15 Temmuz Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni çökertme operasyonuydu.
Sözlerine 15 Temmuz ihanetini lanetlemekle başlayan Geylan, vatanımız için canını feda eden şehitlerimizi saygı, minnet ve rahmetle andı. Geylan, “15 Temmuz kalkışmasını tırnak içinde söylüyorum, 3-5 tane kendini bilmezin darbe kalkışması olarak görmüyorum. Son Haçlı taarruzu olarak değerlendiriyorum” diyen Geylan, 15 Temmuz’un arkasındaki küresel egemen güçlerin kimler olduğunu tüm kamuoyunun iyi bildiğini söyledi.

15 Temmuz’un Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni çökertme operasyonu olduğuna dikkat çeken Geylan, sözlerini şöyle sürdürdü: “15 Temmuz, Türkiye Cumhuriyeti’ne kaos getirme, iç savaş zemini hazırlama operasyonuydu. Başarılı olsaydı, Afrika’dan başlayıp Ortadoğu’da devam eden akabinde Türkiye’de sirayet etmesi istenen o malum projenin altın vuruşu olacaktı.

Dünyanın değişik coğrafyalarında onlarca kez şahit olduk ki, küresel emperyalizm gökkuşağının değişik renklerinde darbeler yapıyor. Çoğunda da başarılı oluyorlar. Ama bu sefer Anadolu topraklarında duvara tosladılar. Hamdolsun Türk milleti tüm farklılıklarını bir kenara koyarak, o gece devletinin yanında saf tuttu. Devletimizin diri refleksi, binlerce yıllık köklü geleneğe sahip Türk milletinin devletimizin yanında saf tutmasıyla ihanet kalkışması bertaraf edildi. Bir kez daha şehitlerimize Allah’tan rahmet, milletimize sabırlar diliyorum. Gazilerimize de uzun ve güzel ömürler diliyoruz. Şehitlerimizi unutmayacağız, şehit ailelerine, şehitlerimizin bıraktığı haysiyet mirasına Türk milleti olarak sahip çıkacağız.”

Anadolu’da varlığımızı idame ettirmenin tek teminatı bu toplumun milli birlik ve beraberliğine sahip çıkmasıdır.

Terörle mücadeleye de değinen Genel Başkan Talip Geylan, sınırlarımızda, sınır ötesinde tek bir terörist unsur kalmayana dek, terörle mücadelenin sürdürülmesi gerektiğini bildirdi.

Geylan şöyle konuştu: “Devletimiz 15 Temmuz’un ardından sınır ötesi operasyonlara başlayarak bataklığı kurutma hamlesi ortaya koydu. Kandil’e kadar devam edecek olan operasyonlar sınır ötesinde teröre kaynaklık edecek unsurları da ortadan kaldıracaktır. Türk Eğitim-Sen ve Türkiye Kamu-Sen olarak devletimizin terörle mücadelesine amasız, şüphesiz tam destek veriyoruz. Son terörist unsur ortadan kaldırılıncaya kadar operasyonların devam etmesini istiyoruz. Herkes bilmelidir ki; devlet yoksa can güvenliği de yok, din de yok, namus da yok. Bu nedenle öncelik devletimizdir.”

15 Temmuz’un şuur uyanmasına vesile olduğunu söyleyen Geylan, “Anadolu’da varlığımızı idame ettirmenin tek teminatı bu toplumun milli birlik ve beraberliğine sahip çıkmasıdır. İnşallah bu şuur uyanması toplumun her kesiminde yerleşik bilinç halinde kalıcı olur. Memleket, millet meselesi söz konusu olduğunda siyasi farklılıklarımızı bir kenara koyup yekvücut olabiliriz” dedi.

Heyecan güzel, ama şimdi sıra bu heyecanın çalışanların motivasyonuna artırıcı yeni bir yönetim anlayışına evrilmesindedir.

Prof. Dr. Ziya Selçuk’un Milli Eğitim Bakanı olmasını değerlendiren Geylan, Selçuk’un eğitim camiasında heyecan uyandırdığını söyledi.

