Türk Eğitim Sen İstanbul 8 Nolu Şube Başkanı Remzi ÖZMEN İdareci atamalarıyla ilgili tepki gösterdi.

İşte o açıklama:

Bilindiği gibi Milli Eğitim Bakanı şubat ayında mevcut yöneticilerin de dahil edileceği bir sınav yapacaklarını duyurmuştu. Bunun daha adil olacağı öteden beri tarafımızca da dillendirilmiştir.

Ancak ne yazık ki kadrolaşmaktan başka hiçbir dertleri olmayan çıkar çevreleri, sınavdan korkan-kaçan çevreler buna yüksek sesle itiraz etmiş ve bakan beyin işine müdahale etmişlerdir.

Hatta daha ileriye giderek bir şube başkanı “ EBS bir değirmendir, yanlış yapanı öğütür” diyerek Bakan Bey’e aba altında sopa göstermiştir. 


Doğrudur bu sendika öğütmüştür. Yanlış yapanları değil doğru yapanları öğütmüştür. Yönetimde adalet ve hakkaniyet diyenleri öğütmüştür, haksızlık karşı susup şeytan olmayanları, dik duranları, şahsiyetli olanları öğütmüştür.

Ülke ve Millet sevdalılarını, andımızın okunmasını isteyenleri, tüm ihanet odaklarına karşı göğsünü siper edenleri öğütmüştür. Devlette kural kaide diyenleri, devletin sürekliliğini savunanları, beş bin yıllık kadim medeniyete sahip çıkanları öğütmüştür. Liyakat, diyenleri, hukukun üstünlüğünü savunanları, tavizsiz yaşamayı seçenleri, ahlaksız teklifleri red edenleri öğütmüştür.


Kendi şahsi ikballerini devletin ve milletin çıkarlarından üstün görenler unutmasınlar ki bu devlet dört bin yıldır liyakate ve adalete dayalı olarak ayakta kalmıştır.

Bengü Taşlarda yazdığı gibi bu topraklarda liyakate karşı çıkanlar ancak Çin inin yaptığını yapıyorlar. Çünkü” Çin milleti bilgili, doğru akıllı insanı yürütmezmiş” diyor Bilge Kağan. Bin dört yüz yıl önce liyakati ancak düşmanlarınız istemez diyerek bunu istemeyenlere karşı bizi uyarmaktadır.

Yusuf Has Hacip ise “Başkasının emeğini takdir etmeyen tam anlamıyla bir öküz olur, ey devlet adamı” diyerek bin yıl önceden bize liyakati önemseyin demektedir.


Hatırlayanlar bilir; 1999 yılında kurulan DSP-MHP-ANAP Koalisyonu döneminde başta KPSS olmak üzere idareci atamaları dahil birçok alanda sınav getirilmişti. O günde biz buna itiraz etmedik. Çünkü kurallı kaideli bir devlet olmadan muasır medeniyetler seviyesine çıkmamızın imkansızlığını biliyorduk. Mesele kendi sendikamızdaki bir arkadaşı bir yere taşımak değildir. Mesele doğru kişiyi, doğru yere getirmektir. Tursun Bey’in adalet her şeyi yerli yerine oturtmaktır ifadesini ağzına dolayanlar neden bu konuda kıvırmaktadırlar acaba!..

Demek oluyor ki dertleri doğru ya da yanlış değil. Kutsal değerlerimizin arkasına sığınarak çeteciliklerini sürdürmek bununla güç kazanıp zulümlerine devam etmektir.

Nitekim demiyorlar mı masada yalnızca biz olalım diye!..

Demiyorlar mı bütün sendikalardan bizlere aidat kesilsin diye!.. 


Arkadaş ne kadar doyumsuzsunuz!.. Bu kadar hak yemek bile normal bir insanı çatlatmaya yeterken nedense siz hiç aldırmıyorsunuz, daha da çok vebale girmek için cansiperane savaşıyorsunuz!..

Öyle görünüyor ki iştahınız yerinde, şimdi de Bakan Bey’i yemeye hazırlanıyorsunuz! ..

On altı yıldır Milli Eğitim de bir arpa boyu yol alınmamışken yeni bir ümitle göreve getirilen Ziya Selçuk Bey’in ayağına paranga olmaya devam edeceksiniz.

Kah Genel Başkan düzeyinde kah Şube düzeyinde istemezüüük diye avazınız çıktığı kadar bağırıyorsunuz. Yetmedi; eski Genel Başkanınızı Eğitim politikalar kuruluna sokarak bir baskıyı da orada devreye sokuyorsunuz.


Sayın bakan; siz doğruları yapın, eğitimde liyakat ve ehliyetin yeniden hayata geçmesini sağlayın varsın bozuk saatler yalan yanlış işlesin.

Esas olan bir sendika değil top yekün seksen milyon insanımızın geleceğidir. Varsın menfaat odakları konuşsun, bir zümrenin değil milletin yararına olan her türlü kararınızın sonuna kadar yanında olacağız!..

Yeter ki eğitimde daha fazla zaman kaybetmeyelim yeter!..

Varsın onlar istemezüük desinler!..

Remzi ÖZMEN 

Türk Eğitim Sen İstanbul 8 Nolu Şube Başkanı