Basına yansıyan haberlere göre Aydın Anadolu İmam Hatip Lisesi 9.sınıf öğrencisi 14 yaşındaki Y.B. ve 5 sınıf arkadaşı hakkında, Kürtçe müzik dinleyip halay çektikleri gerekçesiyle okul yönetimi tarafından suç duyurusunda bulunuldu. Sevk edildikleri adliyede adli kontrol şartı ile serbest bırakılan gençler iddiaya göre ders arasında bellek kartından müzik dinlemişler. Müzik dinledikleri bellek kartı alarak kopyalayan öğretmen daha sonra okul idaresini durumdan haberdar ederek hep birlikte savcılığa suç duyurusunda bulunmuşlar.

'Terör propagandası yapmak' suçundan ifadeleri alınan öğrenciler yetersiz delil sebebi ile adli kontrol şartıyla serbest bırakıldılar. Yaşadıkları bu travmanın ardından bazılarının okula gitmedikleri, gidenlerin ise arkadaşları tarafından dışlandıkları ileri sürülüyor. Müziklerin dinlendiği bellek kartının sahibi Y.B.'nin babası A.B., çocuklara haksızlık yapıldığını ve okul yönetiminden şikayetçi olacağını belirterek “Biz vatanımıza, milletimize ihanet edecek insanlar değiliz. 15 Temmuz'da günlerce sabahlara kadar vatan nöbeti tuttuk. Şimdi kimse bize hain muamelesi yapamaz. Esnafım ve Kürdüm. Bununla da gurur duyuyorum ama doğma büyüme Aydınlı'yım. Vatanına hayırlı evlat yetiştirmek isteyen bir babayken şimdi bizi terörist ilan ettiler. 'Kürtçe müzik dinledi' diye kimse kimseyi hain ilan edemez…” dedi.

Olay her aşamasıyla bir skandallar dizisidir. “Kürtçe müzik dinlediler, halay çektiler” gerekçesiyle acil toplanan, durumu adli ve idari süreçlere konu eden üstelik hiçbir pedagojik ilkeyi gözetme ihtiyacı hissetmeyerek sürdüren dolayısıyla ‘şüyuu vukuundan beter’ bir durumun müsebbipleri ile karşı karşıyayız. Mesele nereden tutulsa elde kalacak bir hüviyette. Akıl ve sağduyunun taşıyıcıları olarak kodlanan eğitmenler ve eğitim kurumları bu olay vesilesiyle görülmektedir ki bırakın basiret ve feraseti kaba-saba bir pedagojik formasyondan da yoksun vaziyetteler.  

Öğrencilerin Kürtçe şarkı söylemek ve halay çekmek gibi gerekçeler üzerinden terörist yaftasına muhatap kılınmaları ülkemizin geleceği açısından vahimdir. On yıllardır uygulanan yanlış politikaların geriletildiği ‘TRT’ bünyesinde tabiri caizse resmi bir kanalın ihdas edildiği, herhangi bir kanuni engelin söz konusu olmadığı durumla ilgili üstelik kanunen çocuk sayılan gençlerin terörle ithamları dökülen eğitim/ci ahvalimizin içler acısı hali bir yana ülkemizin barış-kardeşlik ve esenlik temelinde şekillenecek yarınları adına kaygı vericidir.

Özgür Eğitim-Sen olarak bu vahim hadiseye MEB’in behemehâl el atması, asgari insani hassasiyeti ve  temel pedagojik tutumu göz ardı edenlerden hak ve adalet adına gereken hesabı sormasını bekliyoruz.

Kürtçe konuşma, şarkı dinleme, halay çekme gibi gerekçelerle temel bir insan hakkının çiğnenmesi hatta terörle ilişkilendirilmesi akıl ve sağduyunun yitimi, ahlak ve vicdanın katledilmesidir. İçinden geçmekte olduğumuz bu hassas dönemde sorumlulukla yol alma hüneri olmayanların eğitim ortamlarını, ülkenin geleceği olacak gençleri ifsat etmelerine açık ve net bir şekilde tavır konulmalıdır.

Abdulbaki DEĞER

ÖZGÜR EĞİTİM-SEN GENEL BAŞKANI

Kamudan haberleri ve gelişmeleri  Ajanskamu farkıyla aktarmaya devam edeceğiz.

Ajanskamu Haber/ www.ajaskamu.net