Selçuk’a yeni görevinde başarılar dileyen Geylan, şunları söyledi: “Sayın Ziya Selçuk’un Milli Eğitim Bakanı olması sendikası, siyasal görüşü, politik duruşu ne olursa olsun tüm eğitim çalışanlarında heyecan uyandırdı. Uzun zamandır eğitimci kimliği olan kişiler Milli Eğitim Bakanı olmamıştı. Eğitim çalışanları siyasilerin eğitim çalışanlarına yönelik incitici söylemlerinden çok bunaldılar. Bunun üzerine hem saha tecrübesi bulunan hem de eğitimin teorik kısmına tam anlamıyla vakıf olan, eğitim çalışanları ile diyaloğunu koparmamış bir ismin Milli Eğitim Bakanı olması heyecan uyandırdı. Heyecan güzel, ama şimdi sıra bu heyecanın çalışanların motivasyonunu artırıcı yeni bir yönetim anlayışına evrilmesindedir. Bu konuda ümitli olmak istiyoruz.”

 

 

Geylan sözlerini şöyle sürdürdü: “Sayın Cumhurbaşkanı son 2 yıldır birçok açıklamasında eğitim alanında istenen başarıya ulaşılamamasından duyduğu rahatsızlığı dile getiriyordu. Bu anlamda Ziya Selçuk’un kuracağı yeni ekiple birlikte başarılı olmasını temenni ediyorum. Eğitim toplumun her kesimini doğrudan ilgilendiren bir alandır. Bu nedenle eğitim alanında politik tutum takınmak vatansever bir tavır değildir. Başarı bekliyoruz. Türk Eğitim-Sen olarak bugüne kadar olduğu gibi bize düşen ne varsa, yerine getirmeye hazırız.”
Bakan Selçuk’un eğitim çalışanlarını onore eden, yapıcı tutumunun görev süresi boyunca MEB’in tüm teşkilatlarına hâkim olmasını temenni ediyorum.

 

Ziya Selçuk’un öğretmen yetiştiren bir öğretmen olmasına dikkat çeken Geylan, bunun çok önemli olduğunu söyledi. Geylan, “Sayın Bakan devir-teslim töreninde ‘Ben buradaysam 953 bin öğretmen MEB’in koridorlarında geziyor demektir’ dedi. Eğitim çalışanları böyle konuşan bir Milli Eğitim Bakanı’na hasret kalmıştı. Bakan Selçuk’un eğitim çalışanlarını onore eden, yapıcı tutumunun görev süresi boyunca MEB’in tüm teşkilatlarına hâkim olmasını temenni ediyorum” diye konuştu.

Ziya Selçuk, yeni lise geçiş sistemi ile ilgili “Pansuman tedbirlerle yaşanacak sıkıntıları asgariye indirmeye çalışacağım” dedi.
Lise geçiş sınavının Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı döneminde 4 kez değiştiğini hatırlatan Geylan, “Eğitim sistemimiz deneme-yanılma tahtası değil ki. Sayın Bakan şansız dönemde iş başına geldi. Yeni lise geçiş sistemini kucağında buldu. Bundan geri dönüş mümkün değil. Ziyaretimizde, Bakan Selçuk, ‘Pansuman tedbirlerle yaşanacak sıkıntıları asgariye indirmeye çalışacağım’ dedi. Türk Eğitim-Sen olarak çocukları heder etmeyecek kâmil bir lise geçiş sistemi ihdas edilmesini istiyoruz. Bu sürece de katkı sunmaya hazırız” dedi.

Milli Eğitim Bakanlığı’nda kul hakkı gaspçılarını temizlesinler. Yönetici atama sistemi Milli Eğitim Bakanlığı’nda ilk düğmedir. Bu ilk düğmeyi yanlış iliklersek, eğitimde başarısız oluruz.

