MEB Müsteşarı Yusuf TEKİN'den Önemli Açıklamalar

MEB Müsteşarı Yusuf TEKİN Al Jazera Türk'e verdiği röportajda önemli açıklamalarda bulundu.

MEB Müsteşarı Yusuf TEKİN Al Jazera Türk'e verdiği röportajda önemli açıklamalarda bulundu. 

TEKİN öncelikli olarak kamuoyuna yanısyan öğretmen yeni teşvik sisteminin ayrıntılarını ve planladıkları yeni çalışmaları anlattı. 

İşte  o roportajın ayrıntıları;

Uluslarası değerlendirmelerde fen, matematik, okuma becerilerinde önceki yıllara göre puanlar bir parça yükselse de, hâlâ sıralamalarda sonlardayız. ÖSYM verilerine baktığınızda da test ortalamaları özellikle fen ve matematikte düşük. Fen ve matematiği neden öğretemiyoruz?

Fen ve matematik gibi derslerde kabul etmiyorum bu eleştiriyi. Baktığınız göstergeler açısından değişir. Ama yabancı dil açısından kabul ediyorum bu eleştiriyi. Ortalama bir OECD ülkesinde yabancı dil öğrenmek için ayrılan saat bir öğrenci için 700 saat civarında. Biz 1200 saat yabancı dil veriyoruz, ama yeterince yabancı dil öğretemiyoruz.

Fen ve matemetikte niye kabul etmiyorsunuz, ortalamalar parlak değil?

Uluslararası sınavlardaki mevzu müfredatımızla alâkalı. Biz, sadece bilgi odaklı eğitim veriyoruz. O sınavlarda bilgiyi kullanmayı değil de, bilgiyi sorduğunuzda daha başarılı olacaktır.

'Açık uçlu sınav dönemi başlayacak'

O zaman, sınav ve test odaklı eğitim sistemini sorgulamak gerekmiyor mu?

Tam oraya gelecektim. Biz testlerle çocukların bilgi düzeyini ölçüyoruz, bilgiyi analiz etme kapasitesini ölçmüyoruz. Pilot uygulamalarına başladık. Yönetmelikte ona göre değişiklik yaptık. Öğretmenlerimizin test yapma sayılarını sınırlandırdık. Açık uçlu sınavları özendirmek istiyoruz. ABİDE (Akademik Becerilerin İzlenmesi ve Değerlendirilmesi) denen bir program geliştirdik. Merkezi sınavları açık uçlu sınav haline dönüştüreceğiz. Aynı şeyi, ÖSYM de çalışıyor. Üniversiteye giriş sınavlarında açık uçlu sınav yapabilir miyiz, yapamaz mıyız diye. Temel problem burada. Bunun sebebi de, 60 kişilik sınıfları olan bir okulda, öğretmen beş sınıfa girse 300 öğrenci eder. Bu kadar öğrenciye klasik sınav yap dediğimizde vakit alır. Ölçme ve değerlendirmede daha kolay yöntemleri tercih için test usulu gerçekleştirmişler. Ama biz ne yaptık, öğretmenin yükünü hafifilettik. Artık 60 kişilik sınıfa girmiyor öğretmen. 20 kişilik sınıflar. Test yapmasını gerektiren bir şey yok. Önümüzdeki dönemde öğretmenin test yapmasını istemiyoruz. Bunu haayata geçireceğiz. 

Peki, öğretmenler de aynı ezberci sistemde okuyor ve mezun oluyor? Bilgiyi kullanmayı nasıl öğretecek, nasıl destekleyeceksiniz öğretmeni?

Maalesef. Yeni aramıza kattığımız aday öğretmenlerle ilgili çok detaylı bir süreç başlattık. 2 yıldır aday öğretmen yetiştirme sürecini çok farklı mekanizmalarla geliştirdik. Bu yıl mülâkatla istihdam ettik. Adaylık sürecinin kalkması bu anlamda becerilerine bağlı hale geldi. Bundan sonra test sınavı ile öğretmen alma felsefesi olmayacak. YÖK de öğretmen yetiştirme süreciyle ilgili çalışıyor. Öğretmenlerimizi ayrıca açık uçlu sınav yapma konusunda hizmetiçi eğitim alıyorlar.

