Toplu sözleşme masasına oturacak olan üç konfederasyon Memur-Sen, KESK ve KamuSen genel başkanlarına, sürece ilişkin görüşlerini sorduk. KESK ve Kamu-Sen genel başkanları görüşlerini iletirken, Memur Sen ise yoğunluk gerekçesiyle görüş vermedi.

KESK EŞ GENEL BAŞKANI AYSUN GEZEN: TÜM EMEKÇİLERİ, SENDİKA FARKI GÖZETMEDEN YAN YANA MÜCADELEYE ÇAĞIRIYORUZ

Ekonomik krize karşı bölge mitingleri gerçekleştirmiş, işyerlerinde çok yoğun bir çalışma yürütmüştük. Buralarda gördüğümüz kamu emekçilerinin neredeyse hepsinin çok temel talepler üzerinde uzlaştığı yönündeydi. Özellikle ekonomik kayıplar, enflasyonun çok yüksek seyretmesi, hayat pahalılığı, bunun karşısında ücretlerdeki artışın çok sınırlı kalması yani insanca yaşayabilecek bir ücretten yoksun olması, vergi dilimi adaletsizliği meselesi ve 3600 ek göstergenin her seçim siyasi bir vaat olarak söylendiği halde yerine getirilmemesi noktasında çok ciddi bir eleştiri vardı. Bu talepler işyerlerinde öne çıkıyordu.

Sonrasında ise işyerlerinde çalışmalarımızı sürdürerek güvencesizliğe karşı bir kampanya gerçekleştirdik. OHAL ilanı ve KHK’lerle birlikte başlayan süreçte güvencesizleştirme, kamunun daraltılması, özelleştirmeler açısından önemli adımlar atılmıştı. Biz kamuda esnek, güvencesiz çalışmayı yaygınlaştırmaya yönelik adımlara karşı bu kampanyayı örgütleyerek bir anlamda TİS sürecine de hazırlık yaptık. Arkasından tüm işkollarımız işyerlerinde gerek sandıklar kurarak, gerek anketler uygulayarak, doğrudan talepleri kamu emekçilerinin oluşturması için çalışmalar yürüttü. Bu talepleri topluyoruz, işyerlerinin özgün taleplerinin yanı sıra genel talepler haline de getireceğiz. Basın ve kamuoyu ile paylaşacağız.

EN YAKICI TALEP 'GÜVENCELİ İŞ'

 Evrensel Temel ücret meselesi, emeklilikte yaşa takılanların sorununun çözülmesi, ek ödemelerin emekliliğe yansıtılması, bireysel emeklilik sisteminin zorunlu hale getirilmesinin durdurulması, kadınların sürekli, güvenceli işlerde istihdam edilmesi ve bunun önündeki engellerin kaldırılması, ayrımcılığın ortadan kaldırılması, kreşlerin işyerinde tüm gün hizmet verecek şekilde açılması, 3600 ek gösterge sisteminin vaatte kalmayıp hayata geçirilmesi gibi taleplerimiz var ama bu dönem en yakıcı talep güvenceli iş, güvenli gelecek talebi.

Ekonomik kriz gittikçe derinleşiyor, kendi maaşlarına yüzde 40’lara varan zam yapanlar kamu emekçilerine fedakarlık çağrısında bulunuyorlar. Kaynaklar var ama bu kaynaklar yandaşlara, sermayedarlara peşkeş çekiliyor; cemaatlere, dini vakıf ve derneklere aktarılıyor. Kamu emekçisine, işçisine gelince yüzde 5 gibi komik rakamlar telaffuz ediliyor. Biz bu ülkenin değerlerini üreten emekçiler olarak hak ettiğimizi almak istiyoruz. Var olan koşullarda bu kadar hak kaybı yaşarken hiçbir kamu emekçisi ne hayatını yürütebiliyor, ne de geleceğine güvenle bakabiliyor. Dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırının 6 bin 750 liraya dayandığı bir noktada en düşük ücretlerin bunlar gözetilerek düzenlenmesi gerektiğini söylüyoruz. Biz bu taleplerle masada ve alanlarda olacağız.

GÜÇLÜ BİR ŞEKİLDE TALEP ETMEK İÇİN

Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın’ın geçtiğimiz günlerde “Yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır” gibi bir açıklaması oldu. Maalesef yaptıkları toplusözleşmelerde hükümetin verdiğinin bile altına imza attıklarını, emekçileri enflasyona, hayat pahalılığına ezdirdiklerini gördük, sürekli hak gaspıyla çıktık buralardan. Temel sorunlarımızın hiçbirine çözüm bulmuş değiliz. Hem yandaş sendikaların emekçilerin haklarını gasbetmesine karşı, hem de bu hakları güçlü şekilde talep etmek için tüm emekçileri, hangi sendikadan olduğu fark etmeden, yan yana mücadeleye çağırıyoruz.

KAMU-SEN GENEL BAŞKANI ÖNDER KAHVECİ: BEKLENTİLERİMİZ KARŞILANMAZSA TEPKİMİZİ ORTAYA KOYMAKTAN İMTİNA ETMEYECEĞİZ