 bine çıkarmak

“Sayımızı artırmak için değil, hedeflerimize yönelik misyonu ve vizyonu yüklenenlerin daha fazla insanla, daha hızlı yol alması nicel büyüklüğümüzü artırmak durumundayız” diyen Ali Yalçın, sözlerini şöyle tamamladı: “Türkiye genelinde ve bütün illerde yetkili olmakla yetinemeyiz. Bütün okullarda, kurumlarda, üniversitelerde, öğretmenevi ve milli eğitim müdürlüklerinde, dekanlık ve rektörlüklerde de hem en çok üyeye hem de en yüksek kaliteye sahip olmalıyız. Biz, bunun için 2017 Mayısı’nda 500 bin üyeli, 500 bin sağlam, yerli ve milli bünyeli Eğitim-Bir-Sen hedefini ortaya koyduk.”