Portatif eğitim birimleri

Başka bir sorun da devamsızlık ve okul terki. Devamsızlıklar yüksek, 15-19 yaş arasında liseyi bitirmeden eğitimden ayrılan gençlerin oranı da yüzde 38. Uluslararası araştırmalarda Türkiye’deki öğrencilerin motivasyonu yüksek çıkıyor. Buna karşın öğrencileri niye okulda tutamıyoruz?

Devamsızlık konusunda da okul terkleri konusunda da her yıl derinlemesine analizler yapıyoruz. Dünyanın her tarafında zorunlu eğitim çağında fireler olur. Türkiye’deki biraz yüksek. Şunu unutmamamk lazım, zorunlu eğitimin tarihi 2012. Bu, bir kültür ve üç dört yılda yerleşecek bir şey değil. Bir mücadele gerektiriyor. İnsanları ikna etmek gerekiyor. Rehberlik faaliyeti yürütüyoruz bu konuda. Sebeplerine baktığımızda bir sürü gerekçe var. Ancak ,çok büyük bir oranla maalesef lise çağındaki çocuklarımız Anadolu’nun pek çok coğrafyasında emeğinden faydalanılan çocuklar. Bahar aylarında devam sorunu ortaya çıkıyor. Ekim mevsimi başlıyor. Bunların hepsiyle ilgili tedbirler almaya başladık. Konar göçer ailerle ilgili yerleştikleri yerlere portatif eğitim birimleri oluşturacağız. Devam konusunda bu yıl geçtiğimiz yıla oranla çok daha başarılı bir yıl geçireceğiz.

'Okul bittiğinde ne olacağına dair beklentisi yok çocukların'

Ortaöğretim izleme raporunuza göre, meslek lisesi, spor liseleri ve imam hatip liselerindeki öğrencilerin devamsızlığı daha fazla. Öğretmenler, öğrencilerin okulda mutsuz oldukları ve akademik başarılarının düşük olduğunu düşündükleri için devamsızlık yaptıklarını söylüyor. Neden bu okullarda devamsızlık daha yüksek ve niye öğrenci mutsuz ve başarısız hissediyor?

Devamsızlık konusunda okul türleri arasında ayrım yapmıyoruz. Ama, her okul türü arasında farklı tedbir almak gerekiyor. Meslek lisesinde çocuk okuldaki atölye ortamını belki beğenmiyor. Çırak ve benzeri gittiği yerlere devam ettiğini görüyorsunuz. Ya da, okul bittiğinde ne olacağına dair bir belentisi yok çocukların. Olumsuz algılarını giderecek rehberlik çalışmaları ile tedbirler alıyoruz. O konuda da önümüzdeki günlerde çokça konuşulacak şeyler paylaşılacak..

 


 

Liselere yerleştirme sisteminde de çokça eleştirilen nokta, tüm okullara sınavla öğrenci almanın başarılı ve başarısız öğrencileri belirli okullarda toplanmasına neden olduğu. Bunun da öğrencilerin başarısız ve mutsuz hissetmesinde payı olabilir mi ? 

Liselere sınavla öğrenci yerleştirmenin en tehlikeli boyutlarından biri bu. Öğrenciler başarı sırasına göre yerleşiyor. İşte, biz bu algı ile mücadele etmek için diğer liselerimizi geliştirecek tedbirler alıyoruz. Meslek lisesinde istihdam garantisi veren, üniversiteye girişte kolaylıklar sağlayan adımlar atabilir miyiz, başarı düzeyi daha yüksek öğrenciyi meslek lisesine çekebilir miyiz diye çalışıyoruz.

'KPSS öğretmenin niteliğini ölçmüyor'

Niteliğin artması için nitelikli öğretmen çok önemli. Öğretmenlerin niteliğine dair çok fazla veri yok. Tek veri KPSS’deki Öğretmenlik Alan Bilgisi Testisi’nde branş öğretmenlerinin test ortalamaları. Ortalamalar vasat. Lise matematik öğretmenlerinin net ortalaması 9, meselâ. Öğretmen Strateji Belgesi hayata geçmedi, öğretmen niteliği ile ilgili somut adımlarınız neler?

