Eleştirdiği konuda teklif ve önerisi olmayanlar için sürekli eleştirmek, iyi niyetten yoksun, boş bir uğraştan ibarettir. Önerisi olmayanlar zaman içinde, inandırıcılığını yitirir ve etkisini kaybeder.

Bu gerçeğin farkındaysak, neden sürekli eleştiriyoruz? Uğraşınız eğitimse, eleştirmek zorundasınız diye düşünüyorum. Böyle diyerek birçok konuyu ardı ardına sıralayacak değilim. Ancak yanlış giden, problem üreten, farkında olmamız gereken temel bir yanlışa dikkat çekmek istiyorum.

Duygusal, kontrolsüz, otoritelerin bile konuşmak için uygun zaman kolladığı, iyi niyetle eleştirenlerin bile hedef olduğu bir süreç, eğitim sistemimize derin yaralar açarak devam ediyor. Eğer en doğru kararın hiyerarşik sıraya uygun verildiğine inanıyorsanız hem inanç değerlerimizden haberiniz yok hem de olup bitenin farkında değilsiniz demektir.

 Davarların zarar verdiği bir ekin tarlasına karşılık, bütün sürüyü ekin sahibine veren Hz. Davut’un (a.s.) bu hükmüne, küçük yaşına rağmen itiraz ederek; tarlanın eski bakımlı haline gelinceye kadar sürü sahibine, sürünün de bu süre zarfında, sütünden ve tüyünden faydalanmak şartıyla tarla sahibine verilmesi hükmünü öneren oğlu Hz. Süleyman’ı (a.s.) ve onun bu önerisinin daha isabetli olduğunu görerek, fetvasını değiştiren Hz. Davut’u (a.s.) nereye koyacağız?

Eleştirmek bir görevdir, kimse de kutsal değildir. Önemli olan doğruyu bulmak ve gerçeğe ulaşmaktır. Kim demişten ziyade ne demiş demek gerekir. Seçime giderken bunlar söylenir mi? Asıl seçime giderken söylenir, sonradan söylenmenin kime ne faydası olacak ki?

Şimdi bu gerçekler ışığında, bir haftadır devam eden liseye geçiş tartışmalarına, ziyaret ettiğimiz Meslek Lisesi öğretmen ve idarecilerinden aldığımız bilgiler ışığında katkı sunalım. Sıkışmış, dar bir alanda kısa sürede çözüm bekleyen bu yılki uygulama, okullarımıza ve sisteme en az zarar verecek şekilde yeniden gözden geçirilmelidir. 

Bugünlerde, panikle Anadolu Lisesine dönüştürülen Meslek Liselerini, gelecek yıl yeniden açmak, bir yıllığına olsun ikili öğretime geçirilen Anadolu Liselerinin normal öğretime geçirilmesinden daha kolay olmayacaktır. Hemen önümüzdeki yıl, ikili öğretime son verme hedefine ulaşılamayacağına göre, her ilçe de bir iki Anadolu Lisesini, sağlıklı bir sistem kuruluna kadar bir yıllığına ikili öğretime geçirmek, kamuoyuna kolay ifade edilecek bir uygulama olacaktır.

İlçesinin istatistiklerine hâkim olan yöneticiler, tamamen veli tercihine bırakıldığı için artacağı öngörülen Anadolu Lisesi taleplerine cevap verebilmek için oluşturulmaya çalışılan kontenjanın, neden sadece mevcut liseler üzerinden üretilmeye çalışıldığını anlamıyor. İlkokul ve ortaokullarda, öğrenci yetersizliğinden kapanma aşamasına gelmiş, on iki, on beş mevcutlu sınıflar neden düşünülmez diye soruyorlar.  Bazı ilçelerde sınıf değil okul bile üretilir. Genel Müdürlükler, sanki başka ülkelerin bakanlıkları gibi davranıyor. Zaten TEOG sisteminin, tamir etmek yerine yıkılmasına sebep olan da bazı genel müdürlüklerin taban puanı yüksek öğrenci kapma yarışı olduğunu biliyoruz. 

Bu öğretim yılının başından beri sıkıntısı çekilen ve gerçekten zor bir hal alan liseye geçiş konusunda alınacak kararlar kadar süreci doğru yönetmek de önemli bir hale geldi. Sürecin her aşamasını kamuoyuna, velilere, öğrencilere, etkilenen okul idarelerine ve öğretmenlerine açıkça anlatmak gerekir. “Duyulunca direnç artar, gizli kalsın, eleştiriler bir şekilde durulur, bunu yapmaya mecburuz.” Şeklindeki bir yaklaşım büyük tepkilere neden oluyor.

Tarafları muhatap alan, bütün alternatifleri tartışan ve kararı sürpriz olmaktan çıkaran bir yol izlenmelidir. Zaman daraldı deniyorsa takvim Ağustos ayına uzatılsın, yeter ki en isabetli karar verilmiş olsun. Alınan kararlardan olumsuz etkilenen, tedirgin olan veli, öğretmen, idareci tabii ki tepki verecek, yetkililerin soğukkanlı olup en doğru adımı atmaları gerekir. Bu problemi sinir harbi ile çözemeyiz. Yayınlanacak kılavuz bile taslak halinde kamuoyu ile paylaşılmalı, gelen tepkilere göre yeniden düzenlenmelidir. Eski sisteme göre taban puanı yüksek olan okullarda yoğunlaşan tercihleri dağıtırken ve yerleştirme sonrasında gelen nakil taleplerinde öncelik sırası belirlenirken kullanılacak kriterler kamuoyu ile tartışılmalıdır. Hiçbir şey için geç değil, sürece bakanlığın yeniden müdahil olması ve ilçelerde sürekli değişen uygulamalar yüzünden yaşanan tartışmalara son vermesi gerekir.

Bu öğretim yılından bağımsız; kalıcı, istikrarı yakalayacak, meslek liselerini güçlendirecek, velilerin eğitim değeri taşımayan tercihlerine göre değil, hayatın gerçekleriyle şekillenecek, insan fıtratına uygun, bize ait bir eğitim felsefesine dayanan bir sistemi kurmak için şimdiden işe koyulmalıyız.

Eleştirilerden yararlanmıyor, eleştirene teşekkür etmiyor ve tam aksine sinirleniyorsanız, yapacağınız iş kendinizi sorgulamaktır. Sizden Hz, Davut (a.s.) olmanızı beklemiyoruz, istiyoruz ki Hz. Süleyman’ın (a.s.) yolundan gidenler, fikir üretmeye devam etsin, bir gün birileri kulak kabartır belki, ne dersiniz?

Talat YAVUZ

Eğitim Bir Sen İstanbul 4 No’lu Şube Başkanı

[email protected]

www.twitter.com/talatyavuz29

www.facebook.com/TalatYavuz29/