MEB’e bağlı, 81 il ve 919 ilçenin üst düzey yöneticilerinin özgeçmişleri incelendi. 1000 yöneticinin 356’sının eğitimleriyle ilgili bir bilgiye ulaşılamıyor. Araştırmaya göre öğretmenlerin yüzde 55’ini kadınlar oluştururken, yöneticilerde bu oran yüzde 2. Yani kadınlara yöneticilik kapıları açılmıyor. Ayrıca yöneticilerin 3’te 1’inin din eğitimi kökenli olması ise dikkat çekiyor

AYSEL BOZAN YILMAZ

Türkiye genelinde, Milli Eğitim Bakanlığı’na (MEB) bağlı, 919 ilçenin üst düzey yöneticilerinin özgeçmişlerini inceleyen Eğitim Uzmanı Alaaddin Dinçer, ilginç sonuçlar ortaya koydu. MEB’de, kadrolaşma tartışmalarının sıkça gündeme geldiğini kaydeden Dinçer, yöneticilerin büyük oranda üyesi olduğu sendika ile bitirdiği öğretim kurumları üzerinden atanmasının eleştirildiğini belirtti. Bu kapsamda yöneticilerin görev yaptıkları kurumların internet sitelerini inceleyen Dinçer, toplam 1000 üst düzey yöneticinin özgeçmişini inceledi. Buna göre 1000 yöneticinin 356’sının özgeçmiş bilgisi yer almıyor. Yani nereden mezun olduğu, daha önce hangi görevlerde bulunduğu bilinmiyor. Araştırmada dikkat çeken sonuçlar şöyle:

 


- 81 il milli eğitim müdürü, 299 il müdür yardımcısı ile 919 ilçe milli eğitim müdürü olmak üzere toplam 1299 taşra üst düzey yöneticisi arasında kadın yöneticilerin sayısı 25 yani yüzde 1,92’si kadın; 1274’ü ise erkek.

- Kadın öğretmenlerin oranı ise yüzde 55,34. Buna rağmen yönetim kadrosunda kadınlar, neredeyse yok.

- 81 ilde sadece Sakarya ve Bilecik’te il müdürü kadın. Tunceli’de il müdür yardımcısı bulunamadı, geriye kalan 80 ilde görev yapan 299 il müdür yardımcısının 16’sı kadın.

- 919 ilçenin sadece 7’sinde kadınlar müdür olarak görev yapıyor. Güneydoğu Anadolu’da kadın yönetici bulunmadığı görülüyor.

Doğdukları ile atandılar

- Araştırmada yöneticilerin bitirdikleri okullar da incelendi. Buna göre 81 il müdüründen 28’i din öğretimi menşeli programlardan mezun. Oran yüzde 34,57. 

- Özgeçmişi olan 644 il ve ilçe müdüründen 412’sinin özgeçmişlerine göre yüzde 39,32’sinin din öğretimi, yüzde 7,52’sinin meslek, yüzde 53,16’sının genel öğretim mezunu. 

- 51 ilin 400 ilçesinden özgeçmişi bulunan 232 ilçe müdürü incelendi. Bulgulara göre yöneticilerin yüzde 28,88’inin din öğretimi, yüzde 6,46’sının mesleki öğretim, yüzde 64,66’sının genel öğretimi bitirmiş. Yöneticilerin yüzde 42,67’sinin sınıf, yüzde 47’33’ünün branş öğretmenlerinden atandığı görülüyor.

- Araştırmaya göre yöneticilerin yüzde 40,52’si doğduğu ilde görev yapıyor, yüzde 59,48’i görev yaptığı ile başka ilden atanmış.

 - Toplam oransal ortalamada ise 644 il ve ilçe müdürünün yüzde 34,10’unun din öğretimi, yüzde 6,99’unun mesleki öğretim, yüzde 48,91’inin de genel öğretim mezunu olduğu bulgusuna ulaşılıyor. Bölgesel bazda ise din öğretimi tedrisatından geçenlerin en çok yönetici yapıldığı bölgelerin Marmara ve Karadeniz olduğu görülüyor. 

- İlçe müdürlüklerinde din öğretimi ağırlıklı yükseköğretim programlarından mezun olanların sayısına bakıldığında ise 21 yöneticinin bulunduğu İstanbul birinci sırada yer alıyor. Ordu’da 9, Ankara, Balıkesir ve Hatay illerinde ise 8’er ilçe müdürünün din öğretimi ağırlıklı programlardan mezun olduğu görülüyor.

- Üniversiteler arasında da Marmara ve Uludağ üniversiteleri, İlahiyat Fakülteleri’nden mezun olanlar, MEB’in taşra yönetimine kadro yetiştirmekte ön sıralarda bulunuyor.  

Özgeçmişleri neden yok?

Araştırma sonuçlarını yorumlayan Alaaddin Dinçer, özgeçmişi olmayan yöneticilerin oranının bu kadar yüksek olmasıyla ilgili “Atamayı yapanların atadıkları kişilerin yeterlilik ölçütlerini bilerek işlem yaptıklarının farkındayız. Buna rağmen özgeçmişi ‘gizlemenin’ hangi kaygılardan kaynaklandığı sorusu yanıtlanmaya muhtaç bir soru olarak ortada durmakta” diye konuştu.

Toplumsal cinsiyet eşitliğinin hem müfredat hem de hükümet programında yer aldığına dikkat çeken Dinçer, yönetim merdiveninin taşra basamağında yer alan birinci, ikinci ve üçüncü kademe yöneticiliğinde kadınların oranının yok denecek kadar az olduğunun altını çizdi. Bütün iş görenlere tarafsız davranma ilkesinin demokratik yönetim modelinin temel referans kaynağı olduğunu dile getiren Dinçer, “Demokratik yöntemle seçilecek yöneticilerin görevi süreyle sınırlandırılmalı. Yeterli koşulları tamamlamış öğretmenlerin yönetime aday olma ve seçilme haklarını güvence altına alan düzenlemeler yapılmalı. Bu eğitimin niteliğine katkı sağlar” dedi. 

Araştırmada kadınlarla ilgili ortaya çıkan bulguların benzer sonuçlarının Bakanlık merkez teşkilatı, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) ve üniversitelerde görüldüğünü dile getiren Dinçer, Bakanlık merkez teşkilatının üst düzey 32 bürokratı arasında bir bürokrat, YÖK’ün 19 üyesi arasında iki üye, 112 kamu üniversitesinde bir kadın rektörün bulunduğunu kaydetti.

Milliyet