KPSS ile öğretmen istihdam etmenin yanlış olduğuna inanıyorum kişisel olarak. Eğitim fakültelerinin son sınıf öğrencileri geçen yıla kadar, üniversitelerine yakın okullarda yüzlerce öğretmen adayı kâğıt üzerinde kayıt yaptırıyordu. Bu bir staj değil. Staj dediğiniz şey, usta-çırak ilişkisinin olgunlaştırılmasıdır. Artık, her okula öğretmen sayısıyla orantılı bir biçimde öğrenci gönderilecek eğitim fakültelerinden. Her okulda dosya oluşturulacak ve biz öğretmen atarken o dosyaları referans olarak kabul edeceğiz. Test sınavı başarısını değil, sadece öğretmenin o bir yıl içindeki durumunu veri olarak kullanacağız. Şimdiye kadar yüksek puanla atanıyordu. KPSS öğretmen niteliğini ölçen bir sınav değil. Bu felsefeyi yavaş yavaş terk ediyoruz. Gelecek yıl veri setimizi biraz daha genişleteceğiz. KPSS’ye ilave olarak staj dosyasındaki notlar, mülâkat notları... Bunları da değerlendireceğiz. Öğretmen niteliği bununla ancak artabilir. Sözleşmeli öğretmenlikle de 4 yıl sonunda kadrolu olabilecek öğretmen. Bir perfomans denetimine tâbi tutulmuş olacak. Veli, öğrenci, idare memnuniyeti, tüm bunların hepsini ölçebileceğimiz mekanizma oluşacak.

Okullara kredilendirme, öğretmene teşvik sistemi

Öğretmenlerin yüzde 70’i doğuya atanıyor, ama kalmıyorlar. Bu, niteliği etkiliyor. Bu bölgeler için öğretmenlere teşvik hazırlığı olduğunu biliyoruz. Ayrıntıları neler? 

Öğretmen çalışma sürelerinin ve zorluklarının göz önüne alındığı yeni bir mekanizma üretiyoruz. Okul bazlı olarak kredilendirme sistemi getiriyoruz. 70 bin okulun tamamı için fiziksel koşullarından, kurumun bulunduğu mahallenin sosyo ekonomik, asayiş göstergelerine kadar 100’ün üzerinde kriter belirledik. Kendi kurumlarımızı kredilendirmeye tâbi tutuyoruz. Diyarbakır’da 100 üzerinden 70 alan bir okul var, Kastamonu’da 100 üzerinde 20 alan bir okulumuz var diyelim. 20 alan okuldaki öğretmen daha zor şatlarda çalışıyordur. Buna göre öğretmenlere teşvik uygulanacak. Maaş anlamında değil, ama ek ders üzerinden ücret farkılılığı, bir de hizmet puanı açısından farklılık. TÜİK, Maliye, Kalkınma, Adalet ve İcişleri Bakanlığı ile veri seti oluşturuyoruz. Sona gelmek üzereyiz. 

Okul öncesi eğitimin zorunlu olacağı, ikili eğitimin kalkacağı ve 5. sınıfın dil ağırlıklı hazırlık sınıfı olacağı açıklandı. Bu uygulamalar gelecek eğitim yılında başlayacabilecek mi ? Pilot iller mi belirlendi ?

İkili eğitimle ilgili pilot çalışmamız yok. Türkiye’nin tamamında yatırım programına göre okullar yapıyoruz. İkili eğitim Türkiye’deki illerin yüzde 80’inde kısa sürede bitecek durumda. Birkaç ilimiz çok kritik, İstanbul, Diyarbakır, Gaziantep gibi. Okul öncesinin zorunlu olmasında ve 5. sınıfların dil hazırlık sınıfı olmasında pilot uygulamalar olacak. Tüm bu uygulamalar niteliği bire bir etkileyecek ve artıracak.

Yıllardır hep şikayet edilen konulardan biri de, özel okulların öğrencilerinin notlarını şişirmesi ve TEOG gibi sınavlarda bunun öğrenciler arasında haksızlık yaratması. Soruşturmalar yapıyordunuz. Nedir tespitleriniz ve bu konuda idari işlem yapılan okul sayısı nedir?

Herhangi bir okulu böyle bir şaibe ile zan altında bırakmayı doğru bulmuyorum. Öğretmene ceza veriyorsunuz, ama öğretmen, 'okul sahibi beni zorladı' diyor. Okul sahibine cezai bir müeyyide uygulayamıyorsunuz. Bugünlerde yasalaşacak metinle okul sahibine ve kurucularına para cezaları verilebilecek. Para cezası ile başlayıp, tekrarında farklı boyutlara ulaşabilecek. Şikayet gelen okullaralarla ilgili tedbirleri aldık.

