Ankara 1 No’lu Şube’nin düzenlediği programda konuşan Ali Yalçın, ek ders birim ücretlerinin artırılması gerektiğini ifade ederek, “Ek ders birim ücretlerinin hesaplanmasında kullanılan 140 gösterge rakamı 250’ye yükseltilmelidir. Eğitim kurumları yöneticilerinin ders okutma yükümlülüğü kaldırılmalı ya da tüm eğitim kurumu yöneticileri haftada iki saat ders okutmakla yükümlü tutulup istekleri halinde altı saate kadar derse girebilmelidir. Toplu sözleşme gereği ikili öğretim yapılan eğitim kurumu müdür, müdür başyardımcısı ve müdür yardımcılarına yönetim görevi karşılığında ödenmekte olan haftada ilave iki saat ek ders ücreti 10 saate çıkarılmalıdır. Okulların türlerine bakılmaksızın ders niteliğinde yönetim görevi karşılığı olmak üzere, eğitim kurumu müdürlerine haftada 35 saat, müdür başyardımcılarına haftada 30 saat, müdür yardımcılarına haftada 27 saat ek ders ücreti ödenmelidir. Bu ücretlerin tam gün tam yıl eğitim yapılan okul ve kurumlar ile yatılı ve pansiyonlu okullarda görev yapan eğitim kurumları yöneticilerine ise haftada 10 saat fazla ödenmelidir. Bu teklif üzerine mutabakat sağlanamaması halinde örgün ve yaygın eğitim kurumlarında görevli müdürler ve müdür başyardımcıları yönünden haftada ilaveten 3 saat yönetim görevi karşılığı ek ders ücreti ödenmelidir. Millî Eğitim Bakanlığı Örgün ve Yaygın Eğitimi Destekleme ve Yetiştirme Kursları Yönergesi kapsamında açılan kurslarda 250 öğrenci sayısı ve katları esas alınmak suretiyle hafta içi mesai saatlerinden sonra ve hafta sonlarında birden fazla müdür yardımcısına görev verilebilmesi, fiilen bu görevi yerine getiren bütün yöneticilere haftada 6 saat ek ders ücreti ödenmesi konusunu toplu sözleşme masasına taşıyarak, bunların gerçekleşmesi için mücadele edeceğiz” şeklinde konuştu.



 

15 Temmuz zaferi müfredata girmeli

“249 şehidimizin hatırasına ve ailelerine, 2 bin 193 gazimize, kazandığımız 15 Temmuz zaferine sahip çıkmalıyız” diyen Yalçın, sözlerini şöyle sürdürdü: “15 Temmuz zaferi müfredata girmeli ve gelecek nesillere bu kahramanlık hikâyeleri anlatılmalıdır. Başsız şehit üyemiz Cuma Dağ ve daha nicelerinin verdiği kahramanlık mücadelesi gelecek nesillere anlatılmalıdır. Sivil toplum kuruluşları olarak bizim üzerimize düşen, FETÖ davalarını takip etmektir. Biz millet olarak, bu davanın hem mağduru hem müştekisi hem tanığı hem de müdahiliyiz. Aklımızla oynanmasına, darbecilerin cezadan kurtulmasına müsaade etmeyeceğiz. Nasıl ki 15 Temmuz’da ve devam eden günlerde meydanlarda direniş çadırları kurup nöbet tuttuysak, bundan sonra da, Fetullahçı Terör Örgütü, kirli emelleri, ahlaksız stratejileri, algı operasyonlarıyla birlikte tümüyle bertaraf edilinceye kadar nöbetimizi sürdüreceğiz. O gün ne kadar müteyakkız idiysek, bugün de aynı his ve bilinçle teyakkuz halindeyiz. 15 Temmuz’da kanımızla kurtardığımız emanetimizin, davamızın, geleceğimizin, inancımızın sinsi stratejilerde kaybedilmesine izin vermeyeceğiz. 15 Temmuz’un yıl dönümü vesilesiyle şehitlerimize Yüce Rabbimizden rahmet, gazilerimize acil şifalar diliyor ve onları şükranla anıyoruz. Zalimlerin hem bu dünyada hem de ahirette yaptıklarının hesabını vereceklerine inanıyoruz.”



 

Birlik olmalıyız, birlikte mücadele etmeliyiz

17/25 Aralık ve Gezi darbe girişimleri ile 6/8 Ekim olayları ve 15 Temmuz kanlı darbe girişimi bir daha yaşanmasın diye millî iradeye sahip çıktıklarını vurgulayan Yalçın, “Kardeşliğimizi, birliğimizi terör ve fitne ile hedef alan taşeron örgütleri bitirmek, emperyalist üst akıllarını dize getirmek için güçlü Türkiye istiyoruz. Suriye ve Mısır halkı özgür olsun, Kudüs kurtulsun, İslam coğrafyasında işgalciler ve diktatörler eliyle sürdürülen katliamlar son bulsun diye daha adil bir dünya düzeni istiyoruz. Medeniyetimizin kaleleri Kudüs, Şam, Kahire ve Bağdat işgal altında, sadece İstanbul ayaktadır. Bu kaleyi birlikte müdafaa edeceğiz. Bütün bunları başarmak için birlik olmalıyız, birlikte mücadele etmeliyiz” ifadelerini kullandı.



 

Gençler parmak ucumuza değil, ayak izlerimize bakar

Başkasının izinden yürüyerek iz bırakılamayacağının altını çizen Ali Yalçın, “Bu konuda biz eğitimcilere çok iş düşmektedir. Rutini yapmak liderlik değildir. Kurumda rengimiz ve kokumuz yoksa ve bu hissedilmiyorsa, damga vuramadıysak biz lider değiliz demektir. Bir işi başka birisi yapıyorsa, ben kesinlikle yapabilirim diyebilmelidir lider. Bu iddia içinde değilsek, öz güvenimiz yoksa nesil yetiştiremeyiz. Öğretmenler olarak, eğer bir ülkede sorun varsa, ya sökemediklerimizden ya da ekemediklerimizdendir. Nasihat ederek değil, örnek olarak nesiller yetiştirebiliriz. Gençler parmak ucumuza değil, ayak izlerimize bakar. Sorumluluğumuzun, sadece öğrencileri iyi bir eğitim ve öğretimden geçirmek olmadığının bilincinde olmak zorundayız. Geleceğimize ipotek koymak isteyen illegal güçlerle, vesayetçilerle, darbecilerle de mücadele etmek gerektiğinin farkında olmalı, bu konuda bilinçli davranmalıyız. Gençlere de, inançlarına ve geleceklerine yönelik riskleri ve tehditleri bildirmek, onlara bu risklerle ve tehditlerle mücadele etme refleksi kazandırmak en önemli vazifemizdir”  diye konuştu.



 

Haşlak: Hainlere fırsat vermedik, vermeyeceğiz

Eğitim-Bir-Sen Ankara 1 No’lu Şube Başkanı Yüksel Haşlak ise, şan, şöhret ve makam için değil, halk için, geleceğimiz için, kamu görevlileri için mücadele edilmesi gerektiğini belirterek, “Kurulduğumuzdan bu yana, hep milletin yanında olduk; eğitim çalışanları, kamu görevlileri için ter akıttık. Geçen sene bu zamanlar, hainler darbe girişiminde bulunduğunda, Genel Başkanımız bizleri meydanlara çağırmış, darbe girişimine karşı koymamızı istemişti. Bizler de bu çağrıya uyarak meydanlara alanlara çıktık, darbecilere fırsat vermedik. Şehitlerimize Allah'tan rahmet, gazilerimize acil şifalar diliyorum” dedi.