Bakan Selçuk’a, Milli Eğitim Bakanlığı’nın gereksiz tartışmalar içinde boğulduğunu söylediğini ifade eden Geylan, şöyle konuştu: “ Koskoca MEB, yönetici atama bakanlığı haline gelmiş. 2013 yılından bu yana 6 kez yönetmelik değişti. Her defasında hak gaspları arttı. Eğitim çalışanları ne yazık ki Bakanlık iradesine güvenemiyor. Böyle bir ortamda başarılı olmamız mümkün mü? Samimi bir irade ortaya konulursa, belki akşamdan sabaha her şey düzelmez ama eğitim çalışanlarının sabır eşiği biraz daha yüksek olur.Türk milletinin 15 Temmuz felaketinden milli birlik ve beraberlik ruhu ile kurtulduğunu söyleyen Geylan, kamuda bu birlik ve beraberlik ruhunu sabote etmek isteyen kripto yapılar olduğuna dikkat çekti. Geylan, “Bakınız; 15 Temmuzda bu ülke bir felaket yaşadı. O ihanetten milli birlik beraberlik ruhunu ortaya koyması ile kurtulduk. 15 Temmuz’dan bugüne kadar başta Sayın Cumhurbaşkanı başta olmak üzere her kanaat önderi şu vurguyu yapıyor: Bu topraklarda varlığımızı sürdürmenin ön koşulu bu toplumda milli birlik ve beraberlik ruhunu tesis etmektir.
Buradan yola çıkarak önlem alması gererken kurumlar, kamu kurumlarıdır. Bu kurumlar arasında da en başta gelen 1 milyonu aşkın personeli, 18 milyon öğrencisi ile Milli Eğitim Bakanlığıdır. Ama Milli Eğitim Bakanlığı’nda özelikle taşra teşkilatlarındaki bir kripto yapı hala eğitim çalışanlarını kamplaştırmaktadır. Taşra teşkilatlarında, ‘Benden olan-olmayan, bana biat eden-etmeyen’ anlayışı yerleşik hale gelmiştir.
Son yapılan yönetici mülakatları ile ilgili bir örnek paylaşmak istiyorum. Sayın Cumhurbaşkanı’nın memleketi Rize’de 15 Temmuz’dan beri başta Sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere aklı başında herkesin dile getirdiği iradeyi sabote eden bir anlayış var. Rize’de yönetici mülakatlarında 90 ila 100 puan arasında alan 33 kişi var. 28 tanesi bir sendikanın üyesi. Ben bu sonuçları Sayın Bakan’a da sundum.
Bu fotoğrafı iki şekilde yorumlayabiliriz. Ya Rize’deki bütün en akıllı, en becerikli, en yetenekli, en bilgili insanlar ya bir sendikaya üye olmuşlar, bunların dışında ne kadar yetersiz kişi var ise diğer sendikalara dağılmış ya da Rize Milli Eğitim Müdürlüğü’nde oluşturulan komisyonlar çekirdek çitler gibi çatır çatır kul hakkı yemişlerdir. Bu bir vebaldir. “
Sayın Cumhurbaşkanı’na da çağrıda bulunan Geylan, Milli Eğitim Bakanlığı’nda kul hakkı gaspçılarının temizlenmesini istedi. Yönetici atama sistemi Milli Eğitim Bakanlığı’nda ilk düğme olduğunu ifade eden Geylan, “Bu ilk düğmeyi yanlış iliklersek, eğitimde başarısız oluruz. Bir okula yetkin, etkin yönetici ataması yapılmaz ise, kimseyi verimli çalıştıramazsınız ve dolayısıyla eğitimde başarı elde edemezsiniz. Gelin adil bir yönetici atama istihdam modelini MEB’in tüm teşkilatlarında ihdas edelim” dedi.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın sendika, vakıf, cemiyet, dernek görünümlü çetelerin tahakkümüne terk edildiğini söyleyen Geylan, “Bu nedenle Mili Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un yapacağı ilk iş bu çete görünümlü yapılardan Mili Eğitim Bakanlığı’nı kurtarmaktır” diye konuştu.
...:: GENEL BAŞKANIN AÇIKLAMALARI İÇİN TIKLAYINIZ ::...