İsterseniz evvela 23 Nisan'dan başlayalım. TBMM'nin açılışının birinci yılından itibaren kutlanmaya başlanan “23 Nisan Ulusal Egemenlik Bayramı”egemenliği padişahtan alıp halka vermesini kutlamak amacıyla yürürlüğe sokulan bir bayramdır. Yani bayramın başta çocuklarla bir alakası yoktu. 1925'ten beri Çocuk Esirgeme Kurumu'nun da ayrıca kutladığı “23 Nisan Çocuk Bayramı” vardı. Bu iki bayramı birleştirerek çocuklara armağan eden kişi Kenan Evren olmuştur. 

17 Mart 1981'de kabul edilen ve 19 Mart'ta Resmi Gazete'de yayımlanan kanunla bayramın adı 'Ulusal Egemenlik Bayramı 'olmaktan çıkmış ve  '23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ' olarak değiştirilmiştir. TRTise UNESCO'nun 1979'u Çocuk Yılı olarak duyurmasının ardından, “TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği'ni başlatarak birçok ülkeden davet edilen çocuklarla o günden beriçeşitli etkinlikler tertiplemektedir. Bu tür resmi bayramların ezoterik içerikli kutlama ritüellerine girmeden(başka bir yazıda işleriz) asıl meseleye gelmek istiyorum.

Törende FETÖ izleri

Bilindiği gibi her yıl 23 Nisan'da geleneksel olarak çocuklar kısa süreliğine cumhurbaşkanı, başbakan ve bakan makamlarına oturtularak görüşleri alınır. Bu yıl Sayın Binali Yıldırım'ın ve basının da hazır bulunduğu böylesi bir ortamda çocuklardan birinin eline verilen metinde FETÖ'nün dinler arası diyalog projesinden övgüyle bahsedildi. Açıkçası FETÖ küçücük bir çocuğu alet ederek Binali Yıldırım'ın ve basının önünde propaganda yaparak “biz hala buradayız” mesajı verdi. Bir özel kanal da yurtdışından getirilen çocuklarla Türkçe Olimpiyatları kıvamında program yaptı. 

İlginçtir medyamız bu skandalı görmemeyi tercih etti! Sivil toplum örgütlerinden hassasiyet göstereceğine inandığım bazı büyük sendikaların sitelerine baktım orada da bir şey yoktu! FETÖ bir çocuğun eliyle başbakanın gözlerinin içine baka baka “dinler arası diyalog projemiz devam ediyor” dedirtiyor ancak medya ve STK'larımızdan en ufak bir tepki yok! Bu konuda sanırım öğretmene bir soruşturma açılmış. Umarız soruşturma sadece öğretmenle sınırlı kalmaz.

Türkçe Olimpiyatları!

Bundan üç hafta kadar önce yine sosyal medyadan tepki gösterdiğim benzer bir hadise yaşanmıştı. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra hazırlanıp dağıtıldığı söylenen 6. Sınıf Sosyal Bilgiler ders kitabının bir yerinde“Türkçe Olimpiyatlarından” övgüyle bahsedilmekteydi. Bu bilginin bir sonraki ders yılında düzeltileceğini ifade ettiler. Ettiler ama o bilgi yıl boyunca FETÖ'cü öğretmenler tarafından çocuklara tüm detayıyla anlatıldı.Ve anlatılmaya devam ediliyor. Şunu demek istiyorum. 62 bin okulu, 76 milyar liralık bütçesi, 1 milyona yakın personeli ve 20 milyon öğrencisiyle devasa bir kurum olan MEB'de FETÖ hala etkin ve faal.Çünkü ciddi manada temizlik yapılmadı.

Bakınız bir üst akıl projesi olan FETÖ işe önce eğitimle başladı. Biz hala FETÖ eğitim sisteminin yol açtığı tahribatın zararını telafi edemedik. Edemedik çünkü telafi edebilmek için önce FETÖ eğitim sistemini çözmemiz gerekiyor. FETÖ “Işık evleri” adını verdiği hücrelerde örgüt için canını feda edebilecek derecede gözü kara militanlar yetiştirirken diğer taraftan Kemalist eğitim sistemi buna yardımcı oldu.  FETÖ ve CHP eğitim konusunda da başından beri ittifak içerisindeydiler.

Önce eğitim şart!

Anadolu'nun dindar insanı milli olmayan değer karşıtı resmi eğitime tepki olarak çocuklarını bu örgütün eline teslim etmek mecburiyetinde kaldı. Yıllardır işe önce eğitimden başlayalım derken kastettiğim buydu. Çünkü MEB, FETÖ'nün varlık bulduğu, işlerini kolaylaştırdığı bulunmaz fırsatlar sunduğu devasa bir alandı.

Dolayısıyla FETÖ milli eğitim aracılığıyla bir taşla iki kuş vurmuş oldu.Kemalist eğitim sistemi aracılığıyla milyonlarca çocuğun geleceği heba edilirken FETÖ kendi örgütü için militan devşirdi. Diyanet yıllardır nasıl dinler arası diyalog projesine uyanamamışsa ki gırtlağına kadar FETÖ'ye batmış durumdaydı. MEB de yıllardır FETÖ okul sistemi konusunda uyanamadı çünkü o da gırtlağına kadar FETÖ'ye batmış durumdadır. İşin korkunç tarafı 15 Temmuz felaketine rağmen hala MEB içinde operasyon yapabiliyorlar.

Mutsuz bir eğitim!

Yazımın başında 23 Nisan'la ilgili bilgileri o yüzden verdim. Her yıl 23 Nisan'da çocuklara çok değer veren bir ülke görüntüsü çizeriz. Oysa onlar hapishaneyi andıran soğuk sevimsiz beton yığınları arasında milli ve yerli olmayan tekçi, ideolojik bir eğitim sisteminin kıskacı altında mutsuz bir hayat yaşıyorlar. Siz bana okulu seven tek bir öğrenci gösterebilir misiniz? Çünkü onlar için okul, yetişkinlerin kendilerini kontrol altında tutmak istedikleri havasız ruhsuz, heyecansızmekânlar. Demem o ki önce yerli eğitim sistemimizi kurmalıyız.

Kaldı kitekçi Kemalist eğitim düzeneği tüm vahametiyle karşımızda dururkenbizim dava delisi muhafazakârlar bu alanda dişe dokunur tek bir çalışma yapmadı. Çocuklarını seçkin FETÖ okullarına gönderip işin kolayına kaçtılar. Bugün beğenmedikleri eğitimsiz cahil buldukları fakir Anadolu insanının çocukları ise mağdur oldu.FETÖ eğitim sisteminin verdiği zararlar ortadayken büyük muhafazakâr gazetelerin, STK'ların ya da TV'lerin hiçbirinde medeniyet perspektifli yeni bir eğitim sistemi üzerine kelam edebilecek vizyon sahibi tek bir adam yetiştiremediler.Belediyelerde şiir okumak varken! Kısacası MEB'de ciddi bir FETÖ temizliği yapmadan eğitimi kurtaramayız.

Ufuk COŞKUN / Milat 

kamu haber, kamu ajans, Kamudan haberleri ve gelişmeleri  Ajanskamu farkıyla aktarmaya devam edeceğiz.

Ajans kamu Haber/ www.ajaskamu.net