Ajanskamu.net--

Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan kabinenin yarın açıklanacağına işaret ederek, eğitim gündemindeki acil konuların yeni Milli Eğitim Bakanı'nı beklediğini söyledi. Geylan, yeni Milli Eğitim Bakanı'nın aynı tas aynı hamam kurulu düzeni devam ettirecekse işinin kolay olduğunu, yok mevcut düzeni değiştirme iradesini gösterecekse o zaman işinin biraz zor olacağını ifade etti.

Genel Başkan Geylan, 'MEB’deki ayrımcılık ve ötekileştirmeyi bitirmek, MEB teşkilatlarını sendika/cemiyet/vakıf görünümlü çetelerden temizlemek kolay olmayacak, en başta “mahalleden” direnç görecek.
MEB teşkilatlarını siparişle atanan liyakatsiz sıfatlı beceriksiz yöneticilerden temizleyerek, kurumlarımızı bilgi ve birikimleriyle makamı hak eden ehil yöneticilere emanet etmek kolay olmayacak tabii ki..' dedi.

Geylan açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

'Yarın Kabine açıklanıyor. Yeni Milli Eğitim Bakanı da belli olacak.
Atanamayan öğretmenler, mülakatları bittiği halde iki aydır yapılmayan öğretmen atamaları, sözleşmeli öğretmenlik, yönetici atama sıkıntıları, proje okulları, alan değişikliği, teftiş sistemindeki sıkıntılar, lise yerleştirmeleri, derslik açığı, müfredat tartışmaları, yandaş kadrolaşma vb. gibi gündemdeki acil konular yeni Bakanı bekliyor.
Yani yeni Bakanı zor bir süreç bekliyor.
Tabii ki, yeni gelen aynı tas aynı hamam kurulu düzeni devam ettirecekse işi kolay; yok mevcut düzeni değiştirme iradesini gösterecekse o zaman işi biraz zor olacak.
Öncelikle MEB’deki ayrımcılık ve ötekileştirmeyi bitirmek, MEB teşkilatlarını sendika/cemiyet/vakıf görünümlü çetelerden temizlemek kolay olmayacak, en başta “mahalleden” direnç görecek.
MEB teşkilatlarını siparişle atanan liyakatsiz sıfatlı beceriksiz yöneticilerden temizleyerek, kurumlarımızı bilgi ve birikimleriyle makamı hak eden ehil yöneticilere emanet etmek kolay olmayacak tabii ki..
Eğitim çalışanlarıyla barışmak, “ben yaptım oldu” anlayışını tedavülden kaldırarak, istişareye dayalı yönetim anlayışını hakim kılmak da çok kolay bir süreç olmayacak.
İdeolojik saplantılardan arınıp, eğitimin mevcut sorunlarına samimiyetle eğilmek, ülke gerçeklerinin doğurduğu ihtiyaçlar doğrultusunda eğitim hayatına yön tayin etmek “müesses nizamı” rahatsız edecek tabii ki..
Yılların biriktirdiği bir tecrübenin sonucu olarak, başta öğretmenler olmak üzere eğitim çalışanlarında oluşan güvensizliği ortadan kaldıracak ehil ve samimi bir yaklaşımı inşa etmek hiç kolay olmayacak.
Ama bilinsin ki; yukarıda ifade ettiğimiz şekilde ZOR OLANI tercih edecek ahlaklı bir iradeye şahit olursak, ZOR İŞİ KOLAY KILMAK için, samimiyetle gayret ve destek göstereceğimizi ifade ediyoruz.
Bizim ilkemiz, önce ülkemizdir.
Rabbim, ülkemiz için hayırlı olanı nasip etsin.'