VUR PATLASIN!  ÇAL OYNASIN!

Sendikacılığın etik ve ahlakını kabadayılık yaparak yerle yeksan edenler; sırtlarını dayadıkları deri koltukların baki olduğunu, bu adaletsiz devranın hep onlarla olacağını zannederek büyük bir hayalin deryalarında kürek çekmekle meşguller. Sendikacılığın özü ve ahlakı; Hakkı tutup kaldırmak ve özlük hakların mücadelesini vermektir. Sivil toplum kuruluşlarının gaye ve hedefi nihayetinde bir HAK KAVGASIDIR.

Bugün o Hak kavgası Malum Sen lügatin da  ‘’Koltuk kavgası’’ şeklini almıştır.  Parti sendikacılığını savunanlar Türkiye Cumhuriyeti ve Aziz Türk Milletinin sendikacılığını reddederek; kendilerini arka bahçeliğe adayanlar; bugün Türkiye de yetkili sendika halindedir. Peki, yetkililerini nelere borçludurlar; Yetkilerini anayasal suç olan mobbing denilen ahlaksız bir baskı ya borçludurlar. Arka bahçeliğini yaptıkları siyasi hareketlere borçludurlar.  Girmiş oldukları toplu sözleşmelerde memuru hayal kırıklığına uğratanlar bugün neyin hak ve hukuk mücadelesinden bahsediyor? Atamaları bizzat kontrol edip gruplarda atama ile alakalı usulsüzlük yapanlar neyin sendikacılığından bahsediyor?  Liyakatsiz idareciler; asli vazifelerini bırakıp, ellerindeki sendika formları ile tehditlerle, memurun ardından koşarak neyin sendikacılığından bahsediyor?   Neden çalışanların Haklarını iyileştirmek varken baskı ile hâkimiyet kurma gayesindeler? Bunların hesabı sorulmayacak mı zannediyorlar. !Sendikacılık demek çalışanın iradesini hiçe sayarak tehditle üye etmek midir sizin tüzüğünüzde!  Yeni atanan personelin atanma heyecanı ve bölgeye olan bilgisinin ve hâkimiyetinin uzaklığından faydalanarak insanları YALNIZLAŞTIRMAK sendikacılık ahlakına dâhil olamaz. Bizim çizgimizde ise insanları yalnızlaştırmak değil aksine YANLARINDA olarak kendilerine ait olan haklardan haberdar etmek vardır. Sendikacılık bir ahlak ve mücadele müessesesidir. Çalışan hakkını ayaklar altına alan sarı sendikacıların bu tutumlarına derhal son vermelidir. Unutulmasın ki gücünü üyelerinden alan sendikanın akıbeti her çalışanın iradesine bağlıdır. Ne acıdır ki bu iradeyi baskı ile bağlamaya çalışanların karşısında Türkiye Kamu Sen dışında kimse yoktur. Hak savunmak artık insanımıza zul gelmektedir. Göz göre göre haksızlığa boyun mu eğilecek?

Memurun cebini düşünmeyen Malum Sen, bu haliyle mi geleceğin Türkiye’sine ışık tutacaktır?   İktisadi alanda istikrarı söz konusu olmayanlar mı ekonomik kurtuluş mücadelesine destek verecek? Türkiye’de her şey milli olmak zorundadır. Milli olmayan hiçbir doktrin ve esasın kaile alınmaması gerekmektedir. Biz yeterince gayri milli unsurlara ev sahipliği yapmadık mı?  Memur –Sen’in Millilik politikası nedir peki? Hangi ilkesinde milli olana yer vermiştir. Türklüğe karşı harekât halinde olan Memur Sen, Atatürk Düşmanlığı yapan Memur Sen, Milli mücadele düşmanlarına kucaklar açan Memur –Sen milli midir? Kararını vermek zor değil. Ayrıca 15 Temmuz sürecinden sonra Türk Milliyetçiliği kimliği ile gezinenlerin Milli kimlikleri nerde kaldı? Milli kimliği hiçe sayanların faydası olabilir mi?  Yıllardır hep aynı sözler, hep aynı kelamlar.  Memur Sen’in sergilemiş olduğu sendikacılık öyle bir hal almış ki insanların şuurunda gayrı sendikaya dair ‘’korku, baskı, koltuk kavgası ‘’ gibi anahtar kelimeler geliyor insanların aklına. Baskı ile nereye kadar devam edeceksiniz. 

 

Baskıya uğrayan çalışanın yapması gereken baskı yapan kişi hakkında suç duyurusunda bulunmaktır. Hiçbir şekilde korkmadan gerekli hukuki süreci başlatmalıdır. Bugün memuru çalıştığı yerinden tutun bulunduğu bölgeye kadar tehdit ederek, sendikacılık yapmaya çalışanların sonu; hukuki sürecin nihayetiyle neticelenmelidir. Türkiye Kamu Sen’i tercih ederek Memur Sen den istifa eden çalışan derhal idarecinin odasına çağrılarak gerekli ikazlar yapılmakta. Siz insanların iradesine neyin hâkimiyetini kurma çabasındasınız. Sizin o büyükleriniz çok büyükse eğer; bu günden güne eriyen memurun iktisadi vaziyeti için çözüm bulsun o vakit.  Artık çalışanlar bu hususlar için gerekli tepkiyi göstermelidir. Çizgileri ve duruşları mevcut olmayanların başvurduğu baskı tamamen acizliğin göstergesidir. İnsanları baskı ile değil; yaptıkları ve kazanımları ile sendikal çalışma yapan Türkiye Kamu sen her alanda memurun yanındadır. Sendikacılık kimliği ile idarecilik kimliğini ayırt edemeyenlerin koltuklarını terk etmeleri şarttır.

 Sahalarda mücadele eden, çalışanların haklarını savunan Türkiye Kamu Sen her türlü mobbing ve baskının karşısındadır. Elimizden gelen her türlü mücadeleyi bu uğurda vermeye hazırız. Fikri ve zikri beli olup lakin yeni kapı ruhundan sonra milli posta bürünenlerin durak yeri neden Memur sen olmuştur? Taş atanlar neden Memur sen de birleşmiştir? Türklük ve Atatürk düşmanları neden Memur sende kol kola olmuştur?  Atatürk’ün varlığına tahammül edemeyenler, varlığını Türklüğün varlığına değil; Türklüğün karşısında olanların varlığına armağan edenler neden malum sen çevresinde?  Bu nedenleri birleştirdiğiniz vakit her türlü kapıya varacaksınız.

Tüzüklerinde ve çizgilerin de ‘’HAK -HUKUK -ADALET’ ’kavramları olmayanlar; liyakatsiz ve ehliyetsizler Türkiye’de nereye kadar söz sahibi olacaktır? Çalışanları basamak misali kullanarak çalışan için zerre adım atmayanların saltanatı ne zaman kadar sürecektir?

Dik duruşundan taviz vermeyen ‘’Adamın adamı değil! Davanın adamı’’ olan Türkiye Kamu Sen sevdalılarına selam olsun.

 

ERTUĞRUL SUBAŞI