 

'Açığa alınan öğretmenlerin soruşturmasında sona gelindi'

Fettullah Gülen Yapılanması ile irtibatlı olduğu gerekçesiyle kapatılan okulların son sayısı nedir? Bir de, bu okullardan kaçı bu yıl yeniden açıldı ve hangi tür okullara dönüştü ? Çoğunluğunun imam hatip yapıldığı yönünde eleştiriler var.

Elimizde ihtiyaç tablosu var. Diyelim ki, İzmir, Aliağa ya da Bornova ilçemizde hagi tür okula ihtiyaç var, biz biliyoruz. Zaten yatırım programımızda var bu ihtiyaçlar. El konulam okul varsa neye dönüştüreceğimiz belli. Okulöncesi, ilkokul, ortaokul ve lise olmak üzere 1060 okul kapatıldı. Sehven kapatılıp tekrar açılan okul sayısı ise 69.

Proje okulları

Proje okulları bir süredir gündemde. Öğretmenlerin rotasyonu ve gelen öğretmenlerin atanma koşulları eleştiriliyor...

Her şey mevzuata uygun yapılıyor. Atamalarla ilgili eleştirilere katılmıyoruz. Kendimizin nitelikli bir okulu var ise biz okulu niye daha niteliksiz hale getirelim. Bu akla zarar bir eleştiri. Tam tersine, o okulları “daha nitelikli hale getirelim” dedik. Yerleri değiştirilen öğretmenlere kategorik olarak bir eleştirimiz yok. Mesleki dolgunlık yaşadığını düşünerek daha dinamik kadrolar oluşturuyoruz. O deneyimli öğretmenlerin deneyiminden de başka okulların faydalanmasını istiyoruz. 

Çok sayıda öğretmen ihraç edildi ve açığa alındı. Son rakamlar nedir ve açığa alınan öğretmenlerin soruşturmaları ne aşamada?
İhraç ettiğimiz öğretmenlerle ilgili kılı kırk yararak bu yapıyla ilişkisi noktasında somut verileri olan kişileri ihraç ettik. 'Kandırıldık, mahalle baskısıyla' diyenler var. Bu, bizim açımızdan bir şey değil. Sonuç itibariyle biz bu yapıyı destekleyenleri cezalandırmış olduk. Ama bizim verilerimizde yanlışlık varsa itirazlar üzerine değerlendirdik, değerlendirmeye devam ediyoruz. Açıkta olanlarla ilgili soruşturma süreci devam ediyor. Özellikle bölücü terör örgütü ile ilgili açığa alınan öğretmenlerle ilgili soruşturmada sona geliniyor. İhraç edilen öğetmen sayısı 30 bin 351. Açığa alınan öğretmen 16 bin 688. Açığa alınanlardan geri dönen 6 bin 474 öğretmen var. İhraç edilenlerdende de 311'i görevine iade edildi.

'Muhafazakârlaşma değil normalleşme'

Eğitim politikalarıyla ilgili eleştirilerden biri de, eğitimin muhafazakârlaştığı. İmam hatip sayısının artması, değerler eğitimi kapsamında yapılan çalışmalar eleştiriliyor. Bu konudaki düşünceniz nedir?

Bu bir algı; muhafazakâr bir iktidar iş başında olduğu için toplum muhafazakârlaşıyor. Saygıyla karşılıyorum, ama katılmıyorum bu eleştiriye. Türkiye’de imam hatip talebi var. 28 Şubat döneminde normal düzeydeydi. 28 Şubat’tan sonra yasaklama geliyor, okul oranı yüzde 2’lere kadar düşüyor. Yüzde 2 reel bir durum değil. Şu anda imam hatip orta okullarının ve liselerinin eğitim kurumları içindeki oranı yüzde 10-11. İllerimizden talep geliyor. Bakıyoruz, TEOG sınavında öğrenci tercihlerinde imam hatip tercihi çok yok. İhtiyacınız yok deyip açmıyoruz. Önceden de böyle yapıyorduk. Eleştiri yapanlar yüzde 2’den yüzde 10’lara çıktı diyor. Yasaklar kalktı, belli bir noktaya getirildi. Bu normalleşme. Benim tahminim, bu oranda devam eder daha artmaz okul sayısı, ortalama seyir budur.

Kaynak:Alzazeratürk 

 

AjansKamu/www.ajanskamu.net

 

Editör Hakkında
Yorumlar

Gazete Manşetleri

  • 12°C
  • 32,50 %0.08
  • 34,78 %-0.12
  • 2.496,45 %0.48
  • 9.693 %1.77
  • 64.090 %3.85
  • 3.054 %1.8